Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, YKS öncesi öğrenciler ve ebeveynler için altın değerinde önerilerde bulundu.Üniversiteye giriş için en önemli adım olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tüm ülkede heyecanla bekleniyor.
17-18 Haziran tarihlerinde, 2 oturum şeklinde gerçekleşecek olan sınavda öğrenciler, geleceklerini şekillendirmeye hazırlanıyor. Sınavın getirdiği stresle başa çıkabilmek için ise hem öğrenciler hem de ebeveynler yoğun bir hazırlık sürecini birlikte yaşıyorlar.
Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, gençlerin ve ailelerin bu süreci sağlıklı bir şekilde geçirmelerine destek olmak amacıyla sınavı stresi konusunda 8 önemli önerilerde bulundu:
Öğrencilerin sınavdan önceki gece ellerinden geldiği kadar iyi bir uyku uyumaları çok önemli. Buna ek olarak sınava yaklaştığımız şu günlerde öğrenciler, ders çalışmak adına kendi öz bakımlarından (buna yeme, içme, uyku, dinlenme molası gibi şeyleri dahil edebiliriz) asla vazgeçmemeliler. Bunlardan vazgeçmek sınavda daha başarılı olmayı sağlamaz, tersine onları daha çok strese sokacak ve mental yüklerini artıracaktır.
Öğrencilere sınava girmeden önce zihinlerini rahatlatacak nefes egzersizleri yapabileceklerini hatırlatabiliriz. En basit haliyle kendilerine iyi gelen, sakin ve mümkünse enstrümantal bir müzik açıp hızlı akan düşüncelerini biraz yavaşlatabilir, birkaç derin nefes alıp vererek iyi düşüncelerle sınava girebilirler.
Zihinlerini başkalarıyla, başkalarının almış oldukları sonuçlarla veya arkadaşlarının performanslarıyla meşgul etmek onlara hiçbir zaman iyi gelmeyecektir. Bu sebeple en çok kendi sınavlarına ve kendi performanslarına odaklanmalarını onlara hatırlatabiliriz.
Sınav esnasında paniklerlerse ve kaygı yoğunlaşırsa o noktada durup devam etmek yerine, bir-iki dakikalık bir sakinleşme molası verip, derin nefes alıp vererek biraz su içip, tekrar sınava dönmelerinin onlara iyi geleceğini söyleyebiliriz. Bu molayı vermezlerse panik hallerinde artış gözlemleyebilirler, bu da onların performanslarını olumsuz etkileyebilir.
Sınav sabahında onları destekleyen, eleştirmeyen, yargılamayan, onlara iyi gelen yetişkinlerle sınav yerine gitmelerini ve sınava girmeden önce, yine kendine iyi geliyorsa bu kişilere sarılarak fiziksel temas kurduktan sonra sınava girmelerini tavsiye edebilirim.
Hepimizin kendi performansı doğrultusunda, kendisinden beklemesi gereken gerçekçi hedefleri var ve hiçbir sınav dünyanın sonu değil. Sınavlar kötü geçse de farklı alternatifler daima mevcut. Bu alternatifleri de düşünmek ve üniversite sınavı özelinde, gerekirse bir sonraki sene bu sınava tekrar hazırlanmanın da bir çözüm olabileceğini vurgulamak çocuklarımıza iyi gelebilir. Bunun dışında sonunda elimizde nasıl bir sonuç olursa olsun, o sonuçtan da daima bize iyi gelebilecek bir yol çıkartabileceğimizi de belirtebiliriz.
Sınava bu kadar az kalmışken ebeveynlerin de bu sınavın ne kadar önemli ve belirleyici olduğu yönündeki konuşmalardan kaçınmalarını hatırlatmak isterim. Sınav yerine giderken elimizden geldiğince sakin, destekleyici ve pozitif kalmalı; ancak çocuklarımız isterlerse onlarla birlikte sınav alanına gitmeliyiz.
Yine ebeveynler olarak gerek sınav öncesinde, gerek sınav sonrasında kesinlikle diğer öğrencilerle karşılaştırma yapmaktan kaçınmalıyız. Bizim yetişkin olarak görevimiz, çocuklarımızın iyi ve kötü günlerinde, iyi ve kötü performanslarında yanlarında kalmaya devam etmek ve gerekirse onu alternatif çözümler bulmaya teşvik etmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.