İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Konya’da sevgi gösterileri ve ‘gül yağmuru’yla karşılandı. İmamoğlu, “Sevgili gençler, sizi provoke etmeye kalkanlar olacak. Ama burada bir genç hanımefendinin yazdığını okuyayım mı size? ‘Onlar taş atsın, biz gül ile cevap vereceğiz. Herkes kendine yakışanı yapar.’ Aldatanı da aldatılanı da biz iyileştirmeye geliyoruz. Kötülükleri yenmeye, iyilikleri bu memlekete kazandırmaya geliyoruz. İyilik kazanacak, iyilik kazanacak. O gençleri kışkırtan makam ve mevki sahipleri, o gençleri yanlış yönlendiren mevki ve makam sahipleri; bakın bunun içinde parti başkanı da olabilir, adı neyse, makamı neyse, kim olursa olsun, valisi, şusu, busu 14 Mayıs'ta evine gidecek” dedi. “Bizim terbiyemizde, Hazreti Mevlana var. Bizim terbiyemizde Hacı Bektaş-ı Veli var. Bizim terbiyemizde Mustafa Kemal Atatürk var” diyen İmamoğlu, “Bu millet ne darbelere boyun eğmiştir ne de vesayetçilere boyun eğmiştir. Bu millet, kurtuluş mücadelesini veren milletin evlatları. Bu millet, Çanakkale Zaferi'ni kazanan milletin evlatlarıdır. Bu milletin 1000 yıllık devlet geleneğine zarar veren bu bir avuç insanı evine göndermek, bu milletin asli görevidir” şeklinde konuştu. Coşkulu kalabalığa “Kime oy verecekseniz, verin, ama lütfen, siyasetçilerin yalanlarına, günahlarına, suçlarına ortak olmayın” sözleriyle seslenen İmamoğlu, Sevdiğiniz, güvendiğiniz siyasetçiler de söz konusu olsa, gördüğünüz yalana-dolana karşı cesur olun. Benim güzel insanlarım; yanlışa ‘yanlış’ deyin, yolsuzluğa ‘yolsuzluk’ deyin, israfa ‘israf’ deyin. Kötü dile, ayrıştırıcı dile, düşmanlaştıran, kışkırtan siyasete kocaman bir ‘hayır’ deyin. Kime gönül vermişseniz, ona yanlışını söyleyen güzel insandır. Biz yaparsak, bize de söyleyin. Düşmanlaştıran dile herkese ‘hayır’ desin, ‘dur’ desin” ifadelerini kullandı. İmamoğlu, konuşmasının ortasında ve sonunda, kendilerine sağlıklı bir buluşma ortamı sağlayan Konya Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürü’ne teşekkür etti.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Konya’da sevgi seliyle karşılandı. Meram ilçesindeki Stat Sokak üzerinde yapılan buluşmada İmamoğlu’na CHP TBMM Grup Başkanvekili Engin Altay da eşlik etti. Konuşma yapılacak meydana yakın bir noktada otobüsün önünü kesen Konyalılar, İmamoğlu'na sevgi gösterilerinde bulundu. Belirlenen alana sığmayan vatandaşlar, otobüsün dört bir yanını sarararak İmamoğlu’nun konuşmasını dinledi. Coşkulu kalabalık içerisinden İmamoğlu’nun konuşma yaptığı seçim otobüsünün üzerine sık sık güller atıldı.
“SEVGİNİN, HOŞGÖRÜNÜN VE KARDEŞLİĞİN ŞEHRİNDEYİZ”
İmamoğlu sözlerine, “Konya çok şanslı. Bu toprakların vicdanı, bu toprakların erdemi, bu toprakların ahlakı… Belki de doğum yeridir Konya. Çünkü burada Hazreti Mevlana yaşadı. Hazreti Mevlana'nın şehrindeyiz. Sevginin, hoşgörünün ve kardeşliğin şehrindeyiz” şeklinde başladı. Konyalılardan gelen “Ceketini çıkar” çağrılarına kayıtsız kalmayan İmamoğlu, konuşmasının bundan sonrasını gömleğinin kollarını sıvayarak devam ettirdi. “Gençler, sizlerle beraber bu memleket coşacak, coşacak, coşacak” diyen İmamoğlu, “Bu milletin evlatlarıyla beraber coşacak. Mevlana’nın yedi tavsiyeni en iyi Konyalı bilir: Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol / Şefkat ve merhamette güneş gibi ol / Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol / Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol / Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol / Hoşgörülülükte deniz gibi ol / Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Bu sözlere hayatım boyunca layık olmaya çalışacağım Mevlana'nın memleketinde söz veriyorum. Layık olacağım” ifadelerini kullandı.
“SİZE CANIM DADAŞLARIN, NENE HATUN'UN TORUNU ERZURUMLULARIN SELAMINI GETİRDİM”
Konyalılara, Erzurumluların selamlarını getirdiğini aktaran İmamoğlu, “150-200 kişiyi yuhalamaya bile değmez. Size canım dadaşların, Nene Hatun'un torunu Erzurumluların selamını getirdim. Orada Ekrem İmamoğlu’na taş atılmadı; millete taş atıldı millete. Demokrasiye taş atıldı” diye konuştu. Erzurum’da yaşanan sürecin detaylarını Konyalılarla paylaşan İmamoğlu, “Provokatör olacak. Bakın aranızda da olabilir. Zor zamanlardayız. Sevgili gençler, sevgili arkadaşlar, sizi provoke etmeye kalkanlar olacak. Ama burada bir genç hanımefendinin yazdığını okuyayım mı size? ‘Onlar taş atsın, biz gül ile cevap vereceğiz. Herkes kendine yakışanı yapar.’ Aldatanı da aldatılanı da biz iyileştirmeye geliyoruz. Kötülükleri yenmeye, iyilikleri bu memlekete kazandırmaya geliyoruz. İyilik kazanacak, iyilik kazanacak. Bu memleketin insanları, her daim iyiliğin kazanmasını sağlamıştır” dedi.
“TAŞ ATAN 150-200 KİŞİNİN ERZURUMLULARLA ZERRE İLGİSİ YOKTUR”
“Türk bayraklarıyla milletini selamlayan benim güzel insanlarıma taş atan bu 150-200 kişinin Erzurumlularla zerre ilgisi yoktur” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Ve bu ortamı, o meydanı taşlarken süreci seyreden ve bir şey yapamayan emniyet güçlerine emri veren Emniyet Müdürü’dür. Başka kimse olamaz. O dört o gün orada yaşananlarda yüzü kızarık, ağzı kuruyarak, öfkeli konuşan bir Belediye Başkanı vardı. Kendisini tanırım. Ne Belediye Başkanı ne Vali ne de Emniyet Müdürü Erzurumluya yakışmayan davranışlarda bulunmuştur. Yakışmamıştır. Hakiki Erzurumluların nasıl üzüntü duyduğunu, dünden beri beni arayan Erzurumlulardan yaşıyorum. Bu demokrasi ve kardeşlik düşmanları, şehre değil kara leke, toz bile konduramazlar. Ben Erzurum'u bilirim. Erzurum'un nasıl bir şehir olduğunu bilirim. Benim çocukluğumdan beri bağlı olduğum Erzurum'u bilirim. Akrabalarım vardır, hısımlarım vardır, ilişkilerim vardır. Bu konunun Erzurumlularla ilgisi yoktur. Ama şunu söyleyeyim: Bu kirli kışkırtmaya kapılıp, o taşları atan, o genç, kendini bilmez evlatları bile biz tedavi etmeye geliyoruz. İçindeki yurtseverliği ve iyiliği ortaya çıkaracağız.”
“O GENÇLERİ PERİŞAN ETMELERİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
“Her gencin, bu ülkenin karanlık ve güç odaklarının elinde hayatlarını perişan etmelerine asla müsaade etmeyeceğiz” diyen İmamoğlu, “O gençleri kışkırtan makam ve mevki sahipleri, o gençleri yanlış yönlendiren mevki ve makam sahipleri; bakın bunun içinde parti başkanı da olabilir, adı neyse, makamı neyse, kim olursa olsun, valisi, şusu, busu 14 Mayıs'ta evine gidecek. Bunu niye yapıyorlar biliyor musunuz? Bir avuç insanın çıkar dünyası bitiyor. Bir avuç insanı sömürdükleri memlekette, o kapılarını kapatan bir millet geliyor. Onun için çıldırdılar. Çıldırmaya devam etsinler. Onları çıldırtacağız. Ama millet kazanacak. Onların taşları, bu memleketin insanına, bu milletin huzuruna, bu milletin hoşgörüsüne atılmıştır. Sakın korkmayın. Cesaret nereden gelir biliyor musun? Sevgi pıtırcığı olmaktan gelir, sevgi pıtırcığı olmaktan. Benim en büyük cesaretim ne biliyor musunuz? Benim en büyük cesaretim, -Allah şahit, biliyor- 86 milyon insanı tek tek sevmiyorsam namerdim. Hepinizi çok seviyorum” şeklinde konuştu.
“İHANETLERİNDEN ÖTÜRÜ BAĞIMSIZ MAHKEMELERDE YARGILANACAKLAR”
“Önce sandıkta milletten alacakları o dersi alacaklar, sonra da her birisi, yaptıkları yanlışlarla, ihanetlerinden ötürü bağımsız mahkemelerde yargılanacaklar” diyen İmamoğlu, “Bu işin peşini bırakmayacağız. 21. yüzyıla yakışan, bu ülkeye ve bu millete, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına yakışan cesur demokrasiyi getireceğiz, getireceğiz, getireceğiz. Bu yaşadığımız devlet yöneticisi aklı değişecek. Doğruyu yapan, fikrini söyleyen, fikrini özgürce tartışan devlet insanı, devlet adamı olma bilinci gelecek. 15 Mayıs'tan sonra valiler, devletin valisi olacak. Emniyet müdürleri, devletin emniyet müdürü olacak. Bunlar, bugüne kadar ‘milleti fakirleştir, cahilleştir, böl, parçala, yönet’ devri yaptılar. Bu devri sona erdireceğiz. Sevgili gençler, ben meydana çıktığımda ilk ne söyledim? ‘Ben sırtımı bu memleketin gençlerine yasladım, gençlerine. Bir kardeşim de orada yazmış, ‘Biz adalete susamış, demokrasiye inancı tam Türk gençliğiyiz.’ Ötesi yok” ifadelerini kullandı.
“15 MAYIS'TAN SONRA MUHALİF SİYASİLER KONUŞMAKTA ÖZGÜR KALACAK”
“15 Mayıs'tan sonra göreceksiniz, muhalif siyasiler konuşmakta özgür kalacak” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“15 Mayıs’tan sonra siyasiler, hangi partiden olursa olsun düşüncelerini ifade edebilecek. Onlara ne el kalkacak, ne taş atılacak, ne polisler, ne savcılar, ne de hakimler engel olmayacak. Sevgili vatandaşlarım, sokaktaki kandırılmış, aldatılmış bir avuç kızgın gruba, azgın gruba aldanmayın. Onlarla sakın kavgaya girmeyin. Hiç umursamayın. Şimdi ne yapacağız biliyor musunuz? Kızgınlara, kızgınlıkla cevap vermeyeceğiz. Az önce Mevlana'nın tavsiyelerini okudum. Ne yapacağız? Sandıkta sözümüzü söyleyeceğiz. Milletin sözünün, sandıkta tek bir oyumuzun heba olmamasını sağlayacağız. Bir hafta kaldı. Bir hafta sonra; kışkırtıcı, bölücü, saldırgan diller, akıllar evine gidecek, mahkemede hesap verecek. İkinci tura bırakmayacağız. Bu milletin kaybedecek bir günü bile yok. Bu bitmiş iktidar, çürümüş yönetim anlayışıyla mücadelemizi, iktidara gelince vereceğiz. Çok işimiz var. Kaybedecek bir dakikamız bile yok.”“BU İKTİDAR, İNSANLAR KAPILARINI BİRBİRİNE KAPATSIN İSTİYOR”
Bütün ülkenin huzur ve barış istediğinin altını çizen İmamoğlu, “Edirneli, Trabzonlu, Adanalı, Konyalı, Rizeli, Erzurumlu; herkes, herkes huzur istiyor, barış istiyor. Bir avuç insan, millet kavga etsin istiyor. Çünkü millet kavga etmezse, huzur ve barış içinde yaşarsa, bu iktidarın iktidarda kalma şansı yok. Gidecekler, gidecekler. Birbirini tanıyan iki Konyalı hemşehrim olsun. Bunlardan birisi Kılıçdaroğlu'na, birisi de Erdoğan’a oy vereceğini söylüyor ve birbirlerini tanıyorlar. Bu iki Konyalı birisi öbürünün kapısını çalsa, ‘Hemşehrim, benim bir derdim var, beni dinleyebilir misin’ derse, Allah aşkına öteki Konyalı hiç konuşmadan onun suratına kapıyı kapatır mı? Kapatmaz. Bu iktidar, kapatsın istiyor işte. Ama benim milletim, siyasi görüşü ne olursa olsun, kucaklaşmayı başaracak. Bir arada olmayı başaracak. Bu milletin bir arada olmasını bozmaya çalışanlar evine gidecek” dedi. “BU MEMLEKETİN İNSANLARININ HER DÜŞÜNCESİNDEN FAYDALANMAYA GELİYORUZ”
“İstanbul'da bu kardeşiniz, 806 bin oy farkla Belediye Başkanı seçildi” hatırlatmasında bulunan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin değil, Avrupa'nın en büyük kenti. Başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, bakanlıklar, kurumlar… Defalarca kapısını çaldık. Allah aşkına, seni de bu millet seçti, beni de bu millet seçti. Ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı’ndan randevu istemekten hiç yüksünmem. Kaç kez istedim; yazılı, sözlü, telefonla. Bana randevu vermedi. Ekrem'e mi randevu vermedi? Hayır. 16 milyon İstanbulluya randevu vermedi. Bunların işte bu denli partizanlaştırdıkları devletin kamu kurumlarını, devletin birimlerini ne yazık ki düşünemez, konuşamaz, fikrini söyleyemez hale getirdiler. Biz ise, bu memleketin insanlarının her düşüncesinden faydalanmaya geliyoruz. Bu ülkede daha önce de 11 cumhurbaşkanı oldu. Bunların hepsi insanlara adaletli davrandı. Eksikleri olabilir. Ama hepsi herkese randevu vermekte yüksünmediler. Bu ne kibirdir Allah aşkına? Bu muhalefete bugünün iktidarı, bu diyalog kapısını kapatmasaydı, muhalefeti destekleyenlerle konuşabilseydi, bir araya gelseydi, muhalefete oy verenlere hakaret etmeseydi, ‘oy verenler milli, oy vermeyenler vatan haini’ demeseydi; bu şekilde olur muydu bu memleket? Olmazdı.”“DÜŞMANLIK TOHUMU EKMEK KOLAYDIR”
“Düşmanlık tohumu ekmek kolaydır. Kendine oy almak için, her şeyi yapmak kolaydır. Biz, bu memleketin evlatlarıyız. Bizim terbiyemizde, Hazreti Mevlana var. Bizim terbiyemizde Hacı Bektaş-ı Veli var. Bizim terbiyemizde Mustafa Kemal Atatürk var. Bu millet ne darbelere boyun eğmiştir ne de vesayetçilere boyun eğmiştir. Bu millet, hiç kimseye boyun eğmemiştir. Bu millet, kurtuluş mücadelesini veren milletin evlatları. Bu millet, Çanakkale Zaferi'ni kazanan milletin evlatlarıdır. Bu milletin 1000 yıllık devlet geleneğine zarar veren bu bir avuç insanı evine göndermek, bu milletin asli görevidir. 14 Mayıs'ta bu ülkeye hep birlikte huzur getireceğiz. Siyaset kavga için değil, vatandaşın derdine çare bulmak için yapılacak. Devletin kapısı herkese açık olacak. Devletin imkanları herkese eşit dağıtılacak. Devletin gücü, vatandaşa nasıl gelecek biliyor musunuz? Şefkatle, vicdanla, ahlakla, tevazuuyla gelecek; parmak göstererek değil.”“HEPİMİZ BİR ARADA, MİLLETİN NEFERİ OLACAĞIZ”
“Millet İttifakı, bunu başarmıştır. İstanbul ortada, Ankara ortada. Hiç kimseye ayrımcılık yapmadık, ayrıştırmadık. Doğru işleri aynen devam ettiriyoruz. İhmal edilmiş işleri hızlandırıp bitiriyoruz. Yanlış başlamış işleri düzeltip tamamlıyoruz. Devlette devamlılık esastır. Yolumuza devam ediyoruz. Geçmişte bir işi, birisi düzgün başlatmışsa da ona teşekkür ediyoruz. Hiç yüksünmüyoruz. ‘Allah razı olsun’ diyoruz. Bakın; İstanbul'da AK Partili belediye başkanları var. Hiçbirinin hakkını yemedim, yedirmem. Onlar da seçilmiş insanlar. Hangi ilçeye gittiysem, onları davet ettim. Projelerini beraber konuştuk, halleştik, çözümler bulduk. Allah aşkına o da vatan evladı ben de vatan evladıyım. Hangi partilidir bilmem. Ben, ‘16 milyonun hizmetkarı olacağım’ dedim. Onu yapıyorum. 15 Mayıs'tan sonra, bu anlayışla beraber, bu memleketi ayağa kaldıracağız. Devlet terbiyesine, devlet ahlakına, devlet aklına sahip, Türkiye'nin birleştirici gücü olacak olan hak, hukuk, adalet mücadelesinin simgesi Kemal Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı yapacağız. Sayın Meral Akşener, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Ali Babacan, Sayın Gültekin Uysal… Mansur Başkanımın size selamını getirdim. Hepimiz bir arada, milletin neferi olacağız. Bu kadrodan millete iyilik gelir. Ama bu kadronun esas gücü kim olacak biliyor musun? Daha önce mülakatla elenen devletin evlatları, o sürecin yerine mülakatı çöpe atacağız, liyakat makamına gelecek. Türkiye değişiyor. Ayrımcılık bitiyor. Millet bir arada, çok güzel işler yapacak. Ülkeyi yönetenler, vatandaşlarına, ‘bizden, onlardan’ demeyecek.”“YANLIŞA ‘YANLIŞ’ DEYİN, YOLSUZLUĞA ‘YOLSUZLUK’ DEYİN, İSRAFA ‘İSRAF’ DEYİN”
“Kime oy verecekseniz, verin. Ama lütfen, siyasetçilerin yalanlarına, günahlarına, suçlarına ortak olmayın. Sevdiğiniz, güvendiğiniz siyasetçiler de söz konusu olsa, gördüğünüz yalana-dolana karşı cesur olun. Benim güzel insanlarım; yanlışa ‘yanlış’ deyin, yolsuzluğa ‘yolsuzluk’ deyin, israfa ‘israf’ deyin. Kötü dile, ayrıştırıcı dile, düşmanlaştıran, kışkırtan siyasete kocaman bir ‘hayır’ deyin. Kime gönül vermişseniz, ona yanlışını söyleyen güzel insandır. Biz yaparsak, bize de söyleyin. Düşmanlaştıran dile herkese ‘hayır’ desin, ‘dur’ desin. Kim yanlış yapıyorsa, onun karşısına nezaketle, ama cesaretle çıkın. Ben halkıma çok güvendim, güveniyorum. Her zaman söyledim, Hazreti Mevlana'nın huzurunda bir kez daha söylemek istiyorum. Bu memlekette yaşayan hiç kimsenin inancını sorgulamaya, kimsenin gücü yetmez. Bu memlekette yaşayan hiç kimsenin milli duygularını yargılamak, hiç kimsenin hakkı değildir. Benim memleketimin insanının milli duygularını, inancını ölçerek, siyasetine malzeme edecek kişi anasının karnından doğmadı. 14 Mayıs'ta bir kişi kaybedecek, 86 milyon insan kazanacak. 14 Mayıs'a kadar çok çalışacağız. Hazır mıyız? Her şey çok güzel olacak. Size kurban olayım. Aramızda kalsın Konya; kimseye söylemeyin tamam mı? Aramızda kalsın; kazanıyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.