Oyuncu ve sunucu Berna Laçin, Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi'nde düzenlenen "Meme Kanseri Hakkında Bilmek İstedikleriniz" söyleşisinde kadınlara önemli tavsiyelerde bulundu. "Biz kadınlar hiçbir zaman acilde ilk hasta olamayız, hep başkalarını önümüze koyarız. Biraz kendinizi düşünün. Özellikle meme kanseri gibi hastalıklar esnasında ameliyat, tedavi gibi dönemlerden geçerken lütfen kendinize biraz daha önem verin" dedi.
Berna Laçin'in moderatörlüğünde Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi'nde düzenlenen "Meme Kanseri Hakkında Bilmek İstedikleriniz" adlı söyleşi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Fulya Ağaoğlu, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Arıcan, Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Füsun Taşkın, Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Fatih Levent Balcı, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Fethi Sarper Mete ile Onkoloji ve Psikiyatri Hemşiresi Uzman Hemşire Ayşin Kayış, meme kanserini önleme, tedavi ve sonrası süreçleri hakkında bilgiler vererek katılımcıların sorularını yanıtladı.
Berna Laçin; "Biz kadınlar hiçbir zaman acilde ilk hasta olamayız, hep başkalarını önümüze koyarız. Biraz kendinizi düşünün. Özellikle meme kanseri gibi hastalıklar esnasında ameliyat, tedavi gibi dönemlerden geçerken lütfen kendinize biraz daha önem verin" dedi. Kendisi de erken teşhis sayesinde kanseri yenen Yoga ve Nefes Terapisti Merih Kenet de söyleşide, kendi deneyimlerini katılımcılarla paylaşarak kısa bir nefes terapisi yaptırdı.
"Düzenli kontrole gidin"
Meme kanserinde en önemli konunun 'tarama' olduğunun altını çizen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras "Elle muayeneye çok önem veriyorum. Kadınlar bir şey anlamadıkları bahanesiyle bundan kaçınıyor. Halbuki genç yaşlardan itibaren memenizi muayene ederseniz memenizi mutlaka tanırsınız. Bunu düzenli olarak yapmak ve yaş grubunuza göre her yıl en az bir kez hekim muayenesi ve uygun görüntüleme yöntemini kullanmak çok önemli" dedi.
Kanseri tetikleyen unsurlardan uzak kalmanın da önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Cihan Uras, stres yönetiminin her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de çok önemli olduğunu belirterek "Hastalığı yenen bir hastamın bana söylediği bir şeyi hiç unutmuyorum: Hocam içinize atarsanız kanser, dışınıza atarsanız konser olur, demişti. Sonuna kadar haklıydı. Evet, stres çok etkili, yönetmek kolay değil. Ama elinizde çok basit ve kolay yapabileceğiniz bir şey var: Tarama programlarına katılmak, tarama yaptırmak. En azından bunu yaptırın" şeklinde konuştu.
"Erken tanı en hayati konu"
Meme kanserinde en hayati konunun erken tanı koyabilmek olduğuna dikkat çeken Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Arıcan, kanser olmamak için toplumun bilinçlenmesi, ayrıca sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlıklarına sahip olması gerektiğini aktardı. Kanser tedavilerinin cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi ile koordineli olarak yapıldığını ve son tedaviler sayesinde yan etkilerle baş etmenin daha kolay olduğunu belirten Prof. Dr. Arıcan "Dengeli beslenin, az yağlı yemekleri tercih edin, kilonuzu kontrol edin, bol su için ve sigaradan uzak durun" dedi.
"Sigaradan uzak durun"
Meme kanseri hastalarının yüzde 70'inin ameliyat öncesi ya da sonrası olmak üzere tedavilerinin bir noktasında radyoterapi aldığını vurgulayan Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Fulya Ağaoğlu ne kadar doğal yaşanır ve özellikle hijyen koşullarına ne kadar uyulursa kanser riskinin o kadar azalacağını belirtti. Ailede kanser öyküsü varsa genetik olarak riskin biraz daha yüksek olduğunu ifade eden Ağaoğlu, kişinin kontrol edebildiği risklerden uzak kalmasının, örneğin sigaradan uzak durulmasının, birçok kanser çeşidini önlemede önemli bir yeri olduğunu kaydetti.
"Marmara ve Ege'de meme kanseri saptama oranı daha yüksek"
Türkiye'de diğer bölgelere oranla Marmara ve Ege bölgelerinde meme kanseri saptama oranının daha yüksek olduğunun altını çizen Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Füsun Taşkın da erken tanı konulunca hastalığı yenmenin çok kolay olduğunu belirtti. Her kadının 30 yaşından itibaren düzenli olarak yılda bir kez meme ultrasonu yaptırması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Füsun Taşkın, 40 yaşından itibaren başlanan mamografiye gerekirse meme ultrasonu ve biyopsinin de eklendiğini belirtti.
Mamografide maruz kalınan radyasyon dozunun çok düşük olduğunu ifade eden Taşkın, "Mamografi tanı ve tedavi planı için temel inceleme yöntemidir. Mamografik taramaya 40 yaşta başlanmalıdır. Ancak, yakınma ya da kanser kuşkusu varsa yaş sınırı yoktur, her yaşta yapılabilir. Gebelik ve emzirme döneminde de kanser kuşkulu bulgu varsa mamografi güvenle uygulanmaktadır." dedi. Kanserin nedenleri konusunda bir soruyu yanıtlayan Prof. Dr. Taşkın "İçinde bulunduğumuz dönem bir geçiş evresi. Gelişen teknoloji ve bilgi birikimiyle, kanserin tedavisi değil insanların kanser olmaması nihai hedef olacak" dedi.
"Meme kanseri de ağrı yapar"
Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Fatih Levent Balcı sık rastladıkları yanlış bilinen bir noktaya dikkat çekerek "Meme kanseri ağrı yapmaz diye bir şey yok. Bizde kanser tanısı almış, görüntülemede kanser kitlesi saptanan hastaların yüzde 25-30'u ilk başvuruyu meme ağrısı ile yapmaktadır. Ancak her ağrı meme kanseri değildir" şeklinde konuştu.
"Hasta ne hissediyor konusunu en yakından biz takip ediyoruz"
Kanser tanısı alan kişinin şok, inkar, depresyon ve kabullenme evrelerinden geçtiğini dile getiren Onkoloji ve Psikiyatri Hemşiresi Uzman Hemşire Ayşin Kayış ise kanserin disiplinler arası bir ekip anlayışı ile hasta merkezde olacak şekilde ele alınması gerektiğini vurguladı. Onkoloji hemşirelerinin tedavi ve bakım ile birlikte eğitim ve danışmanlık rollerinin de olduğunu belirten Ayşin Kayış, "Deneyimli bir hemşire hastanın psikolojik desteğe ihtiyacı olup olmadığını kolayca anlar.
Kanserde hastalığın yükünün yanı sıra tedavinin yan etkileri, fiziksel görünüm ve psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor. Ayrıca ekonomik kaygılar, eşle veya aileyle ilgili sorunlar ve çalışanların uzun tedavi süreçleri nedeniyle işsiz kalma endişesi en sık karşımıza çıkan problemlerden. Hasta bunlarla baş etmeye çalışırken yeteri kadar desteği yoksa sorunlar artarak yaşamını olumsuz etkileyebiliyor.
Bu noktada danışmanlık yaparak sosyokültürel, ekonomik ve psikolojik destek alabileceği yerlere ulaşmasına destek oluyoruz. Gerekirse psikiyatriye de yönlendirebiliyoruz" dedi. Kayış, meme kanserinde kendi kendine meme muayenesi konusuna herkesin duyarlı olması ve bunu etrafına da aktararak farkındalığı yükseltmesi gerektiğini kaydetti.
"Tedavi sonrası özgüvende estetik plastik cerrahi devreye giriyor"
Kanserde birinci önceliğin hastalığı atlatmak olduğunu ancak daha sonra kadınların kaybettikleri özgüveni tekrar kazanmak için kendilerine başvurduğunu belirten Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Fethi Sarper Mete de "Memeyi yeniden yapmak için elimizde çok çeşitli silahlarımız var. Bunlar silikon benzeri yapay maddeler olabildiği gibi karın, sırt veya bel bölgesinden elde edilecek kendi dokularımız da olabiliyor. Hasta böylece kadınsılığını tekrar elde ederek özgüvenini geri kazanıyor" diye konuştu.
Nefes terapisi ile kendi derdine derman oldu
Tesadüfen gittiği bir kontrolde aldığı erken teşhis sayesinde 6 yıl önce kanseri yendiğini ve bu süreçte nefes terapisi ile yogadan da çok faydalandığını anlatan Yoga ve Nefes Terapisti Merih Kenet de söyleşinin bitiminde katılımcılara kısa bir nefes terapisi yaptırdı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.