İzmir mutfağının vazgeçilmez lezzeti olan, haşlanmış yumurta ve çay eşliğinde hemen hemen her vakit tüketilen boyoz, kente özgü bir damak tadı olarak 500 yılı aşkın bir süredir İzmirlilerin olmazsa olmazları arasında yer alıyor.
Basit yapımı ancak özgün otantik tadıyla İzmirlilerin vazgeçilmez kahvaltılıkları arasında başı çeken ve İspanyolca "bohça" anlamına gelen "bollos" kelimesinden türetilen boyoz, 1492 sonrasında İspanya'dan göç ederek kente yerleşen Sefarad Yahudileri tarafından kent mutfağına kazandırıldı.
Özgün tadıyla 500 yılı aşkın süredir İzmirlilerin daha çok sabah kahvaltısında tükettiği boyoz, zaman içerisinde geliştirilerek enginarlı, ıspanaklı, ballı gibi farklı tatlarla müşterilere sunuluyor. İzmir Ticaret Odasının kentle özdeşleşen bu tadın coğrafi işaret tescil belgesini almak için Türk Patent Enstitüsüne yaptığı başvurunun ise yanıtı bekleniyor.
KENTLE BÜTÜNLEŞMİŞ BİR TAD
İzmir Pide, Gevrek İmalatçıları Odası Başkanı Şükrü Erişen, boyozun, İzmir'in bir simgesi olduğunu ve kentle bütünleştiğini söyledi. Kentte 3 bin 500 civarında boyoz imalatçısı, 10 bine yakın ise satış noktası bulunduğunu aktaran Erişen, "Boyoz, İzmir'e has lezzet, 524 yıl önce kente gelen insanlar boyozu getirmişler, bu tat artık İzmirlilerin olmazsa olmazı. Ben çırak olarak çalıştığım dönemde de boyozun gece satışı vardı, İzmir'de insanlar gece çorbası içmek yerine gece boyozu yemeyi tercih ederler. Satışlarımızda bir sıkıntımız yok, yalnız maliyetlerimizde sıkıntımız var, maliyetler çok yükseldi kar oranları azaldı." dedi.
13 FARKLI ÇEŞİDİ ÜRETİLİYOR
Babasının 1983 yılında kurduğu boyoz fırınını vefatının ardından işletmeye başlayan Berrin Akar Rasuli, İzmirliler için boyoz tüketmenin gelenek olduğunu belirtti. Un, su ve tuz karıştırılarak boyozun hamurunun elde edildiğini, yaklaşık 1 saat dinlendirilen hamurun belirli bir gramajda kesildiğini anlatan Akar Rasuli, boyozun yapımına ilişkin şu bilgeleri aktardı:
NASIL YAPILIYOR?
"Arkasından küçük bir merdane vuruşu yapıldıktan sonra üzerine tahinle işlenmiş yağ sürülüyor. Sonra ustalarımız o hamurları kafalarının üzerinde ve mermer tezgahlarda 2,5 metre çapına getirene kadar açarak ince bir hamur yapıyorlar. Bu hamur katlanır dikdörtgen şeklini alır daha sonra rulo haline
getirilir ve her bir hamurdan 10 tane boyoz keseriz daha sonra üzerine elimizle baskısını yapıp tavalarda pişirime hazır hale getiririz."
Akar Rasuli, ticari kaygılardan dolayı kent genelinde sade ve ıspanaklı boyoz üretiminin ağırlıklı olarak gerçekleştirildiğini belirterek, yaptıkları çalışma sonrası boyozu patlıcanlı, zeytinli, patatesli, enginarlı, yeşil mercimekli, pırasalı, çikolatalı ve ballı gibi 13 farklı lezzette müşterilerinin beğenisine sunduklarını ifade etti.
Boyozun sabah kahvaltısı dışında gün içerisinde de beğenilerek tüketildiğini anlatan Akar Rasuli, "İzmirliler için gece boyozu ritüli de vardır. Gece çorba yerine boyoz da yenir ve tüm bunları düşünürken dedim ki boyoz çeşitlenmeli ki tüm günün öğünlerini oluşturabilsin dolayısıyla şu anda tezgahımızda 10 tuzlu, 3 şekerli boyozumuz var. Ortalama olarak haftada 2 ya da 3 gün gelip burada boyoz yiyen müşterilerimiz var, hafta içi işe giderken gelip boyoz alan müşterilerimiz hafta sonu da aileleri ile boyoz yemeye geliyorlar." şeklinde konuştu.
GÜNE BOYOZLA BAŞLIYORUM
Güne boyozla başlamayı seçen Fatih Sevgi, Türkiye'nin her yöresinde kendine özgü yiyecekler olduğunu anımsatarak, "İzmir denince de ilk akla gelen şey boyoz. Ben her sabah boyoz ile kahvaltı yapmaya çalışıyorum, İzmirliler de güne boyoz ve yumurtayla başlıyor." dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.