Yutak dokularının iltihabı ile meydana gelen farenjit; ateş, boğaz ağrısı, kızarıklık ve yutma güçlüğüne yol açıyor. Hava kirliliği, sigara, alkol, acılı-baharatlı gıdalar vb. boğazı tahriş eden etkenlerin farenjite neden olduğunu belirten uzmanlar, burun tıkanıklığı nedeniyle sürekli ağızdan nefes almanın, kronik farenjitte büyük rol oynadığına dikkat çekti.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Murat Topak, farenjit hastalığı hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Farinks (yutak) ağız boşluğunun arkasında ve yumuşak damağın gerisinde yer alan bir bölge olup içinden gıdalar, sıvılar ve hava geçmektedir. Yutma sırasında katı ve sıvı gıdalar yutaktan yemek borusuna ve oradan da mideye geçer" diyen Prof. Dr. Murat Topak,
"Farenjit yutak dokularının iltihabı olup; ateş, boğaz ağrısı, kızarıklık ve yutma güçlüğü ile karakterizedir. Bademcik iltihapları da farenjitler arasında sayılabilir. Tarif edilen akut farenjit dışında kronik farenjit olarak tanımlanan bir hastalık tablosu da vardır. Kronik farenjitte ateş ya da kırgınlık yoktur ancak yutkunma güçlüğü, gıcık öksürüğü, yanma, gerilme, yabancı cisim takılmış gibi bir his ve boğazı sık sık temizleme isteği vardır" dedi.
Sürekli ağızdan nefes alıyorsanız, dikkat!
Enfeksiyonun da farenjitte bir etken olduğunu ifade eden Prof. Dr. Topak, "Hava kirliliği, sigara içilmesi, alkol, acılı baharatlı gıdalar, çok sıcak-soğuk yiyecek ve içecekler de boğazı tahriş eden etkenler olmakla beraber; burun tıkanıklığı nedeniyle sürekli ağızdan nefes almak, kronik farenjitte daha büyük bir rol oynar. Akut farenjit sık sık tekrarlanıyorsa kronik farenjite dönüşebilir" uyarısında bulundu.
Yetersiz uyku, farenjite neden olabilir!
Birçok mikroorganizmanın farenjite neden olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Murat Topak, şu bilgileri verdi:
"Erişkin yaş grubu farenjitlerinin %90'ı, çocuk yaş grubu farenjitlerinin ise %60-75'i viral etkenlerle ortaya çıkmaktadır. Soğuk algınlığına yol açan virüsler üst solunum yollarını etkilediği için farenjite de yol açabilirler. Tüm tonsillofarenjitlerin %25'inden ise bakteriler sorumludur. Viral üst solunum yolları enfeksiyonlarındaki risk faktörleri burada da söylenebilir.Bunlar: Kreş, sınıf vb. kalabalık ortamlar, sigara, beslenme yetersizliği, kronik hastalıklar, yetersiz uyku, stres gibi faktörlerdir.
Havasız ortamlardan kaçının, ellerinizi sabunla sık sık yıkayın!
Farenjite yol açan mikroorganizmalar solunum yolları ile bulaşır. Bulaşma; damlacık enfeksiyonu (hasta olan kişiden hapşırık ve öksürükle çevre ortama yayılarak havada mikropartiküllere yapışarak orada asılı kalıp daha sonra hasta olmayan kişiye solunum yolu ile bulaşması), direkt temas ve indirekt temas (hasta olan kişiden çevreye yayılan ve eşyaların yüzeyinde bir süre canlı kalabilen mikroorganizmalara temas ile bunların burun, ağız veya göze bulaştırılması yolu) ile olur. Korunmak için:
1.Bulaşma yollarının göz önünde bulundurulması,
2.Hasta olan kişiyle yakın temastan kaçınılması,
3.Havasız ve kalabalık ortamlarda bulunulmaması,
4.Ellerin sık sık sabunla 20 saniye süre ile parmak araları ve bilekler dâhil olmak üzere yıkanması,
5.Sigara içilmemesi,
6.Sigara dumanına maruz kalınmaması,
7.Beslenmeye ve yeterli uyumaya dikkat edilmesi gerekir."
Tedavide, pastillerin iyileştirici etkisi bulunmuyor
Prof. Dr. Murat Topak, "Virüslerden kaynaklanan akut farenjitlerde antibiyotikler kullanılmaz. Ancak ciddi enfeksiyonlarda ya da bağışıklık sisteminin çok zayıf olduğu durumlarda antibiyotik önerilebilir" diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Antibiyotiklerin yanı sıra, ağrı kesici-ateş düşürücü ilaçlar, alerji düşünülen hastalarda antihistaminikler, burun açıcı spreyler, öksürük kesiciler ve tuzlu karbonatlı su ile ağız gargaraları kullanılabilir. Pastiller genellikle faydasızdır. Kronik farenjitin ise tedavisi oldukça zordur. Hem doktorun tedavi uygulaması hem de hastanın bazı durumlara dikkat etmesi gerekmektedir. Ancak yine de kronik farenjit çoğu zaman tam olarak ortadan kaldırılamaz. Tedaviyi belirlemek için kronik farenjiti ortaya çıkaran başka bir faktör olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer bulunursa önce onun tedavisi gerekir. Antibiyotikler genellikle faydasızdır. Alerji, burun kemiğinde eğrilik veyaburun içindeki konkaların hipertrofisi , sinüzit,reflügibi hastalıklar uygun şekilde, gerekirse ameliyatla düzeltilmelidir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.