Bursa Tabip Odası Sağlık Gündemi Podcasti’nin 20’nci bölümünde Dr. Ayşenur Aydoğan Yentürk ve Doç. Dr. İmran Sağlık mikrofon başına geçtiler. 1 Temmuz itibarıyla normalleşme sürecine giren Türkiye’de, 18 yaş üstü herkes için aşılar tanımlanırken, 2 dozu tamamlananlara 3. doz aşıları da yapılmaya başlandı.
Sağlık Gündemi Podcasti’nde Dr. Ayşenur Aydoğan Yentürk’ün sorularını yanıtlayan Doç. Dr. İmran Sağlık, pandeminin sona erdiği algısının oluşmaması gerektiğine dikkat çekerek, sağlık çalışanlarının birebir salgınla mücadeleyi sürdürdüğünü belirtti. “Halktan destek bekliyoruz” sözleriyle vatandaşları sağlık çalışanlarının yanında durmaya çağıran İmran Sağlık, “Çok yol aldık, çok şey öğrendik. Sokaktaki insanlar da virüs, varyant, mutasyon, filyasyon gibi pek çok yeni şey öğrendi aslında… Öğrenmeye de devam ediyoruz. Hala öğrenmemiz gereken çok şey var” diye konuştu.
AŞILANMA ORANI EN AZ YÜZDE 60 OLMALI
Toplumda aşılananların oranının en az yüzde 60 olması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Sağlık, “Bu orana ulaşamazsak pandemi bitmez. Açılıp, kapanmalar devam eder. Tüm sağlık çalışanların aşılarını oldu. Vatandaşlarımız sağlık çalışanlarına güvensin. Biontech’in ürettiği aşının nispeten daha yeni bir teknoloji olduğunu biliyoruz. Bu yüzden tereddüt edenlere şunu söylemek istiyorum; COVID-19 sonrası görülebilecek olan etkiler, aşı sonrası görülebilecek olanlardan kat be kat daha fazladır. Aşı sonrası alerjik reaksiyon oluşmaması çok çok nadir karşımıza çıkıyor” dedi.
ÇEVRENİZİN ETKİSİNDE KALMAYIN
İnsanların, karar verirken, çevrelerinde gördükleri ya da duydukları tekil olayların etkisinde kaldıklarını söyleyen İmran Sağlık, bunu doğru bir yöntem olmadığını dile getirdi. Doç. Dr. Sağlık, “Bilimsel yönteme insanlarımız güvenmeli. Aşı sonrasında yaşanan her rahatsızlığı aşıya bağlama gibi bir eğilim ortaya çıktı. Bu tuzağa düşmemeli insanlar” ifadelerini kullanırken, Aile Hekimliği yapan Dr. Ayşenur Aydoğan Yentürk de kendilerinin 2 bin 100 kişiyi aşıladıklarını ve ciddi bir yan etki ile dönüş almadıkları bilgisini ekledi. Biontech aşısı ile ilgili olarak ortaya atılan iddialara ilişkin de konuşan Doç. Dr. Sağlık, “mRNA aşılarının uzun dönem etkisine dair elimizde bir veri yok. Ancak bu aşılar halka yapılmadan önce ciddi testlerden, güvenlik aşamalarından geçiyor. Hem İsrail hem Avrupa ülkeleri bu aşıları halklarına uyguluyor” diye konuştu.
EN RİSKLİ BULAŞ YOLU SOLUNUM!
Salgının başından bu yana değişen davranışlara dikkat çeken İmran Sağlık, artık temastan, cansız şeylerden virüsün kolay kolay bulaşmadığını bildiklerini ancak en çok bulaşma riskinin solunum yoluyla gerçekleştiğini söyledi. Bu nedenle insanların maske kullanmaya devam etmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Sağlık, “En riskli yol solunum. Kan nakliyle dahi virüsün bulaşmadığını gördük. İnsanların en önemli savunma yolu maske olmaya devam ediyor. Yüzde 100 zararsız ve etkili bir korunma yolu. İnsanlar özellikle sıcak havalarda maske takmaktan bunalıyorlar evet bizler de bunalıyoruz. Özellikle sağlık çalışanların tüm gün boyunca maskeyle çalışıyorlar. Maskeden kurtulmamızın tek yolu da aşı olmaktan geçiyor” ifadelerini kullandı.
ARTAN BULAŞI VARYANTLARI ÇOĞALTIYOR
Varyantlardan da söz eden Doç. Dr. Sağlık, Hindistan’da inançlarla bağlantılı olarak hastalığın yayılımının hızlandırdığını belirtti ve ekledi: “Hindistan’da, virüsün her gün binlerce kişiye bulaşması nedeniyle yeni bir varyant ortaya çıktı. Delta varyantı olarak adlandırılan bu virüs, bir öncekinden çok daha bulaşıcı ne yazık ki… Yakında da baskın tür haline gelecektir. Aynısı İngiltere varyantında da yaşanmıştı.”
HANGİ AŞI COVID’E KARŞI DAHA ETKİN?
Dr. Ayşenur Aydoğan Yentürk’ün sorusuyla aşı konusuna da değinene İmran Sağlık, Biontech’in semptomatik COVID-19 vakalarını yüzde 99 oranında önlediğini, hastalığa yakalananların hafif etkilerle atlattıklarını, Sinovac aşısının ise hastalığın ağır geçirilmesini yüzde 90 oranında engellediğini, yüzde 70 oranında ise hastalığın semptomatik etkilerinin önüne geçtiğini belirtti. Sağlık, şu haliyle Biontech aşısının daha etkin bir koruma sağladığını sözlerine ekledi.
İNSANIN DNA’SININ DEĞİŞMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL!
Sağlık Gündemi Podcasti’ne ikinci defa katılan Dr. Yentürk, aşı yaptırmada tereddüt edenlerin kafasındaki soru işaretlerini de yine Doç. Dr. İmran Sağlık’a yöneltti. mRNA aşısı olan Biontech ile ilgili iddiaları yanıtlayan Sağlık, bu aşının DNA’ya girmediğini dolayısıyla insanın DNA’sını değiştiremeyeceğini vurguladı. Doç. Dr. İmran Sağlık, “Biontech’in aşısı, virüsün bir proteinini vücudun savunma sistemine göstererek, antikor üretimini sağlıyor. Bu protein de çok uzun olmayan bir süre sonrasın yok olup gidiyor. Dolayısıyla insanlarda kalıcı bir etki yaratacağını düşünmüyorum” ifadeleriyle, ‘insanların DNA’larını değiştiriyorlar’ iddiasını çürüttü.
İMMÜN SİSTEM VİRÜSÜ AŞIYLA TANIYOR
Çin’de Sinovac firmasının ürettiği COVID-19 aşısının ise on yıllardır kullanılan yöntemle üretildiğini belirten Sağlık, “Bu aşı vücuda ölü bir virüs enjekte edilmesiyle yapılıyor. Virüs ölü olduğu için vücutta çoğalmıyor. İmmün sistem virüsü tanıyıp antikor üreterek, hastalığa karşı bir kalkan geliştiriyor. Bütün aşıların yapmaya çalıştığı şey de bu aslında” diye konuştu.
AŞININ GELİŞTİRİLME HIZINA ŞAŞIRMAMAK LAZIM
COVID-19 aşılarının geliştirilme hızıyla ilgili yapılan spekülasyonlarla ilgili de konuşan Doç. Dr. Sağlık, artık 1900’lü yıllarda olmadıklarını, 21. yy’da aşıların daha hızlı geliştirilmesine şaşırılmaması gerektiğini söyledi. Sağlık, ilk aşıların 18. yy’da geliştirilmeye başlandığını, o günden bugüne teknolojik gelişmelerin hızla sürdüğünü belirtti. Sağlık, “Öte yandan bir pandeminin ortasındayız. Bunu bir savaş gibi düşünün. İnsanlık bir virüsle savaşıyor ve hemen silahımızı geliştirmemiz gerekiyor. Bu ortamda aşıların hızla geliştirilmesi bir gerekliliktir. Burada art niyet aramak gereksiz” diye konuştu.
EŞİTSİZLİK BİR AN ÖNCE GİDERİLMELİ
Aşı olmanın kişisel olduğu kadar toplumsal bir sorumluluk olduğunu sözlerine ekleyen Doç. Dr. İmran Sağlık, en az yüzde 60 aşılanma oranı yakalanmadığı sürece salgının devam edeceğinin altını çizdi ve ekledi: “Dünyada henüz aşının ulaşmadığı ülkeler var. Bu eşitsizlik giderilmeli. Bu olmadığı takdirde COVID-19 salgını da sona ermez. Herkes aşısını olmalı, bu eşitsizlik bir an önce giderilmeli. Aşı olmaktan imtina edenler, COVID nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanı sayısında ciddi bir düşüş olduğunu hatırlatmak istiyorum. Salgınla canla başla mücadele eden sağlık çalışanlarına güvenin.”
PCR TESTLERİNDE DUYARLILIK SORUNU YOK
Dr. Yentürk, halkın sağlık okuryazarlığının arttığına dikkat çekerken, Delta varyantına aşıların etkisini ve söz konusu varyantın yayılımını Doç. Dr. Sağlık’a sordu. Pandeminin başlangıcında PCR testi ile ilgili soru işaretleri olduğunu ancak bugün sistemin oturduğunun altını çizen Doç. Dr. İmran Sağlık, test konusunda çok yol aldıklarını artık varyantların tespitinin de oldukça hızlı şekilde yapabildiklerini söyledi. Testlerde, sanılanın aksine duyarlılık konusunda hiçbir sorun olmadığını vurgulayan Sağlık, virüsün saptanmasında herhangi bir sorun olmadığını, düşüş yaşanmadığını dile getirdi.
DELTA VARYANTI İLE İLGİLİ YETERİNCE VERİ YOK
Doç. Dr. Sağlık, aşıların Delta varyantına karşı koruyup korumadığı konusunda ellerinde kesin bir veri olmadığını belirtirken, Sinovac aşısının ilk günlerde, klasik yöntemle üretilmesinden dolayı güven verdiğini söyledi. Çin’de imal edilen aşının 6 ay sonrasında antikor düzeyini koruyamadığını dile getiren Sağlık, Biontech’in ürettiği COVID-19 aşısının mRNA tabanlı olduğunu bu yüzden insanların mesafeli davrandığını ifade etti. Biontech aşısının antikor üretiminde bir adım önde olduğunu sözlerine ekleyen Sağlık, COVID-19 için çok sayıda parametre olduğunu, sadece antikor sayısına bakarak karar verilemeyeceğini söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.