Pelvik taban kaslarının zayıflığının idrar kaçırma gibi sıkıntıları beraberinde getirdiğini belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, idrar kaçırmada ameliyat dışı tedavilerde egzersizlerin en önemli tedavi yöntemi olduğunu söyledi.
Halk arasında leğen kemiği olarak bilinen pelvis kemiğinin tabanında yer alan işeme, dışkılama ve cinsel fonksiyonlarda önemli görevleri bulunan pelvik taban kaslarının zayıflığı durumunda idrar kaçırma, pelvik organ sarkmaları, idrar kesesi-rahim sarkmaları görülebildiğini belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, "Uluslararası Kontinans Topluluğu’nun (ICS) tarifine göre stres tipi idrar kaçırma (inkontinans), objektif olarak gösterilebilen, sosyal ve hijyenik problemleri beraberinde getiren gayri ihtiyarî idrar kaçırma durumudur. Kadınlarda erkeklerden daha sık rastlanan ve her yaştaki kadını etkileyebilen bir rahatsızlıktır. Kadınlarda idrar kaçırmanın en yaygın şekli öksürme, gülme, ağır kaldırma gibi faaliyetler esnasında irade dışı idrar kaçırma olarak bilinen stres tipidir. Buradaki stres kelimesi psikolojik değil, fizikî anlamda olup pelvik taban kaslarının güçsüzlüğüne bağlı olarak idrar geldiğindeki basıncı karşılama yetersizliğini ifade eder. Özellikle kadınlarda hamilelik ve doğumlara bağlı pelvik tabandaki kas güçsüzlükleri idrar kaçırmaya sebep olur. Aynı zamanda uzun süre tuvalet tutulması da iyi bir şey değildir. Kasların devamlı kasılmış halde kalması özellikle çalışan kişilerde kabızlığa sebep olabilir. Normal doğum sonrasında idrar kaçırma şikâyeti oranı sezeryan doğuma göre daha fazla olmaktadır. Ayrıca kadınlarda menopoz sonrası azalan östrojen seviyesi ile pelvik taban aslarında zayıflık meydana gelebilmekte, idrar kaçırma ve pelvik organ sarkmaları olabilmekte, erkeklerde ise özellikle prostat cerrahileri sonrasında idrar kaçırma ve dışkı kaçırma problemi ile karşılaşılabilmektedir” dedi.
Detaylı bir muayene ve şikâyetlere bağlı olarak yapılacak testlerin incelenmesinden sonra altta yatan bir enfeksiyon ya da başka bir hastalığın olmadığından emin olunca hastayı pelvik taban rehabilitasyonuna aldıklarını belirten Dr. Şahabettinoğlu, “Pelvik taban egzersizleri ilk kez 1948 yılında Arnold Kegel tarafından tanımlanmıştır. Kegel egzersizleri, idrar kesesi ve bağırsakların kontrolünü düzenler. Prostat ameliyatı ve doğum sonrası iyileşmeyi hızlandırır. Orgazmik potansiyeli ve seksüel hissi arttırır. Egzersiz programına düzenli olarak en az 6 ile 8 hafta devam etmeli ve belirli bir tonusa ulaşınca da bırakılmayıp ömür boyu yapılmalıdır. Birçok klinik araştırmada idrar kaçırması olan hastalarda rehabilitasyon uygulamalarıyla hayat kalitesinin, psikososyal sağlığın düzeldiği bildirilmiştir’’ şeklinde konuştu.
Pelvik taban bozukluklarının tedavisindeki en önemli unsurun hasta eğitimi olduğuna dikkat çeken Dr. Şahabettinoğlu, “Bu noktada hastaların pelvik taban farkındalığını artırmaları, egzersizlerini düzenli olarak sürdürmeleri ve bunu hayat biçimi haline getirmeleri son derece önemlidir. İdrar kaçırmada ameliyat dışı tedaviler oldukça başarılıdır. Pelvik taban egzersizleri idrar kaçırmasında tavsiye edilen iyi bir tedavi yöntemidir. Ancak pelvik ameliyatlar, obezite ve hipermobilite tedaviyi olumsuz etkilemektedir. Bu egzersizleri hastanede ya da evde yapanlar arasında da iyileşme açısından fark bulunmuştur. Evde yapanlar arasında idrar kaçırma daha fazla olmuştur. Bu sebeple bu egzersizlerin bir fizyoterapist ya da medikal egzersiz uzmanı eşliğinde yapılması çok daha fazla fayda sağlayacaktır” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.