'Bu yazıyı politika kulisi sevmeyenler okumasın' başlıklı yazısına karşı gönderdiği tekzibi yayınlanmayan CHP Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Ayşe Orakçı sosyal medya hesabı üzreinden açıklamada bulundu.
Mehmet Ali Yılmaz'a karşı çok ağır ifadeler kullanan Orakçı mahkemede hesaplaşacağız dedi.
İşte Orakçı'nın o açıklaması:
Mehmet Ali Bey,
Makale yazdığınız gazeteyi okumuyorum, sizi de okumadığımı söylemek isterim. Ancak tesadüfen gören arkadaşlarımın uyarıları üzerine okumak durumunda kaldım. Elbette alışık olmadığım tarzda bir yazıyı okuyor olmak, en azından zaman kaybı olduğu için beni kızdırdı.
Madem ki bir gazete-Editörünü merak ediyorum, nasıl yazılar yazıldığını okumuyor olduğu belli- yazarısınız, en azından en genel geçer kuralları biliyor olmanızı arzu ederdim. Siyaset kulisi yazıyor olduğunuzu sanmanızı söz konusu bile etmiyorum, buna muktedir olmanız mümkün değil. Zor ve adil olmayı gerektiren bir iştir zira.
Zamanım kıymetlidir, size ayıracak pek fazla zamanım da yok ama bari bir şeyler öğreteyim diye yazmak istediğim bir-iki şey var. Öncelikle; Güya partilisiniz ama demek bunu bile öğrenmemişsiniz, CHP Meclis Grubunda komisyon üyelikleri seçimini meclis grubu kendi içinde yapar, öyle sandığınız gibi bir kişinin tasarrufunda değildir ve kimseye paye olarak dağıtılamaz. Seçildim ve oradayım. Hem de yazmaya utanmadığınız gibi,“pek de gitmeyerek” değil, hiç bir toplantıyı hasta bile olsam kaçırmamış belki de tek üye olarak.Duysanız bile birazcık araştırsaydınız keşke. Osmangazi Belediyesi yazı işlerinden mesela. İmar Komisyonu Başkanı Mimar Aylin Ural’a sorabilirdiniz. Başkan Yard. Cem Kürşat Hasanoğlu’ndan da öğrenebilirdiniz...Ayrıca bu yaz komisyonun tek CHP’li üyesi olduğum için toplantılara ara vermemek için tatile bile gidemedim.Ama sizin yaptığınız sadece hangi art niyetle söyleyenden duydu iseniz aynını yazmak olmuş. Yaptığınız benzetmeleri de sizi okuma zahmetine katlanan okurlarınızı gülümsetmek için yazmış olduğunuzu düşünüyorum ama çok seviyesiz cümlelerdi. Benim için önemi yok ama kişiliğime ve yaptığım işlere saldırırken bile bir seviye ararım, beni bunları yazmak zorunda bıraktınız, ne yazık.
Yazarlar normatif olarak belli kurallara uyarak yazarlar, ama tabii bildiğimiz “yazar gibi yazar” olanlar. Cumhurbaşkanını bile eleştirebilirsiniz ama adabına uygun olarak, hadsizlik ve yalancılıkla olmaz bu işler. Yalancılıkla dedim evet, öyle düşünüyorum da ondan. İnsan bir iftira atarken bile olabilir bir şey söylemeli, aksi yalana girer. Kaldı ki sizin yazdıklarınız hep “miş”li geçmiş zaman kipinde bilmem kaçıncı ağızdan? Gazeteci bildiğini yazar, duyduğunu da reelmiş gibi yazmaz, dedikoduymuş gibi aktarsa bile. Sizden bu edepsiz ağızları deşifre etmenizi, benden de özür dilemenizi istiyorum. Eğer bunu bir tekzip olarak yayınlamazsanız sizi hem adalet yoluyla hem de bu yazdığımı olabildiğince çok kişinin okuyabileceği mecralarda paylaşarak cevaplayacağım.
Son olarak; enerjinizi daha yapıcı ve zararsız yerlerde kullanmanız gerektiğini hatırlatarak, elbette kendi gelişiminiz için. Eğitilmiş, iyi ahlaklı bir partici ya da insan diyeyim, ihtiyacımız olan sadece bu.
Ayşe Orakçı
CHP Osmangazi Belediye Meclis Üyesi
Mehmet Ali Yılmaz'ın 'Bu yazıyı politika sevmeyenler okumasın' başlıklı yazısı:
Politika kulisi okumayı sevenler bilirler, o yazıların içerisinde biraz dedikodu, biraz polemik, biraz da yorum olacak.
Yoksa tatsız tuzsuz, yavan bir şey olur okura sunulan.
Kimse okumaz.
Okusa da keyif almaz.
İçinde biraz aşk, biraz kin, biraz öfke, biraz da intikam olmalı ki yazıldığına değsin, birilerini de azıcık rahatsız etsin.
İşte bunların otuz iki kısım tekmili birden Cumhuriyet Halk Partisi Osmangazi İlçe Örgütü’nde mevcut!
Dikkat ederseniz Nilüfer ya da Yıldırım örgütlerine fazla girmiyorum çünkü pek renkli simalaryok oralarda.
Fazlasıyla yavan, ığıl ığıl bir siyaset sürüyor.
Yıldırım’da bir “kötü kedi Şerafettin” var hepsi o kadar!
Nilüfer’deyse Nesrin Baytok’un Bursa versiyonu ve kendisini demokratik(!) bir şekilde delege seçtiren uzatmalı nişanlısı mevcut.
Ha! Nülüfer’de bazı kadın belediye meclis üyeleri takibimizde ve onlar da pişmeyi bekliyorlar o da başka bir durum tabii ki!
Ama benim favorim ille de Osmangazi.
Yazdıkça yağıyor, yazdıkça yağıyor bilgiler mübarek mekandan.
Alın size bilinen yaygın adıyla Ayşe Dolar, resmi adıyla Kimya Mühendisleri eski Oda Başkanlarından Ayşe Orakçı’yla alakalı bir küçük havadis:
Ayşe hanım İlçe Başkanı Recep Çohan için daha önceden “Kimdir ki bu adam Allah aşkına? Süpermen mi? Hem ismi belediye meclis aday listesinin birinci sırasına yazılacak, hem belediyede imar komisyonuna girecek, hem de parası var diye ilçe başkanı yapılacak” diye söylenip duruyordu ulu orta her yerde.
Ne zaman ki CHP Osmangazi İlçe Başkanı Recep Çohan, Ayşe Orakçı’yı İmar Komisyonuna sokmuş, şimdilerde kendisini her gördüğü yerde Temel Reis’in, Safinaz’ı gibigözlerini kırparak kirpiklerini de birbirine hızlı hızlı değdirdikten sonra “başkanım, başkanım, başkanım” diye sevgi gösterilerine girişiyormuş bu hanım.
Hoş Ayşe Orakçı yine totoyu kaldırıp Osmangazi Belediyesi İmar Komisyonu’nun toplantılarına da pek katılmıyormuş o da başka tabii ki!
Ve efendim kadrajımıza yeni giren CHP Osmangazi İlçe Başkanı Recep Çohan’ın eşi, dünkü yazımızın esas kızı, müzmin milletvekili adayı Nuray Çohan…
Eski ilçe başkanı İsmet Karaca diyor ki Recep Çohan’a, “Bak senin karın kronik aday! Daha önce durduk yerde parti meclisine ve milletvekilliğine talip olmuştu daha önce. Eğer Nuray hanım bu seçimde de yine ortaya çıkacaksa sen ilçe başkanlığına hiç soyunma”?
“Hayır” yanıtını veriyor Recep Çohan, “ben kendisiyle konuştum aday maday olmayacak”.
Aradan bir süre geçtikten sonra İsmet Karaca’ya gidecek ve şunları söyleyecektir Çohan:
“Ben Nuray’a söz geçiremiyorum! İster beni boşa, ister başkan olarak kal! Ne yaparsan yap, ben adayım diyor, başka da bir şey demiyor, durum bundan ibaret!..”
Nuray Çohan aday olur ve partideki kadınların kendisine biat etmelerini ister.
Osmangazi’deki kadınlar da “İlçe başkanının eşi olabilir ama daha önce partinin kapısından içeri bile girmedi, diğerlerinden farklı özel muamele yapmayız” diye diretince ortalık karışıyor ve millet birbirine dalıyor.
……………..
Geldi mi Nisan, Mayıs ayları, herkes gibi gevşer CHP’lilerin de yayları.
O sıralarda bir dayanışma yemeği düzenler Osmangazi İlçe Örgütü.
Gece biter, gün doğar, gök maviye bulanır.
Bir önceki akşam çekilen fotoğrafların arasından artık kimlerin görünmesini, kimlerin de görünmemesini istiyorsa Ana Kraliçe Nuray Çohan, bazılarını seçerek gazetelerin magazin sayfalarında yayınlanmak üzere, içerideki has adamı olan İlçe Sekreteri Dilek Doğan’agönderir.
O sırada binada yönetim kurulu üyesi Arzu Omurtay da vardır. Omurtay, ilçe başkanı Recep Çohan’a dönerek “başkanım, bu resimler iyi çıkmamış. Şu resimler çok iyi ve yayınlanmaya daha müsait” der!
Dilek Doğan araya girer:
“Hayır başkanım, o resimlerin yayınlanmasını Nuray hanım istedi, kendisi çok kızar sonra, diğerlerini bırakın lütfen?!.”
Recep Çohan’ın o gün testosteron hormonu daha baskındır.
“Arzu’nun seçtikleri yayınlanacak” der ve kestirip atar!
İşin sonrasında Nuray Çohan’ın gazabından korkan Dilek Doğan ağlamaya başlayarak sinir krizine girer.
Arka odada dakikalarca susturamazlar Dilek Doğan’ı.
Sonra sakinleşip de yanına gelince, Recep Çohan şunu söyler Dilek Doğan’a:
“Dilek, senden bir ricam var? Kendisinin seçtiği fotoğrafların yerine başkalarını yolladığımızı lütfen Nuray hiç bilmesin! Ona söyleme sakın olur mu?”
…………………..
Milletvekili aday sıralaması için yapılan önseçim bitmiş, ne yazık ki Nuray hanım evdekalmıştır. Eşi, CHP Osmangazi İlçe Başkanı Recep Çohan’sa sağda solda “çok param gitti, çok param gitti” diye söylenip durmaktadır.
Ee kolay bir şey değildir tabii, Nuray hanımı televizyon programlarına çıkarmak, gazetelerde ilanlarını yayınlatmak için çuval çuval para dökümüştür ortaya.
O sabah ilçe binasında kahvaltı etmek üzere sözleşen 20-25 partili hep birlikte peynirlere çatal batırmakta, ekmeklerine reçel sürmektedir.
Bir süre sonra Nuray Çohan da gelip aralarına katılacak ve kahvaltı sırasında herkesin içinde ettiği şu sözler üzerine ortalık birden bire buz kesilecektir:
“Aslında benim bu adamı boşamam lazım ama iki çocuğumun hatırına tutuyorum Recep’i! Kendisi ilçe başkanı oldu ama beni bir türlü milletvekili yapamadı!..”
……………………….
Espriyi çok sevdiği her halinden belli olan bu hanımın ne ilk ne de son gafıdır yukarıda sizlerle de paylaştığım!
Daha öncesi de vardır.
Recep Çohan ilçe başkanlığına atanır.
Eşi Nuray Çohan da takıp takıştırıp, sürüp sürüştürerek ilçe merkezine ziyaretine gider.
Odada diğer parti yöneticileri de vardır.
“Ahh, ahh” der Nuray Çohan yine, “Recep şunun şurasında daha yeni CHP’li. Baksanıza şuna, ben kaç yıllık partiliyim, benim bile önüme geçti ayol!..”
Hadi kalın sağlıcakla, hepinize iyi pazarlar diliyorum benim canım okurlarım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.