Gazeteci Murat Ağırel, önceki günkü yazısında ülkemizde 15 milyon sağlıklı ağacın kesilmesi için bakanlığın ihale açtığını duyurdu. Ağırel’in 'vatana ihanet' olarak değerlendirdiği bu kararın kimlere, nasıl hizmet ettiğini biliyoruz.
Alınan bu ve bunun gibi kararların nedenini anlamak için olayları kavramsal bütünlük içerisinde ele almamız gerekiyor. Böyle bir analiz sonrası karşımıza çıkacak adres ise hep aynı oluyor: Deccalizm!
Yazılarımda kullandığım Deccalizm deyimini biraz açmakta fayda olacak. Çok disiplinli bir araştırma yapmayanlar için yani; teolojik, mitolojik, arkeolojik, tarihsel süreçlerle ilgili ezber bilgilerin dışına çıkmamış zihinler için Bilal’e anlatır gibi anlatmaya çalışayım.
Tabi burada yapacağım tanım, yazıyı olabildiğince kısa tutmak amacıyla birkaç örnekle sınırlı kalacak.
Sıralayacak olursak; küresel ısınma palavrasının, karbon ayak izi projelerinin, sahte pandemilerin, orman yangınlarının, kıtlık hikayelerinin, buğday tarlası yangınlarının çıkış noktası neresi ise Deccalizm’in yuvası orasıdır.
İnsanlara; tarihlerini, kültürlerini, inançlarını unutturan hangi akıl ise Deccalizm’in sadık hizmetkarları onlardır.
Yeryüzünü insanlık için cehenneme çeviren akıl Deccalizm’dir.
Farkı isimlerle anılmasında da sakınca yoktur.
İsteyenler; Küreselciler, Emperyalistler, üst akıl, İlluminati, Şövalyeler, O aileler, Reptilianlar, Dracon soyu, Mavi kan, kendini üstün gören İblisler gibi isimlendirmeler de kullanılabilir.
Ben hepsine kısaca kendimce Deccalizm diyorum.
İşte bu Deccalizm, küresel dünya ve Enki tanrılığı hedeflerine doğru projelerini tek tek hayata koyarken, ‘Yaş kesen baş keser’ inancındaki bir milletle 15 milyon ağacı kestirtme kararı aldıran erktir.
İşte bu Deccalizm; yapay et üreteceğim dedikten sonra, Hindistan’da 57 bin ineği bir anda öldüren yarı sürüngen zihindir.
İşte bu Deccalizm, süt hayvanlarının kesilmesi için ülkelere akıl almaz kararlar aldırtan zehirli güçlerdir.
İşte bu Deccalizm, insanları yarı kölelikten tam köleliğe taşımak için tüm teknoloji ve gücü kullanan insanımsı yaratıklardır.
Ülkemizde yaşadığımız göçmen istilası, tarım ve hayvancılıkla ilgili alınan kararlar maalesef anlatmaya çalıştığım Deccalizm'e hizmet etmektedir.
Maddeye tapan bir kısım insan kişisel menfaatleri doğrultusunda, bir kısım insan ise hiçbir şeyden habersiz cahilce bu akla askerlik yapmaktadır.
Bu aklın önünde duran tek güç ise Türk inanç ve töresidir.
Bunu bilen Deccalizm ve askerleri, tüm dünya milletini övünçle dile getirirken Türklere, ''Türk'üm.'' demeyi ayıp saydırdı.
'Şarlatan alimlerle' inançlarını unutturdu, töreden uzaklaştırdı. Hatta öyle bir hal aldı ki, töre kelimesinin bile içi boşaltıldı, namus cinayetleri denen caniliğe töre cinayeti denildi.
Ama gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden az önceki andır sözündeki gibi tünelin ucunda tüm aydınlığıyla belirdi yine; Türkçülük.
Mustafa Kemal Atatürk'ün yüzyıl önce yaktığı meşale, Türk gençlerini bu karanlıktan kurtaracak ışığı getirecek, Deccalizm'e ve onun askerlerine bir kez daha hak ettiği cevabı verecektir.
Bunun için o kadar silaha, entrikaya, sırtlanlığa, ayak oyunlarına da ihtiyacımız yoktur.
Çünkü muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!
Şimdi yapmamız gereken tek şey ise bu bilince ulaşan, uyanışa geçen her yurttaşın bir araya gelmesi, deccalizme karşı bir an önce birleşmesidir.
Bu milletin simgesinin Bozkurt oluşu rastlantı değildir ve Bozkurt ayağa kalktığında sürüngenler deliklerine kaçacaktır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.