Kime sorsam sinir katsayılarının yükseldiğini söylediği “Teğmenler” konusunun neden bu kadar uzatıldığını anlamak gerçekten mümkün değil.
Arkadaş, Türk askeri bu ülkenin temelidir çünkü toplumun ta kendisidir. Bakın bu satırları okurken o çocuklarımız sayesinde güvenli bir mekândasınız. Her an "kim gelecek acaba?" korkusu yaşamıyorsunuz. Ne güzel değil mi?
Hem de bu kadar adaletsizlik, bu kadar kokuşmuşluk, çürümüşlüğe rağmen!
Fakirden alan zengine veren "Tersine Robin HOOD" Mehmet Şimşek’i ya da 20’ye yakın hastanenin isminin geçtiği bebek öldüren "Büyük Şerefsiz Çete"nin davası gibi birçok skandalı bırakmış teğmenlerimizi tartışıyoruz.
Yapmayın efendiler yapmayın.
Ulus olamayan devletlerin hali ortada! Türk Ulusunun temel direği ile oynamayın.
Gurur duymamız gereken askerlerimizin başarısını kabul edemeyen emperyalistlerin oyununa alet olmayın. Birkaç “Maklubeciyi” sevindirmek için insan içine çıkamayacak hale gelmeyin.
Teğmenler konusunda en çok konuşulan isimlerden biri olan Mustafa Varank mesela "Ne düşünüyorlar bu konuda?" diye kamuoyuna bir sorsun?
Ya da kendisi çıksın önce "Teröristbaşı Öcalan’ın Meclise getirilme tartışmaları hakkında ne düşünüyor?" Onu bir açıklasın Milletvekili olduğu Bursalılara.
Neyse gelelim konunun aslına.
Pırıl, pırıl parıldayan teğmenlerimizin avukatlarından ortalıkta dönen iddialara yönelik çok önemli bir açıklama geldi.
Ben de sizlere iletiyorum. Esen Kalın…
İşte o açıklama
21.11.2024 tarihinde bazı medya kanallarında Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarına atfen yapılan ve müvekkillerimizi disiplinsizlikle suçlayan haberler görülmüş, açıklamaların dayandırıldığı kaynağa nazaran bunlara cevap verme zorunluluğu doğmuştur.
Milli Savunma Bakanlığının, Yüksek Disiplin Kurulu toplantısından önce görüşlerini üstü örtülü bir şekilde kamuoyuna açıklaması; askerlik hiyerarşisi dikkate alındığında Yüksek Disiplin Kurul üyelerinin daha sonra vereceği kararlar hakkında bir şüphe oluşmasına yol açmaktadır.
Bu bakımdan bahse konu açıklamalar yöntem ve zamanlama itibariyle kabul edilemez. Kaldı ki; açıklamalarda belirtilen hususlar içerikleri itibarıyla da yanıltıcıdır.
Şöyle ki;
Her şeyden önce, müvekkillerimizin resmi törende subaylık andını okumak yönündeki teklifleri komuta kademesine arz edilmiş, kabul görmemesi üzerine resmi törende mevzuatta yer alan askerlik yemini yapılmıştır. Müvekkillerimize verilen emir, resmi törende yapılacak yemine ilişkin olup tabiatıyla emrin gereği yerine getirilmiş, tören ilgili yönergeye uygun olarak icra edilmiştir. İlgili yönerge, resmi törenden sonra mezun olan subayların kılıç çatma geleneklerini ve sevinçlerini ne surette göstereceklerine ilişkin bir düzenleme içermemektedir. Müvekkillerimize törenden sonra ne yapacaklarına dair ayrıca bir emir de verilmemiştir.
Tören subayının “tören bitmiştir” şeklindeki anonsuyla resmi törenin bitmesi ve protokolün tören alanından ayrılmasından sonra tören komutanı, mezun olan teğmenlere “alana girebilirsiniz” demek suretiyle önceki yıllarda da olduğu gibi teğmenlere alanda toplanmaları için izin vermiştir.
Bu suretle teğmenler, geleneksel olarak törenin yapıldığı sahanın ortasında toplanmışlar, kılıç çatmışlar ve subaylık andını okumuşlardır. Esasen okunan subaylık andı, bir gece önce öğrencilerin kendi aralarında yaptıkları kutlama sırasında taburun subay ve komutanlarının huzurunda okunan metnin aynısıdır.
Bu itibarla müvekkillerimizin herhangi bir emre uymaması söz konusu değildir. Kaldı ki; tartışmalara konu olan subaylık andı 2022 yılına kadar resmi törenlerde de okunan, hatta bundan 16 Ağustos 2024 tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında gerçekleştirilen resmi törende Milli Savunma Bakanının huzurunda okunan bir metindir.
İkinci olarak basın mensuplarının teğmenler tarafından tören alanına davet edildiği ileri sürülmektedir. Müvekkillerimizin basın mensuplarını davet etmesi asla söz konusu olmamıştır. Aksine müvekkillerimiz alanda mezun olan subaylar dışında kimsenin olmaması için gerekli çabayı göstermişlerdir.
Okul birincisi subayın resmi tören bittikten sonra sahanın boşaltılması için yaptığı anons bunun açık delilidir. Nitekim, Müvekkillerimizin idari soruşturma kapsamında savunmasının istendiği savunma isteme emrinde de “basının davet edilmesi” suçlaması yer almamakta olup MSB’lığının örtülü açıklaması resmi soruşturma kapsamıyla da uyumsuzdur.
Esasen basını müvekkillerimizin bulunduğu yere gönderen kişilerin, yıllardır süregelen bir geleneği sanki ilk defa yapılıyormuş gibi göstermek suretiyle tartışmaya açmaya çalışan kötü niyetli kimseler olduklarında bir kuşku bulunmamaktadır.
On yıllardır devam eden bir geleneğin sürdürülmesi nedeniyle milletimizin göz bebeği teğmenlerimizin siyasi tartışmalara konu edilmemesi, onların mesleki geleceklerinin karartılmaması en büyük temennimizdir.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Tğm. Ebru EROĞLU, Tğm. Serhat GÜNDAR, Tğm. Batuhan Gazi KILIÇ, Tğm. Talip İzzet AKARSU, Tğm. Deniz DEMİRTAŞ vekilleri
Av. Abdullah Yasin ÜSTÜNDAĞ
Av. Çağlar ALTUN
Av. Demet Reçber ÖZTÜRK
Av.Ece ÜSTÜNDAĞ
Av. Erhan TOKATLI
Av. Ersin KAYA
Av. İbrahim YILMAZ
Av. İlter AKSOYLU
Av. Dr.Mustafa GÜLER
Av.Namık ÖZTÜRK
Av.Serdar ÖZTÜRK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.