Yardımcı doçent isminin değiştirilerek 'doktor öğretim üyesi' denilen ve doçentlik unvanı ile doçentlik kadrosunun ayrılmasını getiren yasa tasarısı Meclis'ten geçti. Konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunan TBMM Eğitim Komisyonu üyesi CHP'li Ceyhun İrgil, ismin değiştirilmesinin bir önemi bulunmadığını, akademiyle ilgili reel çözümlere ihtiyaç olduğunu söyledi. "Siz akademisyeninize daha dil öğretememişsiniz, geçelim İngilizceyi akademisyeniniz daha Türkçe bilmiyor, hiçbir konuda yorum yapamıyor, ismi değişse ne olacak!" diyen İrgil şöyle devam etti:
"Biz burada gece gündüz Meclis'te yasa yapmaya çalışıyoruz ama evine ekmek götüremeyen, iş bulamayan insanlar hayatın gerçeği. Resmi rakamlara göre 3 milyon 275 bin işsizden 828 bini üniversiteli. Bu ülkedeki 26'ncı en büyük kent, işsiz üniversiteliler. İşsizlik kadar insan onurunu örseleyen, insanın özgüvenini kaybettiren başka bir sorun yoktur. Bizim gerçekçi davranmamız ve reel kararlar almamız gerekiyor. Yoksa yardımcı doçentler doçent olmuş olmamış, doktor öğretim üyesi olmuş, bunların önemi yok."
SÖZLÜ DEĞİL MERKEZİ BİLİM SINAVI
Üniversitelerin asıl sorununun akademik değil, etik olduğunu belirten CHP'li İrgil, evrenselliği, çeşitliliği bünyesinde barındırması gereken üniversitenin bir ideolojinin kalesi ve onu savunan bir kurum olarak görülmesinin çağdaş ve geleneksel üniversite anlayışla bağdaşmayacağını söyledi. İrgil, "Akademik ensest, üniversitelerde ideolojik kamplaşmaların da oluşması için araç olarak kullanılabilen etik dışı bir yaklaşımdır. Üniversitelerde tamamen etik dışı olan kamplaşma, çeşitlilik karşıtı bu yaklaşım yani akademik ensest, akademinin asıl düşmanıdır. Çünkü üniversitelerdeki zenginliğin ve özlenen akademik ortamın oluşturulması çeşitliliğe bağlıdır" diye konuştu.
Rektörlerin elinden doçentler için sözlü sınavda gereken bütün inisiyatiflerin alınması gerektiğinin altını çizen İrgil, "Bütün kriterler objektif ve denetlenir olmalıdır" dedi ve ekledi:
"Sözlü sınav madem ÜAK'tan yani unvan aşamasından kaldırılıyor, kadro aşamasından da kaldırılmalı ve bir merkezî bilim sınavı hâline getirilmeli. Ama bu objektif olmalı, denetlenebilir olmalı. Eğer bir mülakat olacaksa, kayıt altına alınmalı. Çünkü mülakat demek liyakati tanımamak, torpil, haksızlık, kul hakkı yemek, aleni hırsızlık demektir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.