CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı özel oturumunda konuştu. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlayan Kılıçdaroğlu, egemenliğin kullanılmasının hiçbir suretle hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılmaması için kuvvetler ayrılığı ilkesinin getirildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Bütün demokrasilerin ana omurgasını kuvvetler ayrılığı ilkesi oluşturmaktadır. Yani yasama, yürütme ve yargı demokrasinin olmazsa olmazıdır. Kuvvetler ayrılığı aynı zamanda gücün demokratik kurallar içerisinde denetlenmesidir. Bu nedenledir ki çeşitli defalar askeri darbeler ve farklı müdahalelerle egemenlik milletten alınmak istenmişse de TBMM er geç aslına dönmüştür. Ancak üzülerek ifade edeyim ki son anayasa değişikliğiyle TBMM kendi yetkilerini kısıtlamış, çağdaş demokrasilerin vazgeçilmez kuralı olan kuvvetler ayrılığı ilkesi fiilen ortadan kalkmıştır" diye konuştu.
6 MADDE İLE ELEŞTİRDİ
"Bugün yaşadığımız acı gerçeği 6 madde ile TBMM'nin saygıdeğer üyelerine sunmak isterim'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"TBMM'nin yetkileri kısıtlanmış, denge ve yönetim mekanizmaları kısıtlanmış, denetimsiz bir yürütme organı yani iktidar yaratılmıştır. Cumhurbaşkanı kararnameler yoluyla Meclis'in yasama yetkisine fiilen ortak olmuştur. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı fiilen sona ermiştir. Partili cumhurbaşkanı devleti ve milleti temsil etmek yerine belli bir siyasi görüşün temsilcisi haline gelmiştir. Bu da denge unsuru olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamının denge unsuru olmaktan çıkmasına yol açmıştır. Tek kişiye parlamentoyu fesih yetkisi verilmiş, milletin Meclis'inin geleceği bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak söze bırakılmıştır. Meclis'in bütçe hakkı ve yetkisi fiilen alınmıştır."
'YARGI BAĞIMSIZ DEĞİLDİR'
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, denetlenen, hesap veren şeffaf bir iktidarın olmadığını savunarak şunları kaydetti:
"'Yargı bağımsız değildir. Parlamentonun yürütme organını denetleme yetkisi büyük ölçüde elinden alınmıştır. Oysa demokrasilerde halka hesap vermek temel kuraldır. Yasama, yürütme ve yargı gücünün, yani egemenliği bir kişiye teslim ettiğinizde hukukun üstünlüğü yok olur, üstünlerin hukuku geçerli olur. Yani egemenlik bir kişiye, bir zümreye ya da bir sınıfa bırakılmış olur. 8 yıl önce bu kürsüde bir 23 Nisan konuşmasında şunları söylemiştim: Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratikleşme tarihi bu Meclis'in yetkilerini savunma ve işletme tarihidir. Bugün dahi bu Yüce Meclis'in yetkilerine göz dikenler bu hususu hiçbir zaman akıllarından çıkarmasınlar. Hepimizin ortak talebi çağdaş demokratik bir hukuk düzeni inşa etmektir. Bunun yolu darbe hukukundan arınmış, hepimizin kitapçığı elimize aldığımızda 'Bu benim anayasamdır' diyebileceği bir anayasayı uzlaşma kültürü içerisinde tartışarak kabul etmemizdir. Bunu yaptığımızda çocuklarımıza demokratik standartları yüksek, yaşanabilir bir Türkiye bırakacağız. Sadece çocuklarımız için de değil TBMM tarihine ve tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirmiş olacağız."
SORULARI CEVAPLADI
Genel Kurul sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu bir gazetecinin "Cumhurbaşkanı bir nevi gidişinizi eleştirdi, 'Sorulup gidilmeliydi' dedi. Bununla ilgili ne söylersiniz?" sorusu üzerine, ''Giderken herkesle görüşüldü, aileyle, muhtarla görüşüldü, daha kiminle görüşülsün arkadaşlar'' yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, başka bir gazetecinin "Cumhurbaşkanı telefon etmeyeceğini söyledi size" demesi üzerine, "Telefon etmeyebilir, herhangi bir beklentim yok" diye cevap verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.