Öz inacını, töresini, köklerini unutan Türk milletinin iblislerin elinde ne hale düştüğünü görmek ne kadar acı verse de, dibe yaklaşmamızın sevincine gölge düşüremiyor! Her ne kadar biraz daha zor günler geçirecek olsak bile çıkışın yakın olduğunu bilme umudu gönüllerimizi ferahlatıyor.
Pandemi ile tuzak kuranlar, 'Onlar tuzak kuruyorlardı ama Allah da onlara tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.' ayetini yaşayarak tecrübe ettiler. Pandemi yalanı süreci birçok insanın öğretileri ve ezber hayatı tekrar sorgulamasına zaman yarattı. Ve şu an dünyanın birçok yerinde, "Vay be neler oluyor gerçekten!" diyerek uyanan insanların gruplar halinde örgütlenmelerine neden oldu.
Her bir platform için sürekli fatura ödediği, deccaliyetin ilk silahı televizyon karşısından kalkabildiği sürelerde; Matrix mi, Truman Show mu, similasyon mu, enerji mi?.. diye bakınırken bir anda Georg Orwell'in 1984 kitabındaki gibi koca bir yalanın içinde kukla bir hayat yaşadığının farkına varanların sayısı her geçen gün artıyor. Bu anlamda Türkiye'de de bir hareket oluşturulmaya başlandı.
Aslında deccaliyete karşı uygulanacak reçete basit. Daha önceki yazılarımda da belirtiğim Türk İslam anlayışı bu zehrin etkisini ülkemizden en kısa sürede atmamızı sağlayacak ilaçtır. Sonrası binlerce yıldır olduğu gibi tüm dünyaya yeniden medeniyeti getirecek, örnek olacak doktrindir.
Geldiğimiz nokta ve uzaklaştığımız noktaya bakmak tabloyu çok net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bunu avam bile anlar heralde.
Yaşadığımız süreçte maalesef dijital ortamda kaybolan insanlarımızın sayısı da azımsanamaz. Yunus Emre kim diye bakmamış, Nesimi'yi duymamış bazı akıllıların soyunarak 'Ommm' çektiğini bile duyuyoruz. Her gün yeni bir fantezisini Müslümanlık diye anlatan taçlı iblis uşaklarından kaçayım derken yine neticede aynı iblise hizmet eden farklı bir akıma kapılanlar da giderek fazlalaşıyor. Fantezileri duyduktan sonra "Müslümanlık madem bu, ben bir bakınayım!" diyen akıllıların bir çoğu 'new age' akımlara, enerji satanlara, esma satanlara velhasıl yeni bir pazara düşüyor.
Sonucunda, en zararsız görünenlerin bile kime nasıl hizmet ettiğini tam olarak bilemiyoruz. Örneğin sosyal medyada karşınıza pusula benzeri geometrik bir paylaşım çıkıyor. Üzerinde, bilmediğimiz bir dille yazan kelimeleri saat yönünün tersine sesli okuyun diyerek size şans getireceği yazıyor. Ne kadar masum görünüyor değil mi?
Peki gerçekte o isimlerle nasıl bir yaşam formunu ya da nasıl bir enerjiyi davet ettiğinizi biliyor musunuz? Üzerinizde oluşturacağı etkiden haberiniz var mı? Evinizde ya da işyerinizde bu ve bunun gibi uygulamaların neleri getirip neleri götürdüğünü kavrayabilir misiniz? Tabii ki hayır.
O nedenle hiç başka denizlere yelken açmaya gerek yok. Türk İslam inancı var olan akımların doğru yansıttığı her bilgiyi kapsıyor zaten. O nedenle hala kafası karışık olanlara tavsiyem Türk İslam inancını doğru kaynaklardan öğrenmeleridir. Bunun için herhangi bir soytarıya ya da tılsıma da ihtiyaç yoktur. Seminer yada terapi yada farklı bir şey satın almaları da gerekmiyor.
Yol belli, kaynak bellidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.