• BIST 9421.03
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • Bursa 13 °C
  • İstanbul 11 °C
  • Ankara 9 °C

Menopoz ve Psikolojik Yönleri

Menopoz ve Psikolojik Yönleri
Hayat, doğadaki birçok süreç gibi,

çeşitli evreler şeklinde akar. İnsan hayatının toplumsal, psikolojik ve biyolojik yönleri bu evrelerde yeniden yapılanır. Doğum öncesinden itibaren her evre kişiye kendine göre katkıda bulunur ve fakat aynı zamanda aşılması gereken krizler üretir.

Yeni doğan çocuğun şansı, birçok olasılık arasından kendisini seçtiren spermin ve yumurtanın döllenmesiyle, yeni bir hayata başlama olanağı elde etmek iken, görevi de bakım veren kişiyle (anneyle) karşılıklı ilişki içinde güvenli bir bağlanma geliştirmek ve genetik potansiyellerinin açığa çıkması için uygun fırsatlar yaratmaya çalışmaktır. Doç. Dr. Hakan Atalay, '' Ergenlik, hem daha önceki sorunların çözülmesi için fırsatlar yaratır ve erişkinliğe geçiş için biyolojik ve kültürel katkılar sunarken, aynı zamanda "kimlik krizi"ni çözmeyi ergenin karşısına bir görev olarak koyar. Menopoz dönemi de, hayatın diğer evrelerinde olduğu gibi, kadınların hem yumurtlamanın bitmesi ve buna bağlı hormon değişiklikleriyle uğraşmalarına neden olurken, aynı zamanda onların toplumda kendilerine daha üretken bir rol edinmesi için de olanaklar sunar'' dedi.

Tıbbi bakış açısı, ne yazık ki, son on yıllar içinde birçok alanda olduğu gibi, menopoz konusunda da toplumun kadınların bu dönemini ele alma tarzını belirleyici bir konuma gelmiştir. Öyle ki, bu dönem sadece hormon değişiklikleri ve onun bedensel sonuçları açısından görülür olmuştur. Böylece, menopoz denince akla hemen ateş basmaları ve buna eşlik eden cinsel istek azlığı, gece terlemeleri, uykusuzluk gibi belirtiler gelmektedir. Menopoz döneminde kadınların günlük hayatlarını ve sağlıklarını, diğer insanlarla ilişkilerini etkileyen biyolojik bir takım değişikliklerin olduğu doğrudur. Bu belirtiler sahiden de hormonlarda yaşanan değişmelerin bedensel işaretleridir. Ancak, insan hayatının tüm yönleri gibi, biyolojisi, cinsiyeti, belirtilerini ifade ediş biçimi de kültürel/toplumsal etkilerden bağımsız değildir.

Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Hakan Atalay ''Nitekim yapılan çalışmalar, söz konusu belirtilerin, hatta kadınların menopozu yaşama biçimlerinin, yaşadıkları çevrenin/toplumun/kültürün menopoza bakışından etkilendiğini göstermektedir. Örneğin, eskiden beri menopoza giren kadınlarda sık görülen belirtilerden birinin depresyon olduğu, üretkenliğini yitiren kadının bu kaybından dolayı duygu durumunu düzenlemekte güçlük çekerek depresif bir döneme girdiği sık söylenir. Öyle ki, bir dönem psikiyatride bu kadınlar için "involüsyonel melankoli" denen bir tanı bile mevcuttu. Ancak, son yıllarda yapılan çalışmalar menopoz döneminde kadınlarda depresyon sıklığının arttığı yönünde bilgileri doğrulamadığından, bu tanı 1980'den bu yana psikiyatrik sınıflandırma sisteminde bulunmamaktadır'' dedi.

Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Hakan Atalay, menopozun olumsuz etkilerini anlattı.

Tüm bunların ötesinde, kadınlığı sadece biyolojik bir antite değil, toplumsal ve kültürel bir yapılanma olarak ele alan çalışmaların da katkısıyla, söz konusu dönemde gözlemlenen sıkıntıların eş ilişkileri, çocuklar, kariyer vb. konularda yaşanan zorlanmalarla daha fazla ilişkisinin bulunduğu gösterilmiştir. Dahası, menopoza olumsuz bir anlam yükleyen kültürlerde/toplumlarda menopozdaki kadınlarda görülen hem menopoz belirtilerinin daha fazla ifade edildiği, hem de depresyonun daha sık görüldüğüne dair bildiriler de vardır. Örneğin, yaşlı kadınların saygı gördüğü kültürlerde daha az menopoz belirtileri bildirilirken, kadına bakışı gençlik ve güzelliğin belirlediği Batı toplumlarında menopozun olumsuz etkisi daha ağır yaşanmaktadır.

Doç. Dr. Hakan Atalay, ''İnsan, biyolojiye mahkum olmadığını kavradığı an insanlaşmaya başlamıştır. O halde, bebeklik, ergenlik, gençlik, erişkinlik, vb. gibi, menopoz da kadın (insan) hayatının doğal bir süreci olarak ele alındığında, bir eksiklik gibi değil, daha üst düzeye, örneğin, daha üretken ve daha rahat bir hayata geçişin bir evresi olarak da görüldüğünde, o dönemde yaşanan diğer gelişmelerle (eş ilişkileri, kariyer, çocuk büyütme, gelecek planları, yaşlanma, ölüm, vb. konularıyla) ilişkilendirildiğinde, hem başa çıkılması gereken, hem de yeni fırsatlar sunan bir kriz dönemi olduğu daha iyi anlaşılacak; bundan kadınların ve toplumun bireysel ve toplumsal olarak kazancı daha büyük olacaktır'' dedi.

Elbette, psikiyatrist olarak görevimiz, tüm bunlar gerçekleşene kadar, bu dönemde sıkıntı yaşayan kadınların bireysel olarak destek alabilecekleri bir alan yaratmak; onları farmakolojik ya da psikoterapötik olarak yardımcı olabilecek araçlar konusunda bilgilendirmektir. Gerektiğinde antidepresanların, uyku verici ya da kaygı giderici ilaçların kullanılması, bireysel psikoterapiler, aile görüşmeleri bu araçlar arasındadır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Sinüzit tanısını kendiniz koyabilirsiniz17 Kasım 2024 Pazar 13:06
  • Aile içi iletişim koptu!17 Kasım 2024 Pazar 12:51
  • Mutlu olmak için iyilik yapmak şart17 Kasım 2024 Pazar 11:11
  • Retina dekolmanı kör edebiliyor!13 Kasım 2024 Çarşamba 20:36
  • Çocuklarda baş ağrısının nedeni Bruksizm olabilir13 Kasım 2024 Çarşamba 20:35
  • Soğuk duş sizi kışa hazırlıyor13 Kasım 2024 Çarşamba 20:22
  • Haktan Akdoğan’dan “Kozmik Yankı13 Kasım 2024 Çarşamba 20:17
  • İşte migreni tetikleyen nedenler11 Kasım 2024 Pazartesi 13:41
  • Geçmeyen öksürük ihmale gelmez11 Kasım 2024 Pazartesi 13:34
  • Doom Spending Sendromu olabilirsiniz!11 Kasım 2024 Pazartesi 13:22
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2015 Bursa Bakış | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : Haber İhbar Hattı: 0544.201 80 43 Faks : 0544.201 80 43