KPMG'nin hazırladığı Kimya Sektörel Bakış 2019 raporuna göre, geçen yıl ekonomideki dalgalanmalardan görece daha az etkilenen kimya sektörüne yabancı yatırımcıların ilgisi sürüyor.
KPMG Türkiye'nin hazırladığı Sektörel Bakış serisinin kimya raporu, 2018'i genel imalat sanayinden daha iyi durumda kapatan kimya sektörünün uzun vadede yabancı yatırımcıların ilgi odağı olmaya devam edeceğini gösteriyor. Rapora göre yabancıların Türkiye’deki kimya sanayi firmalarına ilgisi sürüyor. Yurtdışı yerleşiklerin 2018 sonu itibarıyla Türkiye’deki 29,7 milyar dolarlık hisse senedi yatırımlarının 3,4 milyar doları kimya sektörüne yapılmış durumda.
Görünüm pozitif
KPMG Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Sektör Lideri Ümit Bilirgen, Türk kimya sektörünün uzun vadeli görünümünün oldukça pozitif olduğunu vurguladı. Bilirgen’e göre güçlü iç pazarın yanında hükümetin dışa bağımlılığı azaltma konusundaki isteği ile verdiği destekler, sektöre önemli bir potansiyel sunuyor. Bilirgen, "Ancak bu potansiyelin ortaya çıkması, sektörün teknoloji ve temel girdilerde dışa bağımlılığını ne hızda azaltabileceğine bağlı" diye konuştu.
DÜNYADAKİ DURUM
Dünya kimya sektörünün satış gelirleri 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,6 büyüyerek 3 trilyon 475 milyar dolara ulaştı.
Pek çok sektörde olduğu gibi kimya sektöründe de son yıllarda üretimin merkezi Asya’ya kayarken, satışların yüzde 37,2’sini Çin tek başına gerçekleştirdi. Avrupalı üreticiler yüzde 15,6’lık pay ile ikinci sırada yer alırken, bunu yüzde 13,4 ile ABD takip ediyor. Bununla birlikte, Çin’in de dahil olduğu BRICS ülkeleri ise toplam üretimden satışların yüzde 44,1’ini gerçekleştirdiler. 10 yıl öncesinde ise farklı bir tablo söz konusuydu, Avrupa Birliği (AB) ve Kuzey Amerika ülkeleri toplam üretimden satışların yarısından fazlasına hakimdi.
Dünya kimya sektörünün orta vadede küresel ekonomideki ivme kaybıyla uyumlu, ancak ılımlı bir büyüme performansı sergilemesi bekleniyor. Sektördeki yoğun rekabet, çevresel düzenlemeler ve küresel ticaretteki korumacı eğilimlerden dolayı ortaya çıkabilecek belirsizlikler sektörün görünümü üzerindeki temel riskler olarak görülüyor.
Plastiğe talep
2000’li yıllardan itibaren dünyada plastik talebi 2 kattan fazla artış gösterdi. Artış eğiliminin çevreci yaklaşımlara rağmen yükselerek devam etmesi bekleniyor. Uluslararası Enerji Ajansı, plastik ve diğer ürün kullanımının 2050’ye kadar küresel petrol talebini besleyeceğine dikkat çekiyor.Özellikle Çin ve Hindistan’ın büyüme performansı, petrokimyaya talebi artıracak.
TÜRKİYE'DE DURUM
Kimyasal ürün imalatı sektörü, 2018'de genel ekonomiden farklılaşan bir performans sergiledi. Genel ekonomide ikinci çeyrek ile yavaşlama belirginleşse de kimya sektöründe üretim üçüncü çeyrek ortasına kadar gücünü korudu. Son çeyrekte daralma başlasa da genel imalat sanayinden daha iyi bir performans gerçekleşti.
Genel imalat sanayi 2018'de ortalama yüzde 1,6 büyürken, kimyasal ürünlerin imalatı sektörü yüzde 5,9’luk bir büyüme gösterdi. 2019 Ocak verilerine göre genel imalat yıllık bazda yüzde 7,5 küçülürken, bu oran kimya sektöründe yüzde 4,2 seviyesinde kaldı.
Dalgalı bir seyir izleyen kapasite kullanım oranı ise 2018'de ortalama genel imalat sanayi ile uyumlu kaldı. Sektördeki kapasite kullanım oranı 2018'de yüzde 76,9 olarak gerçekleşti. Bu rakam Ocak-Şubat 2019 döneminde de yüzde 76,2 seviyesinde çıktı.
İstihdam arttı
Son 4 yılda sektörde işyeri sayısı artarken, istihdam da 80 bin kişiyi aştı. SGK Aralık 2018 verilerine göre, kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatında faaliyet gösteren 4 bin 678 firma bulunuyor. Buralarda toplam 80 bin 857 kişi istihdam ediliyor.
Cirolar yükseldi
2018'de ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya rağmen kimya sanayinde yurtiçi ciro yıllık bazda yüzde 34 artış kaydederken, döviz kurlarındaki yükselişin desteği ile yurtdışı cirodaki artış yüzde 50’yi aştı.
Sektörde son dönemde fiyat artışları hız kesse de ortalamada yurtiçi üretici maliyetleri yıllık bazda yüzde 34,6 arttı. Yurtdışı üretici fiyatları endeksinde artış ise yüzde 36,1 olarak gerçekleşti.
Kimyasal madde ve ürünlere yönelik ihracat TL’deki düşük seviyelerin desteğiyle 2018’in aynı dönemine göre yüzde 7,4 artarken, ithalatta aynı dönemde ekonomik aktivitedeki zayıflığın etkisiyle yüzde 17,6 daralma yaşandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.