Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, 13 yaşındaki çocuğun canlı yayında Müslüman olmasına dair açıklama yaptı. Hatipoğlu, ailenin bu duruma izin verdiğini, ancak daha sonra tepkiler üzerine söylem değiştirdiklerini iddia etti.
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun 12 Mayıs'ta ATV'de yayınlanan programında, 13 yaşındaki Arthur Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu. Ancak Arthur'un annesi, olaydan haberi olmadığını açıklayarak, Hatipoğlu'na tepki gösterdi.
Independent Türkçe'den Lale Elmacıoğlu'nun haberine göre, Arthur'un Ermenistan'da yaşayan annesi Alina Y. Ermenistan'da yayın yapan Lurer.com’a yaptığı açıklamada şunları söyledi.
“Çocuğum Müslüman olmadı. Biz Ermeniyiz, Hristiyanız. Ben bilseydim kendim, çocuğumun yanına giderdim, ama bilmiyordum. Dükkanda çalışıyorum. Aniden bana haber geldi. Artur 13 yaşında, saf bir çocuktur. Suriyeli arkadaşı 'gel beraber canlı yayında konuşalım sonra bize hediyeler verirler, onlarla da oturup yemek yeriz' demiş, çocuğum da saf saf onunla gitti. Çocuktur o, yanlış yaptı. O Müslüman olmadı, sünnet olmadı.”
Hatipoğlu da konuya ilişkin ilk açıklamasını yaptı.
13 yaşındaki çocuğun 'kendi talebi ve ailesinin onayı ile Müslüman olduğunu' iddia eden Hatipoğlu 'Bir zorlama yok' dedi.
“Bahis konusu olan kişi hakkında bana yayından önce bilgi verdiler. Ben de çocuğun ailesinin aranıp izin alınması gerektiğini söyledim. Program yetkilimiz anne ve üvey baba ile telefonda görüşerek çocuklarının Müslüman olmak istediğini söyledi. Gelmiş programa, hür iradesiyle bir delikanlı. Anne ve üvey baba da duruma onay verdi. Ancak aile daha sonra tepkilerden dolayı söylemini değiştirdi. Bazı kişilerin söylemleri, mahalle baskısı ve sosyal medyada yazılıp çizilenler, ailenin kararını değiştirmesinde etkili oldu.”
13 yaşındaki çocuğun canlı yayında Müslüman olmasını "Görevimi yaptım" diye yorumlayan Hatipoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
Benim hedefim İslam’ı göstermek. İslam’ın temiz yüzünü, güzel yüzünü göstermek. Senelerdir başarıyla yürüttüğüm programlarım var. Başarımı çekemeyen, karalamak isteyenler var. Buna izin vermem. Ben programımı sosyal medyadaki tepkilere göre yapmıyorum... İslam geleneğinde Müslüman olmak isteyen bir çocuğu geri çeviremezsiniz. Saygısızlık olur. Biz Müslüman olmak isteyeni geri çevirmeyiz, olmak istemeyeni de zorlamayız. Herkes inançlı değildir ama inançsız kişiler arasında da çok saygılı olanlar vardır. Bazı kişiler ise kinini, nefretini akıtacak yer arıyor. Programım senelerdir başarıyla sürüyor. Hazımsız ve kıskanç insanlar var.
'ARTHUR VE AİLESİNE DESTEK OLUNMALI'
Hatipoğlu, tartışmaların ardından Türkiye Ermenileri Patrik Vekili Aram Ateşyan ile de görüştüklerini söyledi.
"Bundan sonra bize düşen -aile çocuğunun Müslüman olmasını kabul ettiği halde geri adım atsa bile- onlara destek olmak. Bu saatten sonra ailenin de çocuğun da üstüne gitmemek gerek, hatta onlara destek vermeliyiz. Ermeni vatandaşlarımız, ülkemizin çok değerli vatandaşlarıdır. Birlikte hareket etmeye devam edeceğiz. Aram Ateşyan’la da hoşgörü odaklı bir konuşma yaptık.”
Konuyla ilgili Ermeni Patrikhanesi'nden de bir açıklama geldi. Açıklamada Ateşyan'ın, Nihat Hatipoğlu ile yaptığı görüşmeye de değinildi:
"Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’nun 11 Mayıs 2019 Cumartesi günü, ATV kanalında yayınlanan iftar programında, üzülerek bir sahneye şahit olduk. Artür isminde, reşit olmayan 13 yaşındaki Ermenistanlı bir çocuğun yayın esnasında İslam dinini kabul ettiği ve Nihat ismini aldığını ekrana yansıdı.
Bu yayın sadece Ermeni cemaatince değil, aynı zamanda İslam dinine mensup çeşitli kesimler tarafından da kabul görmedi.
Konunun dini mahiyeti hasebiyle cemaatimizden hassasiyet sergileyen birçok kişi şahsımla temasa geçerek, Patriklik Makamımız’ın duruma müdahil olmasını istedi.
Gerçekleştirdiğimiz istişarelerin yanı sıra, 12 Mayıs 2019 Pazar günü, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın yüksek katılımlarıyla Beyoğlu Belediyesi’nin düzenlediği iftar sofrasında Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş ile bu sıkıntılı konuyu paylaştık. Açıklamalarımızı dikkatle dinledikten sonra, konuyu araştıracaklarını söylediler.
14 Mayıs 2019 Salı günü ise, Fransız Sarayı’nda verilen iftarda konu katılımcılar arasında yeniden irdelendi. Bilhassa katılımcılardan yetkin hukukçu Sayın Prof. Kezban Hatemi ile görüş alışverişi olanağımız oldu. Kendileri bu yapılanın yanlış olduğunu ve durumu Sayın Nihat Hatipoğlu’nun dikkatlerine sunacaklarını söylediler. Sayın Kezban Hatemi ile görüşmelerinin akabinde, Sayın Nihat Hatipoğlu bugün tarafımızla temasa geçip yaklaşımlarını paylaştılar. Buna göre, söz konusu çocuk programa kendileri tarafından çağrılmamış, getirilmiş. Annesinin haberi varmış, amaç Hristiyan dinini ve Ermenileri küçük düşürmek değilmiş Bu temas vesilesiyle biz de Sayın Nihat Hatipoğlu’nun nazarında şu ilke ve yaklaşımları savunduk:
Öncelikle 13 yaşındaki bir çocuk reşit değildir ve din değişimine karar veremez.
Bu mahiyette bir yayın sadece dini propaganda izlenimi doğurur ve vicdan özgürlüğüyle bağdaşamaz.
Anne onay verse bile çocuk dinini değiştiremez. Eğer çocuğun babası yoksa ve sadece annesi varsa, annenin de dininin İslam olması gerekir ve çocuk da otomatikman İslam sayılır. Eğer çocuğun babası hayattaysa ve İslamsa, çocuk zaten babasının dininden addedilir. Dolayısıyla bu yayın kendiliğinden anlamını yitirir.
Biz Ermeni Resuli Kilisesi olarak, 18 yaşın üstündekileri bile Hıristiyanlığa kabul etmeyiz. Kabul edecek olsak dahi, ailesini çağırıp yazılı rızasını alırız. Akabinde, kimliğinde Hıristiyan olduğunun zikredilmesi gerekir. Kabul ettiği din hakkında bilgi sahibi olabilmesi için 6 aylık ruhani ve manevi hazırlık süreci başlar, en sonundaysa vaftiz olarak Hıristiyan dinine geçmiş olur.
Tüm dinlere saygımız var. Sizlerin de diğer dinlere saygınızın olduğundan şüphemiz yoktur. Televizyonlarda bunları reyting aracı olarak kullanmak sadece üzüntü veriyor.
Sayın Nihat Hatipoğlu’na bu akşamki programda bu konu hakkında izahat vermeleri ve tansiyonun düşürmesi yönünde katkı sağlamaları yönündeki beklentilerimizi ifade ettik.
Toplumumuzu bu süreç bağlamında bilgilendiriyor, gelişmeleri soğukkanlılıktan uzaklaşmadan izlemeyi öğütlüyoruz. Türkiye’nin farklılıkları bir arada ve uyum içerisinde barındırma geleneği, bu üzücü durumların aşılabilmesi bakımından en büyük güvencemizdir.
Dualarımla,
Başepiskopos Aram Ateşyan
Patrik Genel Vekili"
RTÜK'E ŞİKAYET EDİLDİ
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ise yapılanın "çocuk istismarı" olduğunu söyledi, RTÜK'e şikayette bulundu.
Hatipoğlu hakkında suç duyurusunda da bulunacağını söyleyen Garo Paylan RTÜK'e başvurusunda şunları da dile getirdi:
"Söz konusu programda, Müslümanlar tarafından kutsal görülen bir ayda, farklı dinler ve mezheplerden insanların beraber barış içinde yaşayabileceğini göstermek yerine, “ötekini” müslümanlaştırarak sevap işlenebileceği öğütlenip, ayrımcılıktan beslenen bir tutum sergilenmiştir. Milyonlarca insanın izlediği bir televizyon programında sahnelenen bu hal kucaklaşmaya değil nefrete, farklı inançlara karşı tahammülsüzlüğe yol açmaktadır."
İnsan Hakları Derneği de Hatipoğlu için suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.