Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği için İngiltere gibi kamuoyu araştırmasına gidilebileceğini söyledi. Erdoğan, "Avrupa Birliği ile müzakerelere devam mı tamam mı diye sorarız. Milletim "devam" derse devam ederiz. Almayacaksanız söyleyin dedim, ne evet ne hayır dediler bu güne kadar. Hep bizi oyaladılar. Düzenli göç imkanından mahkum kaldıkları için yeniden harekete geçecek milyonlarca mülteci Avrupa kapılarına dayandığında sayın komisyon başkanı bu durumu kime nasıl anlatacak onu düşünsün." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşen Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Akademik Yılı Mezuniyet Töreni'ne katıldı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
'GİTTİĞİNİZ YOL YOL DEĞİL'
"Dün yine birileri güya bize ihtar vermek için bildiri yayınlamışlar. Bakıyorsunuz kendi milletine söven sözde profesörü, terör örgütüne militanlık eden sözde akademisyenleri gazetecileri savunuyorlar. İçimizdeki, çuvalın içindeki çürükleri de görmeyi, onları ifade etmeyi hakkımız olarak görelim. Paralel ihanet çetesinin pençesindeki üniversitelere kayyum atanmasına karşı çıkıyorlar. Üniversitelerle yetinmeyip liseleri kaşıyorlar. Liselere kulak ver, önce sen kulak ver ya. Millete kulak ver millet ne diyor. Çıkıyor bir tanesi, muhtarların seçilmelerini yanlış buluyorum diyor, herkesin oyu geçerli olmamalı diyor, milletin içinde de böyle tefrike gidenler var. Bunlar ne cins adamlar. Sen sanatçı olsan ne olur, profesör olsan ne olur. Önce millete saygı duyacaksın. Milletin hiç birini küçümseyemezsin. Bölücü örgütün maşası haline gelmiş milletvekillerine bunlar destek veriyorlar. Yargıyı, iş dünyasını, diğer devletleri tahrik ediyorlar. Teröristlerin yakıp yıktığı ilçelerin suçunu devlete yüklemeye çalışıyorlar. Hayırlı hizmetleriyle milletin göz bebeği olmuş sivil toplum kuruluşlarına saldırıyorlar. Sonra da dönüp bana bizi bu kadar korkutma diyorlar. Ben seni niye korkutacağım? Büyüklerimizin güzel bir ifadesi var, kork Allah'tan korkmayandan diye. Bunlar böyle. İthamların, iftiraların, yalanların, çarpıtmaların hangisi korku eseri olabilir acaba? Burada korku değil tam tersine kusura bakmayın bir terbiyesizlik vardır. Hem ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına bu şekilde her türlü hakareti edeceksiniz, hem de korkudan bahsedeceksiniz. Bunlar kendi şerleriyle, kendi şirretlikleriyle, kendi karanlık ilişkileriyle milleti korkutmaya çalışıyorlar. Boş atıp dolu tuttuğunuz günler geride kaldı. Artık bu milletin size de söylediklerinize de yayınladığınız bildirilere de itibarı yoktur. Milletle, milletin değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle ve milletin temsilcileriyle kavga etmekten vazgeçmezseniz kendi çirkinliğinizin içinde boğulup gideceksiniz. Gittiğiniz yol yol değil.
'ERDOĞAN'DAN NASIL KURTULURUZ DİYE BUNUN ÇALIŞMALARI İÇERİSİNDESİNİZ'
Diğer taraftan Türkiye'ye yönelik bir başka uyarıyı da Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı yapmış. Demiş ki komisyon başkanı, "Erdoğan ciddi şekilde geri kabul anlaşmasını uygulamama yoluna giderse o zaman Türklere niçin Avrupa'ya vizesiz seyahat imkanı verilmediğini Türk halkına anlatmak durumunda kalır'. Ey başkan sen Türk milletini tanımadın be. Bu millet oradan gelecek vizeymiş, geri kabulmüş bunların peşinde değil. Siz şu an da tam manasıyla Türkiye'nin peşindesiniz. Eğer Türkiye kapıları açar da bu mülteciler Avrupa'ya doğru yürürse bizim halimiz ne olacak diye düşünüyorsunuz. Tutuştular. Edirne'de 60 bin kişi toplandı tutuştular. Acaba bunlar oradan Bulgaristan'a, Yunanistan'a doğru gidecekler mi diye. Ama biz 3 milyona ev sahipliği yapıyoruz. Biz insana değer veriyoruz yaratandan ötürü. Sizin böyle bir derdiniz yok. Geri kabul vesaire. Bunlar sizin ne kadar sözünüzde durmaz insanlar olduğunuzu gösteriyor. Çünkü bu anlaşmaları sizinle yaptık, bunlar yazılı kayıtlarda var. Verdiğiniz sözde durmuyorsunuz, sizin çirkin yüzünüz bu. Erdoğan bu çirkin yüzünüzü ortaya koyduğu için çılgına dönüyorsunuz.
Onun için de Erdoğan'dan nasıl kurtuluruz diye bunun çalışmaları içerisindesiniz. Alıyorsunuz, bölücü terör örgütünün arkasında olduğu örgüt elemanlarını parlamento binanızın içerisinde duvarlara astığınız terör örgütünün paçavraları önünde resim çektiriyorsunuz. Ama biz o değiliz. Teröre karşıyız dediysek sonuna kadar karşıyız. Ama siz samimi değilsiniz. Bütün bu gelişmeleri milletimizle zaten her gün paylaşıyoruz.
'BİR ARAYA GELİNCE BÖYLE KONUŞMUYORDUN CAMERON'
İngiltere gibi de değiliz onu da söyleyeyim. Yarın referandum yapıyorlar, Avrupa birliğinden çıkalım mı çıkmayalım mı? Bize de sinyal gönderiyorlar, 3000 yılına kadar Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi mümkün değil. Hani biz bir araya geldiğimiz zaman sen böyle konuşmuyordun ya Cameron. Öyle demiyorsun bize. Hep bize söylediği şuydu, her zaman yanınızdayız, bin an önce Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ne oldu şimdi? İşte bu. Bunların yapısı bu. Yarın bizi gerekçe göstererek Avrupa Birliği'nden çekilmeme kararı çıkacak. Şimdiden size söylüyorum. Hayırlı olsun devam edin zaten oradasınız. Ama Türkiye bu değil. Resmen sene 63 söz verdiniz, sene 2016 hala oyalıyorsunuz. Neden, söyleyeyim. Telaffuz etmiyordum bunu, sadece özel görüşmelerde konuşuyordum. Ey Avrupa Birliği, siz bizi halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olduğu için kabul etmiyorsunuz. Bunun aksini ispat edemezsiniz. Bunu, Fransa'nın eski dış işleri bakanlarından bir tanesi açık açık söyledi. Sayın Davutoğlu da yanımda, üçlü görüşüyoruz. Sizi almazlar dedi Avrupa Birliği'ne. Boşuna uğraşıyorsunuz. Müslümansınız dedi. Bunu biliyoruz ama samimiyet testidir diye bu yola girdik. İşte 63 şimdi 2016. NATO'da böyle bir yanlış yaptılar. Öyle diyorlar. Oraya aldık ama burada bu olmuyor. Ayrımcılık bunlarda var.
'MİLLETİM DEVAM DERSE DEVAM EDERİZ'
Şimdi sıkıntı farklı yerlerde. Terör tanımı gibi iyi niyeti olmayan bir konu üzerinden vize serbestisinden imtina ederse biz meseleyi milletimize rahat anlatırız. Sayın komisyon başkanı o bakımdan rahat olsun. Biz de İngilizlerin yaptığı gibi bir kamuoyu araştırmasına milletimizle gideriz. Avrupa Birliği ile müzakerelere devam mı tamam mı diye sorarız. Milletim devam derse devam ederiz. Almayacaksanız söyleyin dedim ne evet ne hayır dediler bu güne kadar. Hep bizi oyaladılar. Asıl böyle bir durumda düzenli göç imkanından mahkum kaldıkları için yeniden harekete geçecek milyonlarca mülteci Avrupa kapılarına dayandığında Sayın komisyon başkanı bu durumu kime nasıl anlatacak onu düşünsün. Biz vize serbestisi olmadan bu güne kadar olduğu gibi hayatımızı yine sürdürürüz. Ama Avrupa ülkeleri geri kabul anlaşmasının getirdiği imkanlara umudunu bağlamış milyonlarca mültecinin yaşayacakları hayal kırıklığının ardından ortaya çıkacak tabloyu aynı rahatlık ve soğuk kanlılıkla karşılayabilir mi onu bilmiyorum. Yaşayıp göreceğiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.