İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı Göç Kurulu toplantısında Türkiye’de göçmen ve mülteci olarak bulunan insan sayısının 3 milyon 551 bin 78 kişi olduğunu söyledi. TÜİK'in 2016 verilerine göre bu sayının, 17 ilin nüfusuna eşit olduğu ortaya çıktı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'de göçmen ve mülteci olarak bulunan insan sayısının 3 milyon 551 bin 78 kişi olduğunu söyledi. “Ülkemizde geçici koruma kapsamında kalan bütün Suriyelilerin detaylı verilerinin güncellenmesini amaçlayan doğrulama çalışmamız devam etmektedir” diyen Bakan Soylu, “Ülkemizdeki bütün yabancılara ait verilerin toplandığı parmak izi destekli veri tabanı kurma çalışmalarımız da hızla sürmektedir. Suriyelilerin biyometrik kayıtlarının tamamlanması amacıyla 11 adet tır ve 22 adet minivan olmak üzere toplam 33 mobil kayıt aracı alınmış ve 150 kayıt masası oluşturulmuştur” ifadelerini kaydetti. Soylu’nun verdiği sayılar; Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2016 yılı nüfus verileriyle karşılaştırıldığında, Türkiye’deki mülteci sayısının 17 ilin nüfusu kadar olduğu öğrenildi.
2016 yılı nüfus sayımına göre;
İçişleri Bakanı Soylu, Vilayetler Evinde düzenlenen Göç Kurulu Toplantısı’na katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Soylu, “Coğrafyamızda, özellikle Suriye kaynaklı göç hareketi, sadece hedef ve geçiş ülkesi olma sebebiyle değil, vicdani sorumluluk sebebiyle de bizimle ilgilidir. Biz bu sorumluluğu Batılı dostlarımız gibi sadece Aylan bebek kıyıya vurduğu zaman fark etmedik. Çok öncesinde bunun vicdani yükümlülüğünü hissettik. Türkiye'nin göç tecrübesi dünyanın diğer ülkelerine kıyasla fazladır. Çok uluslu bir anlayış içerisinde bulunan dünyanın içerisinde yıllarca hüküm sürmüş bir devlet olan Osmanlı'nın bugün sınırlarımız dışında kalmış topraklarından Kırım'dan, Kafkasya'dan, Balkan coğrafyasından değişik sebeplerle ve itiraf etmek gerekirse zaman zaman insanlık adına utanç verici olan asimilasyon politikaları sebebiyle meydana gelen göç dalgalarını bu coğrafyada sürekli yaşadık. Göçü yönetmek demek, gelen insanın sadece bir yere yerleşmesini değil, onun sosyal hayata intibak etmesini, yerleşik toplumun dışarıdan gelenleri doğru bir şekilde algılamasını ve kabul etmesini de temin etmek demektir. Bu alanda ciddi tecrübelere sahibiz. Bunu gerek kurumsal reflekslerine ve mevzuatına yansıtabilmiştir. Bütün bu tecrübelerin üstüne özellikle 2010 sonrası Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler neticesinde yaşanan göç dalgası, göç yönetimini temel alan yeni bir kurumsal yapılanma ihtiyacını doğurmuştur. Dünyada hiçbir ülke böyle büyük bir kriz yaşanırken mevzuat ve kurumsal olarak bu kadar kapsamlı adımlar atmaya cesaret edememiştir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, bu krizin tam ortasında kurulmuş ve alt yapısını bu süreçte tamamlamıştır” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.