Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü, 2000’li yılların başından itibaren Türkiye’de ihracatın yıldız sektörlerinden biri oldu.
2019 yılı sonunda gerçekleştirdiğimiz 2,5 milyar dolarlık ihracat tutarıyla 2023 yılı ihracat hedeflerini ilk yakalayan sektör konumundayız.
Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği olarak 2019 yılında 957 milyon dolarlık ihracata imza atarak, Türkiye’de sektörümüzde lider ihracatçı birliği konumumuzu sürdürdük.
2020 yılında da 984 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirerek Türkiye’nin bu dönemde gerçekleştirdiği 2,4 milyar dolarlık su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatına yüzde 41’lik katkı sağladık.
2020 yılı Ocak- Aralık döneminde en çok ihracat gerçekleştirilen ilk 5 alt sektör sırasıyla, 1,05 milyar dolarla su ürünleri, 554 milyon dolarla kümes hayvanları etleri, 301 milyon dolarla süt ve süt ürünleri, 256 milyon dolarla yumurta ve 25 milyon dolarla tabii bal oldu.
Birliğimize 150’den fazlası, yıllık 500.000 USD den fazla ihracat gerçekleştiren 312 firma var. 120’den fazla ülkeye ihraç etmekteyiz.
Türkiye'nin yeni dönemde ihracatta öncelikli ülkeler olarak belirlediği, Çin, Meksika, Rusya ve Hindistan pazarları başta olmak üzere, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, Japonya, Brezilya ve Afrika ülkeleri sektörümüzün hedef pazarları konumunda.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü nedeniyle ihracatta duraklama yaşasak da,pandeminin etkilerini pek çok sektöre göre daha az hissettiğimizin de altını çizmek istiyorum. Bu başarıda emeği olan, özverili bir şekilde, gerektiğinde ihraç pazarlarını kaybetmemek için maliyetine ihracat yapan tüm ihracatçılarımızı kutluyor, pandemiye rağmen ihracatlarını sürdürme çabalarının karşılığını bulmalarını diliyorum.
Türkiye’de kadının iş hayatına daha fazla katkı koyması gerekmektedir. Kadın istihdamının artması için de devletin teşvik edici olması gerektiği inancındayım. TİM bünyesinde ilk kez oluşturulan “TİM Kadın Konseyi”nde her üç kadın ihracatçıdan birinin Ege İhracatçı Birlikleri temsilcisi olmasından gurur duyuyoruz.
EİB olarak bu yıl ilk kez gerçekleştirdiğimiz The Fource isimli sanal gıda fuarımız başta olmak üzere bir çok pazarlama faaliyetimizi dijital platformlara taşıdık. Yaptığımız sanal alım ve ticaret heyetleri, sanal fuar ve diğer çeşitli dijital tanıtım faaliyetleri (online şef etkinlikleri vs) ile ve ayrıca sosyal medya hesaplarımızdan tüketimi artırmaya yönelik yaptığımız çalışmalar ile ihracatçılarımızın pandeminin etkilerini en az şekilde hissetmelerine yardımcı olmak için gayret gösteriyoruz. Hem zaman hem de maliyet açısından tasarruf sağlayarak sektörümüzün ihracatına katkı sağlayan bu uygulamalarımıza pandemi sonrasında da devam ettireceğiz.
Uluslararası alanda Türk markası yaratmak, Türk malı imajını güçlendirmek amacıyla EİB olarak hem Uzakdoğu hem de ABD pazarlarına yönelik olarak yürütmekte olduğumuz Turquality projelerimiz var. Bu projelerimizle gerek sektörümüzü gerek ise genel anlamda Türk gıda sektörünü yurtdışında en iyi şekilde tanıtmak için çalışıyoruz.
Yakın zamanda, Türkiye'den Çin’e süt ve süt ürünleri ve kanatlı etleri ihracatının önündeki teknik engelleri Ticaret Bakanlığımız ve Tarım ve Orman Bakanlığımızla el birliği ile yaptığımız uzun müzakereler sonucunda kaldırdık. Süt tozu ile başlayan süt ürünleri ihracatımızı yakın zamanda Çin’deki market raflarında Türk peynirinin yer almasını sağlayarak, tavuk ayağı ile başlayan kanatlı etleri ihracatımızı ise diğer kanatlı ürünlerini ihraç ederek devam ettirme niyetindeyiz.
Pandemi öncesinde de ciddi gelişim gösteren, e-ticaret sektörünün pandemi sonrasında da hızlı gelişim göstereceğini düşünüyorum. İhracatçılarımızın değişen dünya düzeninde e-ticarete bir an önce adapte olması hem kendilerine hem de ülke ihracatımıza olumlu yansıyacaktır. Covid 19 salgını ile aslında e-ticaretin önemini daha iyi anladık. Dünyada e-ticaret pazarının 2022’de 6,5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu fırsatı kesinlikle değerlendirmeliyiz. Sosyal medya, e-ticaret satışını artıran bir güç olarak önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edecek. Küresel rekabete ayak uydurabilmek için, mevcut dünya koşullarına uygun içerikleri kullanmalı, ürünlerimiz için hikayeler sunmalı, tüketicileri de marka hikayemize dahil etmeliyiz. Ayrıca, 2020 yılını ihracatta "Sürdürülebilirlik Yılı" ilan etmiştik. Bizden sonra gelecek nesillerin kaynaklarından çalmadan, mevcut kaynakları doğaya duyarlı şekilde kullanacak yöntemleri geliştirmeli ve uygulamalıyız. İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmak ve bu anlamda küresel dünyada da önümüzdeki yıllarda rekabet edebilmek için 'Sürdürülebilir bir dünya için, sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir ihracat' sloganıyla çalışacağız. İhracatçılarımıza bu konuda ön ayak olacağız.
Ayrıca, Birleşik Krallık ve Türkiye arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması (STA) nın sektörümüzün ihracatına da olumlu yansıyacağı inancındayız. Birleşik Krallık özellikle su ürünleri sektörümüz için önemli pazarlardan. 74 milyon dolarlık ihracat rakamı ile Birleşik Krallık, ülkemizin en çok su ürünleri ihracatı yaptığı 5. ülke konumunda. Serbest Ticaret Anlaşmasından sonra Birleşik Krallık’a ihracatımızın katlanarak artacağı inancındayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.