Sıcak ve kuru yaz ayları ile soğuk-nemli kış mevsimi arasındaki geçiş döneminde enfeksiyon hastalıklarının görülme sıklığı artıyor. Ani ısı değişikliklerinin üst solunum yollarını olumsuz etkilediğini belirten uzmanlar, boğaz ağrısı ile başlayan nezlenin 4-5 gün, yüksek ateş neden olan gribin ise 15 gün kadar sürdüğünü belirtti.
Op. Dr. Ozan Gökdoğan, üst solunum yolu enfeksiyonları ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi. Gökdoğan, "Bağışıklık sisteminin ani ısı değişikliklerine hemen uyum sağlayamaması, özellikle üst solunum yollarını olumsuz etkiliyor. Bunun yanı sıra okulların açılması, toplu kullanım alanlarında ve kapalı mekanlarda daha uzun vakit geçirilmesi gibi faktörler de hastalıkların hızla yayılmasına yol açıyor." ifadelerini kullandı.
Nezle ve grip bulguları ile ilgili Op. Dr. Ozan Gökdoğan, "Bu mevsimde en sık görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarından olan nezle ile grip genellikle birbiri ile karıştırılmaktadır. Nezle boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, yüz ve alın bölgesinde dolgunluk hissi gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Erişkinlerde sıklıkla ateşle birlikte seyretmez. Genellikle boğaz ağrısı ile başlayan hastalığın 4-5’inci gününde burun akıntısı, burun tıkanıklığı, yüzde dolgunluk hissi ve öksürük de görülmektedir. Zorlu geçen bir haftanın ardından şikayetler azalır ve hastalığın güç olan dönemi geçer. Öksürük, nezleden sonra birkaç hafta daha devam edebilir.
Nezleden farklı olarak grip, daha ağır bir tabloyu oluşturmaktadır. Gripte 38 derece üzeri ateş olmakta ve birkaç gün devam etmektedir. Bunun yanı sıra şiddetli halsizlik, kas ağrıları ve baş ağrısı görülmektedir. Daha az sıklıkla kuru öksürük, boğaz ağrısı ve burun şikayetleri de bulunabilir. Hastaların şikayetleri ortalama 10-14 gün sürmektedir." dedi.
Yeterli sıvı alımı ve dinlenmek önemli olduğunu belirten Op. Dr. Ozan Gökdoğan, "Üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisi, altta yatan hastalığa göre değişmektedir. Bu hastalıkların süresini kısaltan herhangi bir ilaç ve bitkisel tedavi bulunmamaktadır. Tedavinin amacı bağışıklık sistemi, enfeksiyonu temizleyene kadar şikayetleri rahatlatmaktır. Ateş ve ağrılar için ağrı kesiciler kullanılabilir. Vücudun susuz kalmasını engellemek için bol sıvı alınmalıdır. Dinlenme vücudun kendini toparlamasına yardım eder." diye konuştu.
Antibiyotikleri kullanırken dikkatli olunmalı diyen, Op. Dr. Gökdoğan, "Sağlıklı bireylerde antibiyotikler sıklıkla önerilmez. Antibiyotik kullanmadan önce kişinin bağışıklık sisteminin enfeksiyonu temizlemesi beklenmelidir. Antibiyotiklerin virüsler üzerine herhangi bir etkisi yoktur. Ancak viral enfeksiyon üzerine bakteriyel enfeksiyon eklenmesi durumunda antibiyotik kullanılması önerilir. Ateş, nefes almada sıkıntı veya baş ağrısı daha da kötü hale gelirse, burun akıntısı siyah, yeşil renk alırsa, balgamda kan görülüre, bilinç bulanıklığı ortaya çıkarsa, öksürük 3-4 haftadan uzun sürerse ve tekrarlayan ataklar varsa bakteriyel süper enfeksiyondan şüphe edilebilir. Bu durumda antibiyotik tedavisi gerekebilir." şeklinde konuştu.
Grip aşısı için ideal dönemin Ekim ayı olduğunu berten Op. Dr. Ozan Gökdoğan şunları söyledi: "Grip aşıları o senenin grip aşıları çıkar çıkmaz ideal olarak da Ekim ayında yapılmalıdır. Bununla birlikte grip virüslerinin havada dolaştığı sezon boyunca aşılamaya devam edilmelidir. Her yılın grip aşısı o sene görülebilecek grip virüsü çeşitlerini içermektedir. Grip aşıları uygulamadan ortalama 2 hafta sonra antikor oluşmasına neden olmaktadır. Bu antikorlar aşı içindeki virüslerle enfekte olmaya karşı koruma sağlamaktadır. Grip aşılarının belirgin bir yan etkisi yoktur. Aşılamada kullanılan virüsler zayıflatılmış virüs olduğundan, aşı gribe neden olmamaktadır. Düşük derecede ateş, kızarıklık ve ağrı görülebilen yan etkilerdendir. Toplumun aşıdan çekinmesinin nedeni ise, bu aşının koruyucu etkileri ve yan etkilerinin, yarar ve zarar oranlarının yeterince bilinmemesidir."
Kronik hastalığı olanların ve hamilelerin grip aşısı yaptırmaları çok önemli diyen Gökdoğan, "Grip aşısı yaşı 6 ay ve üzeri olan herkese önerilmektedir. Bununla birlikte astım, diyabet ve kronik akciğer hastalığı olanlar, hamile kadınlar, 5 yaş altı ve 65 yaş üstü gruplar gibi grip oldukları zaman ciddi komplikasyon gelişme riski yüksek olan kişilerin grip aşısı yaptırmaları oldukça önemlidir. Aşı özellikle 6 aylıktan küçük çocuklara önerilmemektedir. Grip aşısına karşı alerjisi olanların da aşı yaptırmaları tavsiye edilmez. Herhangi bir aktif hastalığı olan veya ciddi ateşi olanlar kişiler aşı yaptırmadan önce iyileşmeyi beklemelidir. Daha önce aşılama sonrası herhangi bir yan etki görenler ise aşı yapılmadan önce hekime danışılmalıdır." dedi.
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin dengeli beslenmekten geçtiğini dile getiren Op. Dr. Ozan Gökdoğan, "Sonbahar aylarında üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için öncelikle iyi bir vücut bağışıklığının sağlanması gerekir. Dengeli ve düzenli bir beslenme programının bağışıklık sistemi üzerinde belirgin bir etkisi vardır. Bazı araştırmalar, vitamin ve mineral desteğinin hastalıklı gün sayısını ve antibiyotik kullanımını azalttığı ortaya koymaktadır. Bunlar içinde özellikle çinko ve selenyum üzerinde en çok durulan besinlerdir. C vitamini de üst solunum yolu enfeksiyonlarından hem korunmada hem de tedavide sık kullanılan bir vitamindir. Ayrıca E vitamini ve ekinezyanın da hastalığı karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için dengeli beslenmenin yanı sıra düzenli egzersiz yapılmalı, yeterli dinlenilmeli, stres azaltılmalı ve sigaradan kaçınılmalıdır. Ayrıca kişisel ve çevresel hijyen de özen gösterilmelidir. Aksırık, öksürük veya burun temizleme sonrası eller mutlaka yıkanmalıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonu gelişme durumunda maske kullanılmalıdır. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyon salgını olan dönemlerde iyi havalanmayan kalabalık yerlerden uzak durulmalıdır." diye konuştu.
Nezle ve grip bulguları ile ilgili Op. Dr. Ozan Gökdoğan, "Bu mevsimde en sık görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarından olan nezle ile grip genellikle birbiri ile karıştırılmaktadır. Nezle boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, yüz ve alın bölgesinde dolgunluk hissi gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Erişkinlerde sıklıkla ateşle birlikte seyretmez. Genellikle boğaz ağrısı ile başlayan hastalığın 4-5’inci gününde burun akıntısı, burun tıkanıklığı, yüzde dolgunluk hissi ve öksürük de görülmektedir. Zorlu geçen bir haftanın ardından şikayetler azalır ve hastalığın güç olan dönemi geçer. Öksürük, nezleden sonra birkaç hafta daha devam edebilir.
Nezleden farklı olarak grip, daha ağır bir tabloyu oluşturmaktadır. Gripte 38 derece üzeri ateş olmakta ve birkaç gün devam etmektedir. Bunun yanı sıra şiddetli halsizlik, kas ağrıları ve baş ağrısı görülmektedir. Daha az sıklıkla kuru öksürük, boğaz ağrısı ve burun şikayetleri de bulunabilir. Hastaların şikayetleri ortalama 10-14 gün sürmektedir." dedi.
Yeterli sıvı alımı ve dinlenmek önemli olduğunu belirten Op. Dr. Ozan Gökdoğan, "Üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisi, altta yatan hastalığa göre değişmektedir. Bu hastalıkların süresini kısaltan herhangi bir ilaç ve bitkisel tedavi bulunmamaktadır. Tedavinin amacı bağışıklık sistemi, enfeksiyonu temizleyene kadar şikayetleri rahatlatmaktır. Ateş ve ağrılar için ağrı kesiciler kullanılabilir. Vücudun susuz kalmasını engellemek için bol sıvı alınmalıdır. Dinlenme vücudun kendini toparlamasına yardım eder." diye konuştu.
Antibiyotikleri kullanırken dikkatli olunmalı diyen, Op. Dr. Gökdoğan, "Sağlıklı bireylerde antibiyotikler sıklıkla önerilmez. Antibiyotik kullanmadan önce kişinin bağışıklık sisteminin enfeksiyonu temizlemesi beklenmelidir. Antibiyotiklerin virüsler üzerine herhangi bir etkisi yoktur. Ancak viral enfeksiyon üzerine bakteriyel enfeksiyon eklenmesi durumunda antibiyotik kullanılması önerilir. Ateş, nefes almada sıkıntı veya baş ağrısı daha da kötü hale gelirse, burun akıntısı siyah, yeşil renk alırsa, balgamda kan görülüre, bilinç bulanıklığı ortaya çıkarsa, öksürük 3-4 haftadan uzun sürerse ve tekrarlayan ataklar varsa bakteriyel süper enfeksiyondan şüphe edilebilir. Bu durumda antibiyotik tedavisi gerekebilir." şeklinde konuştu.
Grip aşısı için ideal dönemin Ekim ayı olduğunu berten Op. Dr. Ozan Gökdoğan şunları söyledi: "Grip aşıları o senenin grip aşıları çıkar çıkmaz ideal olarak da Ekim ayında yapılmalıdır. Bununla birlikte grip virüslerinin havada dolaştığı sezon boyunca aşılamaya devam edilmelidir. Her yılın grip aşısı o sene görülebilecek grip virüsü çeşitlerini içermektedir. Grip aşıları uygulamadan ortalama 2 hafta sonra antikor oluşmasına neden olmaktadır. Bu antikorlar aşı içindeki virüslerle enfekte olmaya karşı koruma sağlamaktadır. Grip aşılarının belirgin bir yan etkisi yoktur. Aşılamada kullanılan virüsler zayıflatılmış virüs olduğundan, aşı gribe neden olmamaktadır. Düşük derecede ateş, kızarıklık ve ağrı görülebilen yan etkilerdendir. Toplumun aşıdan çekinmesinin nedeni ise, bu aşının koruyucu etkileri ve yan etkilerinin, yarar ve zarar oranlarının yeterince bilinmemesidir."
Kronik hastalığı olanların ve hamilelerin grip aşısı yaptırmaları çok önemli diyen Gökdoğan, "Grip aşısı yaşı 6 ay ve üzeri olan herkese önerilmektedir. Bununla birlikte astım, diyabet ve kronik akciğer hastalığı olanlar, hamile kadınlar, 5 yaş altı ve 65 yaş üstü gruplar gibi grip oldukları zaman ciddi komplikasyon gelişme riski yüksek olan kişilerin grip aşısı yaptırmaları oldukça önemlidir. Aşı özellikle 6 aylıktan küçük çocuklara önerilmemektedir. Grip aşısına karşı alerjisi olanların da aşı yaptırmaları tavsiye edilmez. Herhangi bir aktif hastalığı olan veya ciddi ateşi olanlar kişiler aşı yaptırmadan önce iyileşmeyi beklemelidir. Daha önce aşılama sonrası herhangi bir yan etki görenler ise aşı yapılmadan önce hekime danışılmalıdır." dedi.
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin dengeli beslenmekten geçtiğini dile getiren Op. Dr. Ozan Gökdoğan, "Sonbahar aylarında üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için öncelikle iyi bir vücut bağışıklığının sağlanması gerekir. Dengeli ve düzenli bir beslenme programının bağışıklık sistemi üzerinde belirgin bir etkisi vardır. Bazı araştırmalar, vitamin ve mineral desteğinin hastalıklı gün sayısını ve antibiyotik kullanımını azalttığı ortaya koymaktadır. Bunlar içinde özellikle çinko ve selenyum üzerinde en çok durulan besinlerdir. C vitamini de üst solunum yolu enfeksiyonlarından hem korunmada hem de tedavide sık kullanılan bir vitamindir. Ayrıca E vitamini ve ekinezyanın da hastalığı karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için dengeli beslenmenin yanı sıra düzenli egzersiz yapılmalı, yeterli dinlenilmeli, stres azaltılmalı ve sigaradan kaçınılmalıdır. Ayrıca kişisel ve çevresel hijyen de özen gösterilmelidir. Aksırık, öksürük veya burun temizleme sonrası eller mutlaka yıkanmalıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonu gelişme durumunda maske kullanılmalıdır. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyon salgını olan dönemlerde iyi havalanmayan kalabalık yerlerden uzak durulmalıdır." diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.