Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili tahliye kararını eleştirerek, "Sayın Başkan bana daha önceleri bizzat kendisi söylemiştir, "gerekçeyi hazırlamadan asla karar açıklamayız" diye... Ama ne yazık ki şimdi ben bu olayı yaşayınca gerçekten çok üzüldüm ve buradan söylüyorum, çok kırgınım. Niye, o makamda olana dürüstlük yaraşır da onun için... Bana bunu söyledi. Çünkü önceki başkanı gerekçe hazırlanmadan alelacele açıklanan kararlarda eleştiren bu arkadaşımız, bu defa alelacele böyle bir kararı açıklama konumuna gelmiştir." dedi.
Burdur'da toplu açılış törenine katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Doğu ve Güneydoğu'daki terör operasyonları sebebiyle oluşan yıkımlarla ilgili yer tespitleri ve gerekli çalışmaların yapıldığını belirterek, "İnşallah o leş kargalarına gerekli cevap yeni düzenle birlikte verilecektir. Herhalde 1 yılı bulmadan yeni bir Güneydoğu inşallah inşa edilecektir." ifadelerini kullandı.
"BUNLAR BEDELİNİ ÖDEMELİDİR"
"Şu andaki iktidar yerinde kalacağına Rus, Suriye gelsin diyenler var bu ülkede. Maalesef parlamentoda olanlardan buradan kalkıp Moskova'ya gidip, Rus Dışişleri Bakanı ile görüşüp, ardından da PYD'ye, YPG'ye Moskova'da ofis açtıranlar var bu ülkede..." diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu parlamentonun içinde teröre bulaşanlar varsa -ki var- bunlar bedelini ödemelidir. Çünkü anayasa ne diyorsa bunun gereği yerine getirilmelidir. Millet bunu bekliyor. Öyleyse milletin beklentisine cevap verilmelidir."
Son 3 yıl içinde yaşananların tesadüfi olmadığını kaydeden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "İşte paralel örgüt, bölücü örgüt, şu, bu vesaire... Hepsi de farklı görünümlerde, farklı isimler, farklı yöntemlerle, farklı amaçlar için öyle görünüyorlar ama hedef aynı. Milletimiz bunların hiç birine prim vermedi. Ama maalesef bu mücadelede ciddi zorluklarımız var. Öyle ki kamu kurumlarında görev yapanlar arasında dahi karşımızdaki sorunun mahiyetini kavrayamayanlar olduğunu görüyoruz. Türkiye 2014 yılı başında kamuoyunda "MİT TIR'ları hadisesi" olarak bilinen büyük bir ihanet olayına şahit oldu. Ülkemizin güvenliğine, milletimizin menfaatlerine yönelik bu saldırının failleri bugün adalete hesap veriyor. Bu olayı Türkiye'yi uluslararası kamuoyunda köşeye sıkıştırmanın aracı olarak kullanmak isteyenler var ve bu meseleyi farklı biçimlerde sürekli gündeme getirmenin çabası içindeler."
"AYM, YETKİSİ OLMADIĞI HALDE ESASA GİREREK KARAR VERDİ"
Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: "Son olarak bir gazete de aynı oyunda figüranlık yapmaya kalkınca sorumluları adalete hesap vermek mecburiyetinde kaldı. Kendilerine yöneltilen suçlama casusluk gibi gerçekten ağır ve dünyanın her yerinde karşılığı olan bir iddiadır. Sorumlularla ilgili soruşturma yapılmış, savcılar harekete geçip tutuklama talebinde bulunmuş, mahkeme de tutuklama kararı vermiş. Halen konu yargı aşamasında. Fakat bu arada Anayasa Mahkemesi, anayasayı açıkça hiçe sayarak kendini mahkemenin yerine koymuş, bireysel başvuru hakkı ile ilgisi olmayan bir karar vermiştir. Yargı süreci bitmemiş. Bitmediği halde tutukluluk süreci içinde olan bu kişiler hakkında Anayasa Mahkemesi böyle bir kararı veriyor. Çok daha önceden yapılmış binlerce başvuruyu görüşmeyi beklerken bu davadan yargılanan kişilerin tutukluluk halleri ile ilgili çok hızlı bir süreç işletilmiştir. Bu aceleniz ne ya? Ne oldu da bu kadar acele ettiniz? Anayasa Mahkemesi oy çokluğu ile bu kişilerin tutukluluk hallerinin -ifadeye bak- "kuvvet suç şüphesi olmadığı" gerekçesi ile kaldırılmasını istemiş. Bu konuda mahkeme kesinlikle yetkisi olmadığı halde işin esasına girerek karar vermiştir. Üstelik yine hukuka aykırı bir şekilde önce kararı, günler sonra da gerekçeyi açıklamıştır."
"MİLLETİNİN ALEYHİNE KARAR ALMAKTAN ÇEKİNMEDİ"
Erdoğan, şunları vurguladı: "Sayın Başkan bana daha önceleri bizzat kendisi söylemiştir, "gerekçeyi hazırlamadan asla karar açıklamayız" diye... Ama ne yazık ki şimdi ben bu olayı yaşayınca gerçekten çok üzüldüm ve buradan söylüyorum, çok kırgınım. Niye, o makamda olana dürüstlük yaraşır da onun için... Bana bunu söyledi. Çünkü önceki başkanı gerekçe hazırlanmadan alelacele açıklanan kararlarda eleştiren bu arkadaşımız, bu defa alelacele böyle bir kararı açıklama konumuna gelmiştir. Geç de olsa kamuoyuna ilan edilen gerekçe ne ise her şey var; ama yapılan bu hukuksuzluğun izahı yok. Halbuki Anayasa Mahkemesi bu ülkede devletin ve milletin hakları, menfaatleri, çıkarları konusunda en fazla hassas olması gereken kurumların başında geliyor. Ama bu kurum, üstelik de başkanının da içinde yer aldığı bir kısım üyeleri eliyle son dönemde Türkiye'ye yönelik en büyük saldırılardan birinin somut örneği olan bir konuda ülkesinin ve milletinin aleyhine karar almaktan çekinmemiştir."
"DİREN BAKALIM!"
Erdoğan, "İlk derece mahkeme ne demiş, casusluktan bunu tutuklamış. Siz ne diyorsunuz; "hayır, burada böyle bir şey yok'. Oraya iade ediyorsun. Fakat daha önce casusluktan tutuklanmayı isteyen mahkemenin de verdiği kararı anlamıyorum. Halbuki ilk derece mahkeme de kararında direnebilirdi. Diren bakalım! O zaman Anayasa Mahkemesi ne yapacak, bir de onu görelim. Bence o verdiği kararda direnmiş olsaydı inanıyorum ki dengeler çok daha farklı gelişecekti." diye konuştu.
"104. MADDEYE UY!"
"Bu konunun yargının bağımsızlığı ile uzaktan, yakından bir alakası yoktur. Şu ifade de çok çirkin; anayasan bir madde okuyor: "Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar herkesi bağlar'. Doğru! Seni de bağlar." diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Ben cumhurbaşkanı olarak vatana ihanetin dışında hiçbir suçla suçlanmam. Ama anayasayı korumak benim de görevim. Ben de diyorum ki Anayasanın 104. maddesine uy! İlk fıkrasını alıp diğer fıkrasını bir kenara koyma! Bunun üzerinde de hassas ol! Geçmişte yargı nasıl paralel devlet yapılanması örgütü tarafından çökertildiğinde karşısına dikildik ve mücadele ettiysek, bu konuda da aynı şekilde hareket etmek mecburiyetindeyiz. Cumhurbaşkanı olarak anayasaya göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin birliğini temsil etmekle, anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmekle yükümlüyüm. Bu konuda kim yetki sınırlarının dışına çıkarsa karşısında da beni bulur. Anayasa Mahkemesi böyle bir yola girerse milletim adına ona karşı itirazlarımı dile getirmekten de çekinmem. Asıl bu tür girişimler, yanlışlar, haksızlıklar karşısında susarsam milletimin adına, itimadına layık olmamış olurum. Mesele bu!"
Erdoğan, "Kendi ülkesinin ve milletinin çıkarlarına saygı duymayan bir kuruma -kusura bakmayın- ne dedim, "ben de bu karara saygı duymuyorum" dedim. Anayasa Mahkemesi'nin kendi varlığını ve meşruiyetini tartışmaya açacak bu tür yollara temenni ederim ki bir daha tevessül etmez. Biz eleştirilen değil, takdir edilen bir Anayasa Mahkemesi istiyoruz." dedi.
"ÇOCUK OYUNCAĞI MI BU?"
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da "diktatör bozuntusu" sözlerinden dolayı eleştirerek, "Bu ne terbiyedir be? Yani siz nasıl bir siyasetçisiniz? Nasıl böyle bir ifadeyi kullanırsınız. Bunlarda bir şey olmaz. Bunlar bu ülkede siyaset yapamaz. Tutturmuşlar biz başkanlık istemiyoruz. Bunlar şunu görüyor; "bu millet bizden başkan çıkarmaz" diyorlar. Ondan dolayı da, "dertsiz başımıza dert sokmayalım, hiç olmazsa parlamentoya girelim" diyorlar. Dertleri bu. Bütün bunlarla beraber biri masadan kaçıyor, öteki "o yoksa ben de masada kalmam" diyor. Çocuk oyuncağı mı bu? Burada yeni anayasadan milletimizin geleceğine ışık tutacak inşallah bir neticeyi alalım." ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.