CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasında CHP'ye yönelik eleştirilere sert sözlerle cevap veren Kılıçdaroğlu Dolmabahçe bildirisinin okunduğu gün çekilen, AK Parti ve HDP'li milletvekillerinin bulunduğu fotoğrafı göstererek, " Bunlar CHP milletvekili mi bunlar? Kim bunlar? Kim bunları buraya gönderdi. Bunun hesabını sormazsam namerdim, bunun hesabını vereceksiniz" dedi.
İşte Kılıçdaorğlu’nun konuşmasından satır başları:
Gelin el birliğiyle ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzeni el birliğiyle kurmuş olalım. Türkiye’de ne oldu da ezenlerin ve ezilenlerin ülkesi oldu? Normalde bizim bugün ekonomi konuşmamız lazım, tarımı, işsizliği konuşmamız lazım. Çocuklarımızı eğitimi sanatı kültürü konuşmamız lazım. Ama bunların hiçbirisinden söz etmiyoruz.
Dolar almış başını gidiyor, söz etmiyoruz. 17 milyon yoksul var söz etmiyoruz. Her 4 üniversite mezunundan biri işsiz, gencecik çocuklarımız eğitimli ama işsiz. Bakın bunlardan söz etmiyoruz. Hepimizin kafasında bir şey var ne olacak bu ülkenin hali diye.
Görüşü ne olursa olsun, bütün vatandaşların kafasında aynı kaygı var. Çünkü bugüne dair güveni yok. Geleceğe yönelik de güveni yok. Ne olacak diye vatandaş kaygı duyuyor. Ben de şunu çok açık net söylüyorum, asla umutsuz olma kardeşim. Ne olursa olsun bil ki bu ülkenin birliğini dirliğini bütünlüğünü savunan CHP var. Bundan kesinlikle emin olmanı istiyorum.
“YAZIK GÜNAH BU ÜLKEYE”
Başbakan çıkmış bölünme tehdidinden söz ediyor. Seni oraya Türkiye’yi böl diye mi oturttuk biz. Söyledim, cevap veremiyor. Bu lafı eden bir kişi başbakanlık koltuğuna oturamaz. Çünkü kimse bölücülerin taşeronluğuna soyunamaz. Bu kadar açık, net söylüyorum. Yazık günah bu ülkeye. Başbakansan oturursun, Türkiye’nin dünya kadar sorunu var. Koltuğuna yetkilerine sahip çıkacaksın önce. Yetkilerini başkalarına kullandırtmayacaksın. Ben başbakanım son söz bana aittir diyeceksin. Yoksa sen başbakanlık yapamazsın.
“GENCECİK KIZA OTOBÜSTE BİLE TEKME ATABİLİRSİN”
Bu ülkede can güvenliği, mal güvenliği yoktur bu ülkede. Basın özgürlüğü yoktur, otobüste bile tekme atabilirsin. Gencecik kıza otobüste bile tekme atabilirsin. Düşünceyi açıklama özgürlüğü yoktur. Devleti devlet yapan adalet yok. Böyle bir Türkiye ile karşı karşıyayız. O nedenle işimiz zor.
Türkiye dünyadan izole oluyor. Türkiye dünyanın dışına itiliyor. Biz cumhuriyeti niye kurduk? İnsan haklarına neden önem veriyoruz? Eğitime bilime üniversite özerkliğine neden önem veriyoruz? Uygar dünyanın bir parçası olmak için. Türkiye de uygar dünyanın bir parçasıdır. Ama bugün Türkiye bu dünyanın dışında. Gittikçe Kuzey Kore’ye benziyoruz. Orada da bir diktatör var, kendi dünyalarını yaşıyorlar.
“BM DE Mİ BİZE DÜŞMAN?”
Diyorlar ki herkes bize düşman. Almanya, Rusya, Amerika, AB bize düşman… Ben merak ediyorum, peki BM de mi bize düşman? BM açıklama yapıyor, onlar da aynı kaygıyı taşıyorlar. Türkiye’de hükümetin bir yandan OHAL ilan edip kişisel haklar sözleşmesinin bazı maddelerinin askıya alındığını açıklamasından endişe duyuyoruz diyor. BM söylüyor. Türkiye’deki gelişmelerden endişe duyuyorum diyor. Bunlar TV’lerde söyleniyor mu, gazeteler de yazıyor mu? Sansür uygulanıyor. Biz de olmasak bunları anlatacak ikinci bir kulvar yok.
“DEVLETİN ANADOLU AJANSI İŞKENCE GÖRÜNTÜLERİNİ DÜNYAYA SERVİS EDİYOR”
Devletin Anadolu Ajansı işkence görüntülerini dünyaya servis ediyor. Bundan kim rahatsızlık duyuyor? Biz üzülüyoruz. Bunlar Türkiye’ye yakışmıyor diyoruz. Biz bunu söylüyoruz diye bizi eleştiriyorlar. Kendinizi uluslararası kuruluşlara ihbar ediyorsunuz. Biz bunları aşabilirsek asıl o zaman görevimizi ne yapmak istediğimizi ortaya koymuş oluruz. Ama buralarda takılıp kaldık.
Hapishaneler… 2002 rakamını veriyorum, 60 bin kişi tutukluydu. Şimdi tam 4 kat artmış, 17 ağustos 2016 itibariyle 214 bine ulaşmış. 10 kişilik koğuşta 30 kişi kalıyor. İnsanlar sırayla yatıyorlar. Bana söyler misiniz, Ecevit’in dediği ‘ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen’ Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen bugün var mı yok mu?
“HAPİSTEKİ GAZETECİ SAYISI 241’E ÇIKTI”
Öğrenciler hapiste. Binlerce suçsuz insan var hapiste. Sorgusuz sualsiz yatıyorlar. Üniversite hocaları hapiste. Gazeteciler hapiste. Hapisteki gazeteci sayısı 241’e çıktı. Dünyada en çok gazeteciyi hapse atan ülke Türkiye. Dünyada bir numarayız.
“BİR YERDE BİR MAZLUM VARSA, BEN ZULME Mİ SAHİP ÇIKACAĞIM, MAZLUMUN MU YANINDA OLACAĞIM?”
Er erbaş ve astsubaylar hapiste. Erin erbaşın ne günahı var? Peki Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Onlara kalsa diyecekler ki CHP getirdi. Mizah gibi geliyor dimi? Kendileri yönetiyorlar, kendileri çalıyorlar, kendileri oynuyorlar. Bir şey aksaklık olunca CHP neden itiraz etmiyor. Neden itiraz etmeyeyim? Bir yerde bir mazlum varsa, ben zulme mi sahip çıkacağım, mazlumun mu yanında olacağım? Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar dilsiz şeytandır biz her zaman mağdurun yanında, zalimin karşısında olacağız.
“TÜRKİYE’Yİ BU HALE, 3 TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VEREREK, YARDIM VE YATAKLIK YAPARAK GETİRDİLER”
Türkiye’yi bu hale, 3 terör örgütüne destek vererek, yardım ve yataklık yaparak getirdiler. Tek tek sayacağım. Bunları lütfen gidin her yerde, fabrikada tarlada evde lokantada anlatın.
‘SEÇİMLE GELEN DARBEYLE GİDER’ DEMEMİ Mİ BEKLİYORDUNUZ?
Ben şunu söyledim, belediye başkanları toplantımızda, uzun konuşma bir cümlesi seçildi. “seçimle giden seçimle gider” diye bir cümle kullandım. Bu havuz medyası, blok halde sen bunu nasıl söylersin… Şunu mu söylememi bekliyordunuz ‘seçimle gelen darbeyle gider’ dememi mi bekliyordunuz? Ama onların kafası ters çalışıyor. Neden? Saraya bağımlı beyinleri. Yine söylüyorum, demokrasilerde ana kural seçimle gelen seçimle gider.
“SEÇİMLE GELEN BEN HUKUKUN ÜSTÜNDEYİM DİYEMEZ”
Ama seçimle gelen ben hukukun üstündeyim diyemez, ben savcıya gitmem hakime gitmem diyemez. Gidecektir ifadesini verecektir. Hiç kimse yargılamanın dışındadır diye bir ayrıcalığı yoktur Türkiye’de.
Ben şahsen pek çok davada yargılanıyorum, avukatım var. Gerektiğinde gidiyorum, hakkımı savunuyorum. Yargıdan kaçmak değil, yargı taraflı davranırsa hep beraber eleştiririz. Ama yargıdan kaçmamalıyız.
“BÖYLECE AKP’NİN İÇİNDEKİ BYLOCK’ÇULAR DA ORTAYA ÇIKSIN”
Elbette yolsuzluk yapanlar yargılansın diyoruz. Neden yargılansın? Biz onların da dokunulmazlığının kaldırılmasını istedik. Bazı çevreler suçluyor bizi. Niye dokunulmazlığı kaldırdınız diye… Kürsü dokunulmazlığı hariç, bütün dokunulmazlıkların kaldırılması lazım. Böylece AKP’nin içindeki ByLock’çular da ortaya çıksın.
“ALLAH AŞKINA BUNLARI KANDİL’E GÖNDEREN KİM?”
Diyorlar ki, milletvekillerinin Kandil’le bağlantısı vardı… Allah aşkına bunları Kandil’e gönderen kim? TBMM tutanaklarını açıp baksınlar, orada konuşuluyorlar. Kandil’e gittik diyor, bizi aradılar diye. Sizden icazet alıp kandil’e gitmedi mi bunlar? İmralı’ya kim gitti, kim izin verdi? Masaları kurmadılar mı? Başkanlık sistemini tartışmadılar mı? Bu kadar yüzsüzlüğü ben hayatımda ilk kez görüyorum.
Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu
“BİZ ADALETİ SAVUNUYORUZ”
Şimdi ben hukuku savunmayacağım da neyi savunacağım? Devleti yöneten insanların duygularına hakim olması lazım. Devlet hukukla adaletle yönetilir. Öç alma duygusuyla yönetilmez. Biz adaleti savunuyoruz. Yeri geldiği zaman en sert eleştirileri de biz yapıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.