Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, yılın 8 ayı sonunda Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 16,1 milyar dolar oldu.
Dünyanın en fazla makine satın alan ülkelerinin resesyon riskiyle karşı karşıya olduğu bir süreçte Türkiye'nin makine ihracatının geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7,3 artmasının olumlu olduğunu belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin üretim esnekliğinden yararlanmak istemesi çok doğal. Fakat enerji sadece onların değil, tüm dünyanın sorunu ve hiç ucuz değil. Avrupa ülkelerinin savunmada açıklar verdiği bu mücadelede, Türkiye için forvette en iyi aday makine sektörü” dedi.
Türkiye'nin makine ihracatı yılın 8 ayı sonunda, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7,3 artarak 16,1 milyar dolar oldu. Bir önceki ay düşüş yaşanan Almanya'ya gerçekleştirilen makine ihracatının yeniden yükseldiği gözlenirken Ağustos ayı sonunda Almanya ve ABD'ye yapılan toplam makine ihracatı 3 milyar dolara ulaştı. Türkiye’nin makine ihracatında rekor kırmaya devam eden Rusya geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28,2 artış sağlarken, yıl bitmeden Birleşik Krallık ve Fransa’yı geçerek dördüncülüğe yerleşeceğinin de işaretini verdi.
“Türkiye’nin forvetinde makine sektörü olmalı”
Enerji krizi nedeniyle birçok fabrikanın kapanma noktasına geldiği Avrupa ülkelerinin sınai ihtiyaçlarında tedarik merkezi olmaya çalışan Türkiye'nin ihracat stratejisi üzerine değerlendirmelerde bulunan Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
''Rusya'nın Avrupa'ya doğal gaz arzıyla ilgili tavrı giderek katılaşırken, hayatın hemen her alanında enerji darboğazı ile yüz yüze gelen Avrupa ülkelerinin, Türkiye'nin üretim altyapısından ve rekabetçi fiyatlarından yararlanmak istemesi doğal. Fakat bu durumunun iyi analiz edilmesi gerekiyor çünkü enerji sadece onların değil, tüm dünyanın sorunu ve hiç ucuz değil. Enerjinin ülkemizde ciddi oranlarda sübvanse edilmesinden memnuniyet duyarken, bu durumun ne kadar süre daha ve ne pahasına sürdürülebileceğini göz ardı edemeyiz. Enerji bedellerinin gerçek seviyelerine yaklaştığı bir durumda rekabetçi kalamayacak sektörlerdeki dönüşümü hızlandırmak, yatırım ihtiyaçlarını hızla karşılamak zorundayız”
Teknoloji seviyesi ya da bilgi bileşeni yüksek sektör ve ürünlerin, katma değerleri itibarıyla kriz dönemlerinde olduğu kadar, normalleşme patikalarında da en güçlü araçlar olacağına dikkat çeken Karavelioğlu, “İthalat bağımlılığı en düşük sektörlerimizden makine imalatı, gerek OECD’de altıncı sırada yer alan yüzde 76’lık yerlilik oranı ile gerekse düşük enerji ihtiyacı ve karbon emisyonu sayesinde, Avrupa ülkelerinin savunmada açıklar verdiği bu mücadelede Türkiye için forvette en iyi aday olarak öne çıkıyor” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.