Genellikle kadınları etkileyen ve toplumda idrar kesesi iltihabı olarak bilinen sistit hava sıcaklıklarının yükselmesiyle birlikte yaz aylarında daha sık görülüyor. Bunun nedeni ise vücuttaki su kaybının terleme ve nefes yoluyla sıcak havalarda artması sonucu günlük idrar miktarının azalması, idrardaki metabolit yükünün artması.
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Doğan, yaşam kalitesini oldukça düşürebilen sistitten korunmak için bol sıvı tüketiminin son derece önem taşıdığına dikkat çekerek, “Sıcak havalarda vücudu susuz bırakmamak sistitten koruyan başlıca önlemdir. Dolayısıyla yaz aylarında susamayı beklemeden günde en az 2.5 – 3 litre sıvı, özellikle de su içmeyi alışkanlık edinin. Ayrıca mikroplar kolayca bulaşabildiği için temizliğinden emin olmadığınız havuz gibi durağan sulara girmekten kaçının. Yaz aylarında ıslak mayo ile dolaşmak da nemli ortamın üremeyi kolaylaştırıcı etkisi nedeniyle az da olsa sistit için risk faktörü oluşturuyor” diyor.
Her iki kadından birinin sorunu!
Sistit, komplike ve komplike olmayan şeklinde iki gruba ayrılıyor. Komplike sistit genelde kronik hastalıkları olan, yaşlı, bağışıklık sistemi bozulmuş hastalarda görülüyor. Asıl sık görülen ve toplum kaynaklı olan türü, komplike olmayan sistittir. Bakteriler, özellikle E.Coli bakterisi, komplike olmayan sistitlerin en sık görülen etkenini oluşturuyor. Vücudun dışında yer alan bakteriler üretra yoluyla idrar yoluna girip çoğalmaya başladıkları zaman idrar yolu enfeksiyonlarına yol açıyor. Yaşam kalitesini oldukça düşüren boyutlara ulaşabilen sistit genellikle kadınları tehdit ediyor. Öyle ki her iki kadından biri hayatı boyunca en az bir kez komplike olmayan sistit geçiriyor. Yapılan araştırmalara göre, sistit sorunu yaşayan her dört kadından birinde hastalık altı ay sonra tekrar atak yapıyor. İdrar kesesinden çıkış kanalının kısa olması, oturarak tuvalet yapma zorunluluğu, adet sırasında kullanılan ped gibi enfeksiyon oluşturabilecek materyallerin fazla kullanılması sistit oluşumunu kolaylaştırıyor.
Bu belirtiler varsa hekime başvurun!
Tedavi edilmeyen sistit yaşam kalitesini düşürmesinin yanı sıra nadiren de olsa böbreklere ilerleyebiliyor ya da kana karışıp tüm vücutta enfeksiyon tablosu oluşumuna (ürosepsis) yol açabiliyor. Bu nedenle erken dönemde ve doğru tedavi edilmesi büyük önem taşıyor. Dolayısıyla sistit belirtilerinden bir veya bir kaçının olduğunu durumlarda üroloji hekimine başvurmak gerekiyor. Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Doğan, sistitin belirtilerini şöyle sıralıyor:
İdrar yaparken ağrı ve yanma hissi sistitin en sık görülen semptomunu oluşturuyor.
İdrar sonrasında kesenin tam boşalmamış olduğu hissi, yani rezidü hissi belirgin oluyor.
Sürekli idrar yapma dürtüsü ve bazen ani sıkışma görülebiliyor.
Sık ve az miktarda idrar yapma genelde sık görülüyor.
Kötü kokulu ve bulanık görüntülü idrar da tipik belirtilerini oluşturuyor. Nadiren kan sebebiyle kırmızı ya da pembe tonlarında da olabiliyor.
Düşük dereceli ateş görülebiliyor, komplike ya da böbrek enfeksiyonunda ateş yüksek değerlere ulaşıyor.
Karın bölgesinde baskı hissi gelişebiliyor.
Bazen pelvik rahatsızlıklar ve hazımsızlık sorunu oluşabiliyor.
Nadiren de olsa bulantı eşlik edebiliyor.
Sistitten koruyan 10 önemli öneri!
Bol ve doğal sıvılar tüketin (Su, ayran, maden suyu, bitki çayları, taze meyve suları, hoşaf vb)
Genital bölgede hijyen kurallarına dikkat edin. Tuvalet temizliğini mutlaka önden arkaya doğru yapın.
Havuza ya da durgun sulara girdikten sonra mutlaka duş alın.
Genital bölgenin ıslak kalmaması için havuz veya deniz sonrasında ıslak mayo ve giysilerinizi hızlıca değiştirin.
Hem sistit oluşumunu hem de bulguları önleyen; Turna yemişi (cranberry), dağ kızılcığı (lingonberry), ekinezya, güveyotu, kekik çayları ve suları tüketin. İdrar asiditesini artıran bu bitkisel kürler bakterilerin mesane duvarına ve birbirlerine tutunmalarını, çoğalmalarını, hatta canlı kalmalarını önleyebiliyor.
İdrarla birlikte vücuttan atılan C vitamini idrarın asitlik oranını da yükseltiyor. Asit ortam bakterilerin vücuda yerleşmesini ve üremesini güçleştiriyor. Dolayısıyla C vitamininden zengin besinleri tüketmeyi alışkanlık edinin.
Paketli gıda ve gazlı içeceklerden sakının. Yüksek şeker düzeylerine sahip bu ürünler bakterilerin üremelerini kolaylaştırıcı etki sağlarken, içerdikleri koruyucu maddelerin bazıları da mesane yapısını bozuyor ve daha hassas hale getiriyor.
Probiyotik içeren gıdalar tüketmeye özen gösterin. Zira bu gıdalarda yer alan ve kadın vajen florasında da bulunan laktobasiller (yararlı bakteriler) hastalık etkeni mikroorganizmaların yerini alıyor.
Genital bölgenin kuru kalması için pamuklu ve boyar madde olmayan iç çamaşırlarını tercih edin.
Adet kanaması ya da idrar kaçırma için tek kullanımlık pedleri tercih edin ve sık aralıklarla değiştirin.
Antibiyotik önemli, ancak…
Sistit tedavisinde antibiyotiklere ve ihtiyaç halinde ağrı kesicilere başvuruluyor. Ancak sistit tedavisinde kontrolsüz antibiyotik alınması bakterilerde direnç gelişmesine ve enfeksiyonun kronikleşmesine yol açabiliyor. Bu nedenle tedavinin mutlaka bir üroloji uzmanı kontrolünde uygulanması gerekiyor. Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Doğan, ilaç tedavisinin yanı sıra alınacak olan bazı önlemlerle hastalığın neden olduğu şikayetlerin hafifletilebildiğini belirterek, “Gazlı meşrubat ve paketli hazır içecekler hariç bol sıvı tüketmek, sık sık idrara çıkmak, genital bölgeye hijyen ürünü kullanmamak, acı ve baharatlı gıdalardan kaçınmak ve cranberry-turna yemişi, kekik, maydanoz, ekinezya ile güveyotu gibi çaylar tüketmek yakınmaların hafiflemesinde genellikle fayda sağlıyor” diyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.