26 Ağustos 2016 tarihinde çıkartılan kararnameyle TSK’ya ait toplamda 33 askeri hastane Sağlık Bakanlığı’na devredildi ve bu hastanelerde çalışan subay, astsubay ve sivil memurların özlük hakları ve konumları ise hâlihazırda çözüme kavuşturulmadı. Son süreçte ise askeri hastanelerde çalışan binlerce sağlık astsubayının ve sivil memurun hak ederek kazandığı sertifikalardaki unvanları da hukuksuzca ellerinden alındı. Askeri hastanelerin kapatılmasının askeri sağlık sisteminde telafisi zor yarıklar açtığını belirten Özlem Akarken, “ Bugün gelinen noktada maalesef ki askeri sağlık sistemimiz çöküş noktasına geldi. Bundan 5 sene önce sorgusuz sualsiz hastanelerin kapatılması askeri tedavinin doğru yöntemlerle ve zamanında yapılamamasına sebep oldu. Oysa ki GATA da acil yaralanmalar ve ileri tedavi için kurulan ayrıca karbon monoksit zehirlenmesinde birçok hayat kurtaran Deniz ve Sualtı hekimliği, savaş pilotlarının sağlığına ve geleceğe yönelik hava ve uzay hekimliği, yanık tedavisinde dünyada eşi benzeri olmayan tecrübeli personeli ile asker, itfaiyeci ve sivil birçok insanı hayata döndüren Yanık Merkezi, Laboratuvarlarında kullanılan cihazların kitlerinin hazırlandığı kit hazırlanma merkezleri vardı. Asker hastaneleri kapatılırken bunlar hiç konuşulmadı” ifadelerini kullandı.
“ŞEHİT ASKERİMİZ DOĞRU ŞARTLARLA HASTANEYE TAŞINMADI”
22 Ekim tarihinde Tunceli’de operasyon sırasında yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit olan Burak Tortumlu’ya değinen Özlem Akarken, “ Şehidimiz doğru olmayan yöntemlerle hastaneye taşındı. Helikopterin iniş yapacağı yerde ambulans ve sağlık ekibinin hazır olması gerekiyordu ” ifadelerini kullandı. Hastanelerde ambulans olmadığını ve ambulans ihtiyacının 112 Acil tarafından karşılandığını belirten Akarken, “ En yüksek randımanla çalışan askeri hastanelerimiz yıllar önce sorgusuz sualsiz kapatıldı. Bu tür acı haberleri duymamak adına askeri anlamda uzmanlaşmış hastanelere ihtiyacımız var mı yok mu ayrıca ambulansı gönderecek kişi hazırlıkları yapacak kişi veya kişiler mevcut sistemde sadece başhekim mi sorgulamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
CİDDİ BİR SAĞLIK SİSTEMİ SORUNUMUZ VAR”
Türkiye’deki sağlık sisteminin ciddi sorunlarla yüz yüze olduğunu aktaran Özlem Akarken, “ Türkiye’deki mevcut sağlık sistemini sorgulamamız gerekiyor. İlgili kişiler sistemin çöküşünü değil elbirliğiyle düzeltilmesi için çabalamalıdır” dedi. Hafta sonu trafik kazasında hayatını kaybeden asistan hekim Rümeysa Şen’e de değinen Akarken, “ Sağlık çalışanının medyaya yansıyan kaza sonrası ölüm haberiyle derin ve tarifsiz bir üzüntü yaşadık. Rümeysa Şen’in kaza öncesinde ve diğer asistan hekimler gibi günaşırı insanlık dışı çalışması, bu mesai sonrası mezkur kazayı yaşaması tüm sağlık çalışanları nezdinde acı bir emsal oluşturmuştur” ifadelerini kullandı. Akarken, dünyanın hiçbir medeni ülkesinde 24 ve 36 saatlik mesai sistemi uygulamalarının kabul görmediğini belirtti.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI İTİBARLARININ İADESİNİ İSTİYOR”
2016’ya kadar askeri hastanelerde çalışan ve hiçbir sebep gösterilmeksizin hakları elinden alınan sağlık emekçilerinin iade-i itibarlarının şart olduğunu ifade eden Akarken, “Askeri hastanelerde çalışan devir edilen subay, astsubay ve sivil memurların özlük hakları ve konumlarının çözüme kavuşturulması gerekiyor. Eğer Asker Hastaneleri açılacaksa da tecrübeli devir edilen personelden istekli olanlarının açılacak asker hastanelerine alınması diğer devir edilen personelin de devir edildikleri kurumda özlük hakları korunarak kalması gerekmektedir ” dedi. Kaybedilen canların esas sorumlusunun tahrip edilen sağlık sistemi olduğunu belirten Akarken, “ Hem askeri hem de sivil sağlık alanında elbirliğiyle bir onarım sürecine gidilmesi gerekiyor. Biz SAHİM-SEN olarak sorunlu bir şekilde işleyen sağlık sisteminin karşısında duracak ve sağlık emekçilerinin sesini duyurmaya devam edeceğiz” sözlerini sarf etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.