Milyonlarca tüketiciyi yakından ilgilendiren bir karara imza atan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bir binada dökülen dış cephe sıvasına ilişkin açılan davada ayıbın var olduğunu bilen müteahhidin süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı savunması yapmasının dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağına hükmederek, müteahhidi suçlu buldu.
Yıllarca hayalini kurduğu daireyi satın alan tüketici, binanın mantolama ve dış cephe sıvasının kalitesiz malzeme kullanılarak hatalı şekilde imal edilmesi sebebiyle hayatının şokunu yaşadı. Bina sakinlerinin şikayetlerine muhatap kalan müteahhit, sıvanın zaman içerisinde çatlayarak dökülmeye başladığını belirterek, bu durumun tüm sitedeki binalarda ortaya çıkması üzerine bizzat 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurdu.
Mahkeme, tüm konutlardaki ayıplı ve eksik imalatı tespit etti. Buna rağmen mağduriyetlerinin sürdüğünü belirten davacı daire sahibi, davalı tarafça hiçbir işlem yapılmadığını, gerçek zararının mahkemece yapılacak inceleme sonucunda belirleneceğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2 bin 835 lira tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti.
Davalı müteahhit, proje ve sözleşme çerçevesinde olup da eksik ve kusurlu yapıldığı tespit edilen işlerin giderilmesinin sözleşme gereğince dava dışı yükleniciye ait olduğunu dile getirdi. Ayıpların yüklenici firma tarafından değerlendirilerek giderildiğini, buna rağmen davacının taleplerini idareye yöneltmesinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu öne sürdü.
İnşaatın standartlara uygun tamamlandığını, davacı ile imzalanan satış sözleşmesinin 3/4. maddesinde alıcının mevcut durumunu görerek aldığı taşınmazla ilgili sonradan tamirat, onarım veya alacak talebinde bulunmayacağının açıkça kararlaştırıldığını savunarak davanın reddini istedi.
Tüketici Mahkemesi, imalattan kaynaklı gizli ayıp sebebiyle doğan zarardan davalının sorumlu olduğu ve süresinde dava açıldığı gerekçesiyle davanın ıslah edilen miktarı üzerinden kabulüne karar verdi. Davalının temyiz müracaatı üzerine devreye giren Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme ilk kararında direndi. Davalı şirket kararı temyiz edince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Emsal nitelikte bir karara imza atan kurul, satıcının gizli ayıbı bilmesine rağmen dürüst davranmadığına dikkat çekti. Kararda şu ifadelere yer verildi:
"Somut olay incelendiğinde davaya konu konut projesinde bulunan tüm taşınmazların dış cephelerinde zaman içerisinde kabarma ve dökülmelerin başlaması üzerine tüketicilerin açtığı davalara muhatap olan davalının bizzat şantiye mahallinde yaptığı inceleme ile eksik ve ayıplı imalat bulunduğunu gözlemlediğini ifade ederek 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurduğu ortadadır. Bu suretle davacıya ait taşınmazın da aralarında bulunduğu projenin genelinde ayıbın var olduğunu bilen, aralarındaki sözleşme gereği yüklenici tarafından onarılması gerektiğini ileri süren davalının, eldeki davada süresinde ayıp ihbarı bulunmadığı savunmasında bulunması 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.