ÇGD ve Bursa Barosu'nun organizasyonu olan Yaşananlar Boşuna Değil- Perşembe Söyleşileri'ne katılan gazeteci Zafer Arapkirli, günümüz medyasının içinde bulunduğu duruma gelmesinin temel sebebinin örgütsüzlük olduğunu söyledi.
Bursa haber...
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi ile Bursa Barosu'nun ortaklaşa düzenlediği "Yaşananlar Boşuna Değil-Perşembe Söyleşileri"nin 2019 yılı etkinlikleri, Gazeteci Zafer Arapkirli söyleşisi ile başladı. Bursa Barosu Avukat Özgür Aksoy Konferans Salonu’nda düzenlenen söyleşinin moderatörlüğünü ise ÇGD Yönetim Kurulu üyesi Nagihan Görken yaptı. Söyleşiye Bursa Barosu Başkanı Avukat Gürkan Altun, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şube Başkanı Rabia Deniz’in yanı sıra, avukat ve gazeteciler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle vatandaşlar katıldı. Yurtdışı da dahil olmak üzere, pek çok medya kuruluşunda çalışan gazeteci Zafer Arapkirli, "Yaşananlar Boşuna Değil-Perşembe Söyleşileri"nin ilk konuğu oldu. “Bab-ıâli'den havuz medyasına seyrüsefer” başlığı altında Bursalılarla buluşan Arapkirli, tek sesli hale gelen medya ile ilgili önemli tespitlerde bulundu.
HER İKTİDAR DÖNEMİNDE YAŞANDI
“Medyanın bu hale gelmesinin temel sebebi gazetecilerin örgütsüz olması” ifadelerini kullanan Zafer Arapkirli, medyanın dönemin iktidarının yanında durmasının yeni bir olgu olmadığını vurgulayarak, ““Medyanın havuzlaşması, ruhunu, kalemini satması bu döneme has değil. 1980 askeri darbesiyle başladı. Konumuz medya ama sadece medya da değil, bütün mesleklerde örgütsüzlük, bugünkü durumun en önemli sebebi. Turgut Özal'la birlikte medya sermayesi siyasetle kirli, utanç verici ve hatta müstehcen ilişkilere girdi. İngilizlerin, çıkar ilişkilerini anlatan bir deyimi vardır: You scratch my back, I scratch your back, yani 'sen benim sırtımı kaşı, ben senin sırtını kaşıyayım'. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren işadamlarıydı bunlar. İstisnasız her iktidar döneminde yaşandı bu kirli ilişkiler” dedi.
YABANCI MADDEYE İZİN VERMİYORLAR
Bugünkü durumu geçmiştekilerden ayıran yönleri olduğunu da belirten deneyimli gazeteci, “Bugünkü durum biraz daha farklı. Çok daha fütursuz, çok daha acımasız. Ana akım medya 2002'den itibaren başlayan rejimi değiştirme girişimlerine çanak tutan politika izlemek zorunda kaldı itildikleri havuzun içinde… Üstelik bugün 'FETÖ alçağı' dedikleriyle kol kola girerek yaptılar bunu” değerlendirmesinde bulundu. Medya üzerindeki baskının oldukça yüksek olduğunu sözlerine ekleyen Arapkirli şöyle konuştu: “Televizyonlarda konuşacak kişileri çok sıkı denetliyorlar. Kuş uçurtmuyorlar. Havuzda yabancı bir maddeye asla izin vermiyorlar.”
SOSYAL MEDYA BİR AVANTAJ
Geçmişe göre bir diğer farkın da sosyal medya olduğunu belirten Zafer Arapkirli, “Basının zincirlendiği bu dönemde iyi ki sosyal medya var. Özellikle twitter'ı kullanmanızı tavsiye ederim. Fakat sosyal medyada da risk var. Çünkü kendisini rejimin inzibatı olarak görenler orada da saldırıyor. Diktatoryal rejimlerin en temel özelliğidir. Aykırı ses çıktığı başa hemen balyoz indirmek. Yaptığına pişman ediyorlar adamı” dedi ve ekledi: “Muğlalı avukat İstanbul'da düğün konvoyu nedeniyle trafiğin kesilmesine tepki gösterdi diye başına gelenleri biliyorsunuz. İbret olsun, başkaları da ses çıkarmasın diye yapıyorlar.”
PEKİ BU DURUM NASIL DEĞİŞİR?
Arapkirli, söz konusu duruma gelmemizin en büyük sebebinin ise örgütsüzlük olduğunu vurguladı. “Biz gazeteci milleti ve elbette diğer meslek grupları örgütlü bir şekilde direnirse toplumda bir şeyler değişir” ifadelerini kullanan Arapkirli, özgür ve bağımsız gazetecilik için işadamlarının bir araya gelerek bağımsız gazete, televizyon, radyo kurarak bünyelerinde 40-50 bağımsız gazeteci çalıştırmalarının çözüm olabileceğini anlattı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.