Karaciğer; kandaki atık maddeleri filtreleme, sindirime yardımcı olan enzimlerin bir kısmını üretme, şeker ve besinlerin depo edilmesini sağlama, kanın pıhtılaşmasını sağlama, enfeksiyonlarla mücadele gibi işlevleriyle vücudun en önemli organları arasında yer alıyor.
Karaciğere zarar veren ve fonksiyonlarını tam yapmasını engelleyen “siroz hastalığı”, bu organın en büyük düşmanı olarak tanımlanıyor. Siroz, erken müdahale edilmediği takdirde karaciğer yetmezliği ve ölümle sonuçlanabiliyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Celal Yücel Batmacı, sinsi ilerleyen siroz hastalığı ile ilgili şunları söyledi: “Siroz, karaciğer hücre yapı ve mimarisinin bozulması ve rejeneratif nodüllerin oluşumu ile karakterize ilerleyici bir hastalıktır. Erken aşamalarda, karaciğer hastalığının altında yatan nedene yönelik spesifik tedaviler sirozu iyileştirebilir ve hatta tersine çevirebilir. Ancak çoğunlukla ileri evrelerinde geri dönüşümsüz olarak kabul edilir ve bu noktada tek seçenek karaciğer nakli olabilir.”
Farklı Sebeplerden Oluşabilir
Karaciğere zarar veren bir şey olduğunda organın kendini yenilemeye çalıştığına ve bu süreçte “fibrozis” diye adlandırılan yara izleri oluştuğuna da değinen Dr. Yücel Batmacı, sirozun sık rastlanan sebeplerini şöyle sıraladı:
Alkol kullanımı - Aşırı alkol kullanan kişilerde siroz riski daha yüksektir.
Hepatit B veya Hepatit C virüslerin neden olduğu karaciğer hastalıklarıdır. Hepatit B ve Hepatit C kan yolu ile ve cinsel ilişki yolu ile bulaşır. İnsanlar, iğneleri paylaşarak veya enfekte kişilerden cinsel yolla bu virüsleri kapabilirler. Enfekte kan ürünlerinin transfüzyonu yolu ile yine bu virüslerin bulaşımı söz konusudur.
Yağlı karaciğer hastalığı (NASH alkolsüz steatohepatit) olan kişiler genellikle alkol içmezler. Bilim dünyası NASH' a neyin sebep olduğunu henüz tam olarak açıklayabilmiş değildir. Ancak daha çok aşırı kilolu kişiler ve şeker hastalarında gözlenmektedir.
Karaciğer hasarının daha az sıklıkta görülen nedenleri ise; otoimmün hepatit, birincil ve ikincil biliyer siroz, primer sklerozan kolanjit, ilaçlar (örn. metotreksat , izoniazid), Wilson hastalığı, alfa-1 antitripsin eksikliği, çölyak hastalığı, sağ taraflı kalp yetmezliği, veno-tıkayıcı hastalıktır.
Belirtilere Dikkat!
Sirozun belirtilerinin başlangıçta hafif olabileceği için tanısının genellikle ilerlemiş aşamalarda konduğuna dikkat çeken Dr. Batmacı, “Sirozu olan bazı kişilerde semptom görülmez. Siroz, bağışıklık sisteminizi baskılayarak enfeksiyon kapma olasılığınızı artırır. Ayrıca karaciğer kanseri riskinizi artırabilir. Semptomlar ortaya çıktığında ise; karın ve bacaklarda şişlik, akciğerlerde sıvı birikmesi, yemek borusundaki (ağzı mideye bağlayan tüp) kan damarlarından ağır kanama, kolayca morarma-kanama, nefes almada zorluk, yorgun hissetmek, yeterince uyuyamama ya da çok fazla uyuma sorunu, sarılık adı verilen derinin veya gözlerin beyazının sararması, aniden başlayabilecek bilinç bulanıklığı ve koma görülebilir.
Sirozu Önlemenin 6 Yolu
Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, dengeli beslenmek, egzersiz yapmak ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmanın karaciğer sağlığını destekleyeceğine değinen Dr. Yücel Batmacı, sirozun önlemesi için yapılması gerekenleri 6 maddede özetledi:
Alkolden kaçının.
Herhangi bir yeni ilaç almaya başlamadan önce doktorunuzla konuşun. Buna ağrı kesiciler de dahildir. Ayrıca herhangi bir bitkisel ilaç, vitamin veya takviye almadan önce doktorunuzla konuşun. Bazı ilaçlar ve takviyeler karaciğere zarar verebilir.
Hepatit A veya B'ye karşı aşı olmanız gerekip gerekmediğini doktorunuza sorun.
Hepatit C ile enfekte olup olmadığınızı kontrol ettirin.
Korunarak cinsel ilişkiye girin.
Başkalarıyla ortak iğne kullanmayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.