Dokuz basın meslek örgütünün Silivri Cezaevi önünde tutuklu ve hükümlü 146 gazeteciyle dayanışma amacıyla yapmak istediği basın açıklaması İstanbul Valiliği tarafından engellendi.
2017 yılına cezaevinde girecek 146 gazeteciyle dayanışma amacıyla Silivri Cezaevi önünde açıklama yapmak isteyen gazeteciler yolda durduruldu. Valiliğin emriyle açıklama yapılamayacağını söyleyen güvenlik güçleri ellerinde yazılı bir emir olduğunu belirttiler. Yazılı valilik emrinin fotoğrafının da çekilmesine izin vermediler. Silivri Cezaevi önüne ulaşamayan basın meslek örgütü temsilcileri, kampüs yakınlarında açıklama yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK Basın İş Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Haber-Sen, Basın Enstitüsü Derneği (IPI), PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilciliği tarafından yapılan açıklamada gazetecilerin tutuksuz yargılanması gerektiği, gazeteciliğin suç olmadığı vurgulandı. Meslek örgütü başkanları açıklamada basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını talep ettiler. Güvenlik güçler burada da gazetecilere müdahale ederek açıklama yapılmasına devam edilmesi halinde tüm arabaların ruhsatlarının alınıp araçların bağlanacağını söylediler. Açıklamaya katılan meslek örgütleriyle katılamayan meslek örgütleri daha sonra Silivri Sahili’nde bir araya gelerek tekrar açıklama yaptılar. Tutuklu gazetecilerin aileleri de burada yaptıkları açıklamada gazetecilerin serbest bırakılmasını istediler.
TGC BAŞKANI TURGAY OLCAYTO: İDDİANAMELER ORTADA YOK
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, şunları dile getirdi:
“Dokuz basın meslek örgütü olarak Silivri'ye geldik. Açıklamamızı yapıp, cezaevindeki meslektaşlarımıza selam göndermek istiyorduk. Ancak ne yazık ki; bizi Silivri Cezaevi'nin yakınına bile sokmadılar. Bize Valilik imzalı yazılı bir belge gösterdiler. Belgeye göre, burada açıklama yapmamızı yasaklamışlar. Cumhuriyet gazetesi yazarları meslektaşlarımız 36 gündür cezaevinde. Halen cezaevinde yatmaktalar. Toplam 146 gazeteci parmaklıklar arkasında. İddianameleri hala ortada yok. Bizim istediğimiz, gazetecilerin tutuksuz yargılanmaları. Gazeteciliğin suç olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Ama bunu anlamamakta direniyorlar. Evrensel gazetecilik Türkiye'de yaşanmıyor. Bu bakımdan üzgünüz. Bir an önce bu durumun düzeltilmesini bekliyoruz. Arkadaşlarımıza buradan selam gönderiyoruz."
ORHAN ERİNÇ: TÜRK BASINININ KARA GÜNLERi BİR HAYLİ FAZLA
TGC önceki Başkanı ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç, şöyle konuştu:
"Dünya İnsan Hakları Günü'nde içerideki meslektaşlarımıza selam göndermek amacıyla yola çıkmıştık. Ama yasaklar burada da bizleri buldu. Oysa biz gazeteciliğin suç olmadığını, ifade özgürlüğünün de insan haklarından biri olduğunu vurgulamak için buradaydık. Türkiye'nin ileri demokrasiyle yürütüldüğünün ileri sürüldüğü bu süreçte bu olayın belgelenmesi hem basın tarihi hem de demokrasi tarihi açısından çok önemli bir anı olarak kalacak. Türk basınının acı ve kara günleri bir hayli fazla. Tutuklu meslektaşlarımıza sevgi ve selamlarımızı iletiyoruz."
FARUK EREN: MÜCADELE EDECEĞİZ
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, konuşmasında şöyle dedi:
"Bugün hapishanelerdeki meslektaşlarımız, yazarlar ile dayanışmak için Silivri hapishanesi önünde açıklama yapmak istedik. Batıdan konuklarımız geldi. Ne yazık ki buna izin verilmedi. Basın açıklaması yapmak için izin alınması gerekmiyor. Jandarma yetkilileri yasak getirildiğini, böyle bir açıklama yapılacağına dair istihbari bilgi alındığını söyleyip komik bir şekilde engellediler. Biz resmi sendika örgütleri, meslek örgütleriyiz. Bu basit bir basın açıklamasıydı. Biz gazetecilerin özgür bırakılmasını istiyoruz. Mücadele ederek bu karanlıklardan kurtulacağız."
SEYHAN KURTMAN: GAZETECİ VE YAZARLAR SERBEST BIRAKILSIN
TGS Genel Başkan Yardımcısı Seyhan Kurtman, şunları belirtti: “OHAL döneminde 176 medya kurulusu kapatıldı. 3 bin gazeteci işsiz bırakıldı. Su anda 10 bin gazeteci işsiz. Türkiye acilen demokrasi insan hakları ve hukukun ilkelerine dönmek zorundadır. Her türlü insan haklarına ve basın özgürlüğüne aykırı kararlarla tutuklanan tüm gazetecilerin, yazarların serbest bırakılmasını istiyoruz. Gazetecilik suç değildir.”
UĞUR GÜÇ: TUTUKLULUK CEZALANDIRMA YÖNTEMİ OLMAMALI
Çağdaş Gazeteciler Derneği İstanbul Temsilcisi Uğur Güç, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
"Uzun süredir demokrasiyle bağdaşmayan günler yaşıyoruz. Meslek örgütlerinin açıklama yapması engellendi. Haber suç haline getirildi. Gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarını talep ediyoruz. Tutukluluk cezalandırma yöntemi olarak uygulanmamalı”.
ZEYNEP ORAL: BASIN AÇIKLAMAMASI YAPILAMAMASI ŞAŞKINLIKLA KARŞILANIYOR
PEN Türkiye Merkezi Başkanı Zeynep Oral, açıklamasında şunları söyledi:
“Dünyanın her yerinden dayanışma mesajları var. Yeryüzünde hiç kimsenin aklı almıyor. OHAL koşullarında dahi bir basın açıklamasının yapılamaması şaşkınlıkla karşılanıyor. İfade özgürlüğünün olmadığı bir yerde yaşam hakkı yoktur.”
EROL ÖNDEROĞLU: GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR
RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, şunları dile getirdi:
"Bugün en demokratik hakkımızı kullanarak tutuklu meslektaşlarımıza mesajlarımızı iletmeye gelmiştik. Fakat bu en demokratik hakkımız elimizden alındı. Son derece vahim bir durum. Gazetecilik demokratik ülkelerde suç değil. Yazar olmak suç değil. Çevirmenlik suç değil. Yetkililerin bu yanlıştan dönmelerini bekliyoruz.”
STEVEN M. ELLIS: MUHALEFET CEZAYA DÖNÜŞMEMELİ
IPI Viyana Temsilcisi Steven M. Ellis, şöyle dedi: "Bugün Dünya İnsan Hakları Günü. İnsanların onurlu yaşaması için adanmış bir gün. Türkiye'de ne olduğunu göstermek için buraya geldik. Muhalefetin cezaya dönüşmesi önemli bir sorun. Herkesin düşüncesini söyleme hakkı, tüm gazetecilerin tutuksuz yargılanması çağrısı yapıyoruz."
WOLFGANG RUTH: DAYANIŞMA AMACIYLA GELDİK
Hapisteki Yazarlar Komitesi’nin Başkanı Wolfgang Ruth ise şöyle dedi:
"Londra’daki Uluslar arası PEN’in beni dayanışma duygularını bildirmek için yolladı. Bundan önceki Türkiye ziyaretim, 45 yıl önce bir arkeoloji öğrencisi iken Efes’e yaptığım ziyaretti. Ve bütün hayatım boyunca hep gurur duyduğum, halkı müslüman olan ülkeler içinde Atatürk sayesinde Türkiye’nin ne kadar demokrasiya yakın olduğunu bilmek. Bundan hep gurur duymuştum; o yolu izlediğiniz için. Türkiye demokrasisinin çok büyük yara aldığı bugünlerde tekrar buraya dönmüş olmak içimi acıtıyor.”
SEBAT UTKU: OĞLUM İÇİN AYAKTA DURACAĞIM’
Tutuklu Bülent Utku’nun 88 yaşındaki annesi Sebat Utku,"Oğlumla ve arkadaşlarıyla gurur duyuyorum. Oğlum için ayakta duracağım, er geç adalet yerini bulacak. Oğlumu çok özlüyorum, onu çok seviyorum. Arkadaşlarını da seviyorum” dedi.
CEZAEVİNDEKİ GAZETECİLERDEN MESAJ VAR
MURAT SABUNCU:"10 Aralık insan hakları günü dünyada bu kadar büyük acılar varken Halep’te insanlar katledilirken...
Ülkemde, Gazeteciler, Yazarlar, Kürt siyasetçiler cezaevindeyken,,,,
Analar hala ağlıyorken, Cumartesi Anneleri’nden Asiye Karakoç evladının katilini bulamadan bu dünyadan göçmüşken, kendim için bir şey istemeye, söylemeye utanırım...Ama bugün özgürlüğümün çalınmasının 41. günü. Ne yüksek duvarları cezaevinin...Ne kelepçeli gezmelerim, ille de memleketim...
AKIN ATALAY: İnsan hakları savunucusu Volter'in dediği gibi“hükümetler hatalıyken haklı olmak tehlikelidir”.
Bizler Cumhuriyet Gazetesi ailesi de bu dönemde tehlikeli ve riskli bir görevi yerine getiriyoruz. Gerçeğe sadakat ve gerçekleri halka aktarmak. Bunun bir bedeli var ve bu bedeli şerefle ödüyoruz. Hepinize dayanışmanız için teşekkürler.
KADRİ GÜRSEL: En temel insan hakkı olan özgürlüğü, ifade ettiği düşünceleriyle suç isnat edilerek elinden alınmış bir gazeteci olarak tüm özgürlükçü demokratların yurtseverlerin cumhuriyet okurlarının ve dünyanın çeşitli köşelerinde insanlık değerleri için mücadele edenlerin “insan hakları” gününü kutluyorum. İnsanlık sonunda galip gelecektir.
Yazarı ve yayın danışmanı olduğum Cumhuriyet Gazetesi’ne karşı düzenlenen orantısız ve hukuksuz operasyonun tutuklularından biri olmasaydım. IPI Yönetim Kurulu üyesi olarak bugün Silivri Cezaevi önünde düzenlediğiniz etkinlikte Cumhuriyet tutuklularının ve tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talebini sizlerle beraber haykıracaktım. Bunu şimdi “içeriden” yapıyorum. Tüm tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın.
BÜLENT UTKU:Halkların, haklıların, özgürlük eşitlik adalet mücadelesi tarihin hiçbir döneminde bütün çabalara rağmen engellenememiştir. Türkiye’mizde de eninde sonunda bu mücadele meyvelerini verecektir. Selam olsun bu mücadeleye katkısı olanların.
GÜRAY ÖZ: Tutuklu bir gazeteci olarak insan hakları gününü kutluyorum.
MUSA KART:Türkiye’de ve dünyada sergilenen dayanışma fotoğraflarından çok etkilendim. Bu fotoğraflara giren tüm dostları sevgiyle kucaklıyorum.
MUSTAFA KEMAL GÜNGÖR: Özgürlük, eşitlik ve adalet için özgür günlerde mücadeleye devam edeceğiz. Hukuk adına karanlık günlerden geçiyoruz. Milletvekillerinin belediye başkanlarının tutuklu olduğu, belediyelere kayyumların atandığı günler. Milli irade diyenlerin milli iradeye saygısını da görmüş oluyoruz. Sulh Ceza Hakimlerinin hali de ortada. Tutuklama fırınlarına dönüştü Türkiye. Biz yargı bağımsızlı için hep dikkat çekiyorduk. Geldiğimiz noktada Avrupa Birliği HSYK gözlem statüsünü askıya almış. Eğitim notumuz, özgürlük ve adalet notumuz kırık Utanç verici bir tabloyla karşı karşıyayız.
TURHAN GÜNAY:Başta Eren Aysan ve Kemal Kocatürk olmak üzere sanatçıları hedefleyerek, konunu uzmanlarını yok ederek nereye varılacağını düşünemiyorum. Tüm baskı gören sanatçı, gazeteci, yazar ve yayıncıların yanındayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.