Tuhaflığın adına, kabullenme koymuşlar.
Kabul edilmemesi gereken şeyler, yavaş yavaş kabullendiriliyor insanlara.
Yeni düzenin adı, arkadan konuşma olmuş.
Siyasetten, iş dünyasına, bürokrasiden ticarete kadar, her şey tuhaf bir ilişki ağının içinde ilerliyor.
Herkes birbirinin arkasından iş çeviriyor.
Gıybet- yalan; tüm ayrıntılarıyla, tüm bağımsızlığıyla serbest.
Yeter ki tüm bunları, yeni sistemin kuralına göre yap.
Şimdi uzun bir zamandır, bu sistemi evlerimize de getirmeye çalışıyorlar.
Yıkılamayan kültür yapımız, aile anlayışımız, televizyondaki yarışmalarla, birbirinden tuhaf dizi alt yapı mesajlarıyla, mekanlarımıza, evimize, gönüllerimize sunuluyor.
En acısı da tüm bunlar, programların tutmasına bakarsanız, yavaş yavaş başarıya ulaşıyor, gönüllerde de kabul mesajıyla, onaylanıyor sanırım.
Sil baştan yeniden kodlanıyoruz. Sil baştan programlanıyoruz.
Her geçen gün bunlara, bir yenisi ekleniyor.
Yani önce alıştırılıyoruz, sonra afyonlanmış gibi, biri diğerini aratan programlarla, yeni düzenin sistematik figüranları olarak, bu kurguya hizmet ediyoruz.
Geçen gün sosyal medyada bir paylaşımda gördüm bunlardan birini.
Sonra bir iki de izledim.
Aslında her şey çok güzel başlıyor. Genç kadınlar kendini tanıtıyor önce.
Programa neden katıldıklarını anlatıyorlar.
Sonra, işte buraya dikkat lütfen! Amaçlarını aktarıyorlar.
İlginçtir (!) çoğu, amaçlarının gelecekte çocuklarına, eşine, dostuna güzel bir anı(!) bırakmak olduğunu söylüyor.
Ve sonra, ödül gösterim aşamasına geçiliyor.
Her şey de olduğu gibi, bunun da bir ödülü var elbet. Bu kez yarışmaya katılan kişi sayısınca, altın bilezik öngörmüşler insancıklara.
Eee tabi, bir kişiye gidecek tüm bunlar...
Diğerleri birbirlerini eleştirmekle, yermekle, el emeği ürünlerle dalga geçmekle, evine konuk olduğu ev sahibini kötülemekle, yüzüne gülüp, milyonların karşısında; ‘evi eski, tabağı lekeli, gelinliği demode, düğünü ilkel’ demekle, anı(!) bırakacak sevdiklerine.
Ben böyle bir kadınım diyecek, “ev sahibinin yüzüne güldüm, ama milyonların karşısında onu yererek, nasıl bir kişilikte olduğumu tüm Türkiye’ye gösterdim yavrum, sen de böyle ol, bak altını da kaptım, bu işler böyle oluyor” diye galiba, kendiyle övünecek, yahutta çocuğuna dersler verecek.
Oysa biz değil miydik, birbirimizin eksiğini görmeyen, birbirimizin eviyle -barkıyla değil, kişiliğiyle, hanımefendiliğiyle övünen?
Evimizde azımızla yetinen, ama misafirimiz gelince, ne bulursak, olanından önüne getiren, soframıza ortak edinen, ömrümüze katık edinen kim di ki? Neyi kaybettirmeye başlıyorlar bize...
Türkiye’de her şey biter, her şeyle oynarlar ama aile yapımızla oynayamazlar diye düşünüyordum, çünkü onun temel taşı kadındır.
Biliyorum toplum olarak çok sorumluluk yükleniyor kadına, adamlar olağan bütün güçleriyle serbest, kadınlar ise, toplumun baskısıyla olağanüstü fedakarlık yarışında...
Ama bu anlattığım, inanın başka bir şey... O programları kadınlardan çok erkeklerin izlediğini de biliyorum, ama şu var ki; karakterli yetiştirilen her erkek evlat sayesinde, sizlerin gayretiyle onların da azalacağını hatta yok olacağını düşünüyorum...
Genç kızlarımız bunları paylaşıyor sosyal medyadan... Geleceğe anı diye, birbirlerini ezmeyi, birbirlerinin maddi güçleriyle üstünlük yarışına girmeyi, dahası; giybeti, dedikoduyu, güç için, para için, yarış için, kendi değerlerini çiğnemeyi öğreniyorlar...
Üstelik tüm bunlar, muhafazakar bir hükümetin, dindar diye tanımlanan siyasetçilerin başta olduğu bir dönemde gerçekleştiriliyor...
Çok acı, çok yazık...
Kendileriyle ilgili eleştirileri, hakaret kabul ederek, hemen avukatlarını dava açmaya gönderen siyasetçi ve devlet adamlarımız; kültürümüze, geleneklerimize gelen eleştiri, yıpratma, hatta küçük düşürücü, alay edici, yozlaştırıcı, bu televizyon programlarına karşı, neden söylemin dışında bir uygulamaya gidemez ya da daha kötüsü, sus-pus bir duruş sergiler, tüm bunları kanıksamış olmamız bile, oldukça düşündürücüdür...
Ama inanıyorum ki, bu oyunu yine kadınlar bozacak...
Umarım bu yönde, vatanını seven iş adamları da, onlara destek olur. En azından hangi yayınlara reklam verdiklerini irdeleseler bile, milletin geleceğine olumlu katkı sağlamış olurlar.
Böylesine kuşatılmış bir düzende, inanın böyle bir desteğe, oldukça çok ihtiyacımız var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.