İstanbul'un pek çok yerinde silueti görünen Büyükada, Heybeli, Burgazada ve Kınalıada aynı zamanda Prens adaları olarak da biliniyor. Adalara nasıl ulaşırım diyenler için: Her gün Kabataş ve Bostancı iskelelerinden kalkan deniz otobüsleri ile 30 - 45 dakika içerisinde adalarda olabilirsiniz. Ayrıca Sirkeci, Eminönü, Kadıköy, Bostancı, Kabataş ve Kartal'dan kalkan vapurlar ile de yolculuk yapabilirsiniz.
BÜYÜKADA: Adaların içerisinde en büyüğü olan Büyükada aynı zamanda en gelişmiş olanı. Bisiklete binmek isteyenler geniş bisiklet yolunu tercih edebilir.
Peki Prens adaları ismi nereden geliyor? Prens adaları bazı kaynaklara göre Bizans döneminde soyluların, prenslerin, patriklerin hatta imparatorların sürgün yeri olarak kullanılmıştır.
Bazı kaynaklara göre ise adalara 'prens adaları' denmesinin sebebi Bizans İmparatoru II. Justin’in 567 yılında Büyükada’da görkemli bir saray ve manastır yaptırmasıdır.
Köşkleriyle meşhur Büyükada'ya sürgüne gönderilen asillerin, prenslerin, kral ve kraliçelerin gözlerine mil çekildiği rivayet edilir. Hatta bir çoğu bu işlem sırasında kaptığı enfeksiyonlardan dolayı kısa sürede vefat etmiştir.
Adanın en yüksek noktasında konumlanan Aya Yorgi kilisesi için dik bir yokuş çıkmayı göze alanlar muhteşem manzara keyfini de hak etmiş olurlar. Hristos Manastırı ve Rum Yetimhanesi adada görülmesi gereken diğer yerlerdendir.
Adanın hemen merkezinde yer alan Roma dondurmacısından bir külah dondurma alıp adada keyifli bir tur atabilirsiniz.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme adlı yapıtında Büyükada'da iki, Kınalıada'da bir balıkçı köyünün varlığından söz eder. 18. yüzyıl sonlarına kadar, savaş ve korsan talanlarına, donanma tayfalarına veya yeniçerilerin zorbalıklarına, devlet müsaderelerine, zorunlu göçlere veya iskana sahne olmuş; yerleşim yapıları sürekli değişmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.