İBB’ye yönelik ikinci dalga operasyon kapsamında gözaltına alınan Murat Ongun'un eşi Gözdem Ongun'un evinde yaşananlar belli oldu. Soner Yalçın, operasyonun olduğu gün evde Murat Ongun'un oğlunun kumbarasındaki paraya el konulduğunu yazdı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturmanın ikinci aşamasında, İBB Basın Danışmanı Murat Ongun’un eşi Gözdem Ongun’un da gözaltına alınması gündem yarattı. OdaTV yazarı Soner Yalçın, bu gözaltının ardından evde yaşananları köşesine taşıdı.
Yalçın’ın aktardığına göre, polisler gözaltı işlemi sırasında Gözdem Ongun’un evinde arama yaptı. Evde o sırada Ongun çiftinin çocukları olan 15 yaşındaki Koray ve 19 yaşındaki Lal Ongun ile birlikte teyzeleri ve enişteleri bulunuyordu.
KORAY’IN KUMBARASINA EL KONULDU
Yalçın’ın yazısında en çok dikkat çeken detaylardan biri, 15 yaşındaki Koray Ongun’un kumbarasındaki birkaç bin liraya polislerin el koyması oldu. Koray’ın bu durumu, arkadaşına “Param yok, gelemedim” demesiyle ortaya çıktığı belirtildi. Yalçın bu olayı, “Çocuğun kumbarasındaki parasına el koymak da nedir?” diyerek eleştirdi.
LAL’İN KÜPESİNE ‘ALTIN MI’ SORUSU
Bir başka dikkat çeken olay ise 19 yaşındaki Lal Ongun’un yaşadığıydı. Yazıya göre, polisler arama sırasında Lal’in kulağındaki küpelere müdahale etti ve “Altın mı? Çıkar bakayım” diyerek sorguladı. Lal ise küpelerin altın olmadığını ve annesi Gözdem Ongun’un kendi tasarımı olduğunu belirtmek zorunda kaldı.
SONER YALÇIN: ÇOCUKLARI NİYE HEDEF ALIYORSUNUZ?
Soner Yalçın yazısında, söz konusu uygulamalara sert tepki gösterdi. Çocukların böylesi bir süreçte korunması gerektiğini vurgulayan Yalçın, “Gözaltı işlemi olabilir ama çocukları neden mağdur ediyorsunuz? Koray ve Lal neyle suçlandı da böyle bir muameleye maruz kaldı?” diye sordu.
Soner Yalçın'ın 'Koray ve Lal' başlığıyla yazısındaki ilgili bölümler şöyle;
''Cumartesi günü…
İBB’ye yönelik ikinci operasyonda -Murat Ongun’un eşi- Gözdem’in de gözaltına alındığı haberini öğrenince evlerine gittim. Evde iki çocuk vardı, ne yapıyorlardı? Babalarından sonra anneleri de yine sabah 06.00’da yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan iki çocuk ne yapardı bir başına?
Allah'tan teyzesi ve eniştesi vardı evde…
Evdeki arama sırasında yaşananları duyunca şaşırdım kaldım:
Koray Ongun, 15 yaşında. Kendine mahsus bir çocuk. Öyle ki; Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’an’ı okudu ve en derin anlamlısının Kur’an olduğuna karar verip cuma namazını kaçırmamaya çalışan bir mümin oldu! Mesela biz ondan öğrendik; Levent’teki Barbaros Hayrettin Cami süslemelerinin Süleymaniye Cami’sinin süslemelerine benzediğini...
Polisler, Koray’ın odasında arama yaparken bulduklarına pek seviniyor; Koray’ın kartondan kumbarası içinde babaannesinin gönderdiği 3-5 bin lirayı alıyorlar!
Bundan da şöyle haberim oldu; okul arkadaşının annesi Koray’ı evlerine davet etti, Koray “nasıl gideceğim hiç param yok” dedi…
Çocuğun kumbarasındaki parasına el koymak da nedir? Savcıların bundan haberi olduğunu hiç sanmıyorum.
Bitmedi. Polisin dikkatini 19 yaşındaki Lal Ongun’un küpeleri çekiyor, “altın mı? Çıkar bakayım” diyor! Kızcağız “annemin yaptığı tasarım, altın değil” diyor sesi titreyerek…
Altın olsaydı, Lal de mi gözaltına alınacaktı?
VE GÖZDEM ONGUN
Murat Ongun ile Gözdem Ongun’un nişan ve evlilik törenlerinde bulundum. Yakın arkadaşlarım...
Murat gibi Gözdem de meslektaşımdı. Star TV’ye stajyer olarak geldi.
Dalga geçerdik hep; babası Türkiye’nin ilk özel uçak şirketine sahip, Alman vatandaşı ve ABD’de üniversite okumuş, dört dil bilen zengin güzel kızın “hamallık mesleği” gazetecilikte ne işi vardı?
Kültür sanat haberleri yapardı, çünkü pek meraklıydı. Resim de yapardı, takı tasarımı da…
Sonra gazeteciliği bıraktı; hobisi takı tasarımı, mesleği oldu. Sanıyorum, on-on iki yıldır bu işi yapıyor, Kadıköy’de yer açtı. Hatta erkek takı tasarımları için elimizi, kolumuzu model olarak kullandı!
Ulus semtinde otururken ev sahibi kirayı fahiş artırınca, “sen bizim kim olduğumuzu biliyor musun” demeden evden çıktılar. Bugün medyada Acarlar Mahallesi’nde oturmaları çok konuşuluyor. Dört katlı evin alt iki katında kiradalar. Burayı seçmelerinin sebebi, Gözdem’e takı atölyesi lazım olmasıydı…
Neyse, gizlilik kararı bulunan soruşturma dosyasına girmedim, girmem. Gerçeklerin, er geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır…
Ancak. Özellikle meslektaşlarıma tavsiye ederim; 1960’lar basının yazdıklarını tekrarlamayınız:
Bu halk, Yassıada’daki “köpek davası”, “bebek davası”, “zimmet davası”, “değirmen davası” gibi sonu beraatla sonuçlanan yalanları aylarca gazetelerden-dergilerden okudu, radyodan dinledi! Benzerini yaşatmayın…
Toparlarsam:
Umarım Gözdem Ongun hemen evine döner. Çünkü yurtdışında burslu okuyan Lal Ongun, “babamı-annemi hapiste bırakıp gidemem” diyor. Onu ancak annesi ikna edebilir…''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.