Normal şartlarda havadaki kirleticilerin, hava hareketleriyle bir bölgeden diğerine taşındığını belirten uzmanlar, havada asılı kalan sis tabakasının kirleticilerin sisli bölgeye yapışarak farklı bölgelere taşınmasını bir miktar engellediğine dikkat çekiyor. Bu durumda sisin yoğun olduğu bölgelerdeki havanın, sisin olmadığı döneme göre daha kirli olduğunu kaydeden uzmanlar, bu dönemlerde özellikle solunum ve kalp rahatsızlığı olan kişilerin dikkatli olması gerektiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, sisin virüs ve bakteriler için de bir tutunma yüzeyi oluşturduğunu vurguluyor.
Hava kirliliği, havanın doğal halinden uzaklaşması durumudur
Havanın içerisinde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan oksijenin bulunduğu gaz karışımı olduğunu belirten Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Bu karışım içerisinde yer alan gazların neler olduğu ve bunların hangi oranlarda bulunduğu hayati bir öneme sahiptir. Çünkü dünya içerisinde yer alan tüm canlılar ister karada yaşasın ister suda bu gaz karışım oranına adapte olmuştur. İşte bu gaz karışımında olmayan bir gazın havada bulunmasına ya da hâlihazırda havada bulunan bir gazın oranının değişmesine hava kirliliği adını veriyoruz. Tabii ki hava kirliliği sadece gazlarla alakalı bir kavram değil. Havada bulunan partikül halindeki katı maddeler yani tozlar ile sıvılar da hava kirliliğine dahil edilebilir. Kısacası hava kirliliği havanın doğal halinden uzaklaşması durumudur diyebiliriz.” diye konuştu.
Hava kirliliği çevre sağlığını olumsuz etkilemektedir
Solunumun en temel ve en sık gerçekleştirdiğimiz fizyolojik faaliyet olmasının, hava kirliliğini diğer çevresel kirlilik türlerinden bir adım öne çıkardığını kaydeden Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Solunum seçimli yapılacak bir aktivite olmadığı için havanın kirli olduğu bir bölgede yaşayan tüm canlılar bu kirlilikten doğrudan etkileniyor. Yemeği ya da suyu sağlıksız bulduğumuzda ya da beğenmediğimizde tüketmeyebiliyoruz. Ancak solunumu devam ettirmeye mecburuz.” diye konuştu.
Kirli hava bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir
Kirli bir havayı uzun süre solumanın alerjik reaksiyonlardan kalp hastalıklarına, inmeden akciğer kanserine kadar pek çok farklı rahatsızlığa sebep olabidiğini ifade eden Adiller, şunları söyledi:
“Elbette hava kirliliği doğrudan akciğer kanseri yapar demek doğru bir yaklaşım değildir. Ancak genetik yatkınlığı olan kişilerde tetikleyici unsur olma ihtimali oldukça yüksektir. Uzun yıllar boyunca solunan hava içerisinde yer alan bazı kirleticiler insan vücudundaki doku ve organlarda birikerek kronik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. Dünya genelinde yapılan detaylı araştırmalar pek çok rahatsızlığın altında yatan sebeplerden birinin de hava kirliliği olduğunu göstermektedir.”
Ekosistemdeki her canlı etkileniyor
Çevre açısından bakıldığında hava kirliliğinin pek çok olumsuz süreci beraberinde getirdiğine dikkat çeken Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Hava tüm canlıların temel ihtiyacı ve tüm çevresel öğelerle temas halinde olduğundan ekosistem ve içerisinde yaşayan tüm canlıları doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Örneğin hava kirliliği sonucunda meydana gelen asit yağmurları canlılar üzerindeki doğrudan etkilerinin yanı sıra su kaynaklarını ve besinlerin kaynağı olan toprağı etkilemektedir. Asit yağmurları sonucunda kirlenen su kaynakları canlıları doğrudan su tüketimleriyle etkilediği gibi toprakta yetişen bitkileri etkileyerek besin güvenliğini riske atmaktadır. Her ne kadar ortaya konan raporlar özellikle gelişmiş ülkelerdeki hava kirliliği ve hava kirliliğine bağlı ölümlerin ve hastalıkların sayısının azaldığını gösterse de hava kirliliğine karşı daha ciddi önlemlerin alınması ve daha radikal politikaların kabul görmesi gerekmektedir.” diye konuştu.
Kirli havada sis, olumsuz etkileri artırıyor
Sisin temelde havadaki sıcaklık farklarına bağlı olarak gelişen meteorolojik bir olay olduğunu, hava kirliliğinin sise sebep olduğunu söylemenin doğru olmayacağını belirten Ahmet Adiller, “Ancak sisin oluştuğu bölgenin hava kalitesi sağlık açısından oldukça önemlidir. Sis oluşan havanın kalitesi düşükse yani kirli bir havada sis oluşuyorsa, sis hava kirliliğinin olumsuz etkilerini ciddi miktarda arttırmaktadır.” dedi.
Öğretim Görevlisi Ahmet Adiller, “Normal şartlarda havadaki kirleticiler hava hareketleriyle bir bölgeden diğerine taşınırken, havada asılı kalan sis tabakası kirleticilerin sisli bölgeye tabiri caizse yapışarak farklı bölgelere taşınmasını bir miktar engeller. Bu durumda sisin yoğun olduğu bölgelerdeki hava, sisin olmadığı döneme göre daha kirli olur. Bu dönemlerde özellikle solunum ve kalp rahatsızlığı olan kişilerin dikkatli olması gerekmektedir.” uyarısında bulundu.
Sis Covid-19 riskini artırıyor
Ahmet Adiller, “Sis ayrıca virüsler ve bakteriler için de bir tutunma yüzeyi oluşturduğundan pandemi sürecinde Covid-19 riskini de arttırmaktadır. Virüsler ve bakteriler sisli havada normalde kaldıklarından daha uzun süre asılı kalabildikleri için bulaşma riski de artmaktadır.” dedi.
Hava kirliliğine insanın katkısı çok büyük
Hava kirliliğinin doğal ya da antropojenik denilen insan kaynaklı olabileceğini ifade eden Adiller, “Günümüzde doğal hava kirliliği, insan kaynaklı hava kirliliği yanında ihmal edilebilecek seviyededir. Özellikle sanayi devrimi ile birlikte giderek artan enerji ve hammadde ihtiyacı bizi bugüne getirmiştir diyebiliriz. Isınma ya da enerji kaynaklı fosil yakıt kullanımı, sanayide hava kirliliği kontrol sistemlerinin verimli bir şekilde kullanılamaması hava kirliliğinin en temel sebepleridir.”dedi.
Bireysel ve kitlesel önlemler alınmalıdır
Hava kirliliğini önlemede bireysel önlemlerin yanı sıra kitlesel önlemlerin de etkili olacağını kaydeden Adiller, tavsiyelerini şöyle sıraladı:
“Günümüzdeki yaşam koşullarımızı olumsuz etkileyen hava kirliliğine hepimiz az ya da çok katkıda bulunuyoruz. Kullandığımız araçlar, kullandığımız yakıtlar ya da satın aldığımız herhangi bir ürün hava kirliliğine katkıda bulunuyor. Bu yüzden öncelikle suçumuzu kabul etmeli ve yaşam tarzımızı bu doğrultuda şekillendirmeliyiz. Tabii ki bireysel olarak başarabileceklerimiz sınırlı olsa da kitlesel bir hareketin yaratacağı etki daha büyük adımları peşinden getirecektir. Fosil yakıtların kullanımı ve yenilenebilir enerjiler konusunda çevreci politikaların uygulanması kısa vadede gözle görünür çevresel etkilerin yanında çok uzak olmayan bir gelecekte daha sürdürülebilir bir dünya yaratmanın ilk adımları olarak sayılacaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.