Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde;
Ekranları başında bizleri izleyen, radyo kanallarında ve sosyal medya platformlarında bizleri takip eden tüm vatandaşlarıma selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Yolunuza yoldaş mücadelemize nefer olan tüm dava arkadaşlarımıza, 23 yıldır desteğini ve duasını bizden esirgemeyen aziz milletimin her bir ferdine en samimi saygılarımı iletiyorum.
Konuşmamın hemen başında aileleriniz ve sevdiklerinizle birlikte huzurla idrak ettiğinize inandığım Ramazan Bayramı’nızı tekrar tebrik ediyorum.
AK Parti teşkilatları Ramazan-ı Şerif süresince gerçekten olağanüstü bir çaba içinde oldu, 81 vilayetimizin her metrekaresinde kelimenin tam anlamıyla kardeşlik ve dayanışma rüzgarı esti. Hepimizin büyük bir aile olduğunu tekrar hatırladık ve hatırlattık, sadece kadın kollarımız 4 buçuk milyon insanımıza ulaştı. Gençlik kollarımız ‘İftara 5 kala’ etkinliği ile 800 bin vatandaşımıza iftariyelik dağıttı.
Kabine üyelerimiz ve milletvekillerimiz Türkiye’nin dört bir yanında gönül sofralarının misafiri oldu. Belediyelerimiz, yoksulun kapısını çaldı.
Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler, çok önemli bir değişimin eşiğinde hatta coğrafyamız itibari ile merkezinde olduğumuzu gösteriyor. 2’nci Cihan Harbi sonrasında kökleşen küresel sistem temelden çatırdıyor. Neoliberal ekonomi ve siyasal düzenin yerine daha korumacı bir yapının yükselmekte olduğunu görüyoruz. Hemen her yerde devletler toplumu ve ekonomiyi güçlendirmeyi amaçlayan politikalar üretiyor, ticaretten güvenliğe savunmadan nüfus oranına yeni mücadele dönemine hazırlık yapılıyor. Uluslararası siyasetin neredeyse tüm aktörleri yeni arayışlara girdi, gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarının küresel ölçekte bir etki uyandıracağı anlaşılıyor. Büyük küçük demeden herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırganın yaklaştığını söylemek abartılı olmayacaktır.
Son aylarda üst üste gelen haberleri işte bu yeni dönemin doğum sancıları olarak değerlendirmemiz gerekiyor, şunu büyük bir gururla bir kere daha söylemek zorundayım, bu süreci en iyi okuyan en iyi yöneten sahada ve masada en güçlü konumda bulunan ülkelerden biri Türkiye’dir. Geçmişte farklı sebeplerle küresel rekabette minder dışına itilen ülkemiz yeni dönemin kurucu aktörlerinden biri haline gelmeye başladı.
Sözünün ağırlığı olan bir ülke olarak Türkiye’nin ismi her platformda daha sık telaffuz ediliyor, Türkiye’siz bir denklem kurulamayacağı kurulsa dahi bunun yaşama şansı olmadığı çoğu zaman mecburen kabulleniliyor. İdrak yolları kapalı olmayanlar şu hakikati çok net görmektedir, Türkiye 23 yıldır temelini tuğla tuğla ördüğü güçlü altyapısı ile yeni döneme damgasını vurmaktadır.
Ülkemizdeki muhalefetin anlamadığı, anlamak istemediği gerçeklik işte budur, onlar hala eski Türkiye’de yaşadıklarını zannediyorlar. Onlar hala Türkiye’nin icazetle iş gördüğü zannı ile hareket ediyorlar. Türkiye AK Parti hükümetleri döneminde icazet alan değil icazeti aranan ülke konumuna gelmiştir.
Türkiye büyük güçlerin oyunlarında rol lütfedilen bir figüran değil senaryosunu kendi yazdığı bir aktör olmuştur. Türkiye muktedir bir ülkedir.
Yeni Türkiye’ye dünya alışmış, hiç hoşlarına gitmese de batılı güçler yeni Türkiye’yi benimsemek zorunda kalmıştır ama ülkedeki ana muhalefet partisi meseleyi halen kavrayamamıştır. Özellikle batı ile münasebetler konusunda son 23 yılda nasıl bir paradigma değişimi yaşandığını halen anlayamadılar, bırakın politika üretmeyi nefes dahi alamadıkları için gelişmeleri doğru okuyamıyorlar. 14-28 Mayıs öncesinde Amerika’dan ekonomist ithal etmekle övünenlerden zaten başka bir şey de beklenemez. Ne diyelim yazık, gerçekten çok yazık. Bunlar kendi ülkelerini ve milletlerini hiçbir zaman tanımadılar, korkarım bu gidişle de hiçbir zaman tanıyamayacaklar.
Son 1 haftada uluslararası ticaret savaşları yeni bir boyuta evrildi. Sermaye piyasalarındaki depremin artçıları henüz oturmadı. Kimi büyük ekonomilerin daralmaya girmesi kuvvetle muhtemeldir. 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında ekonomide güçlü bir ekip kurduk. Ekonomik sorunları çözecek ve şoklara karşı dirençli hale getirecek programı hayata geçirdik. Dünyada ciddi belirsizlik ortamı var ama Türkiye'nin de güçlü bir ekonomi programı var.
Ticaret, üretim ve ihracat tarafında menfi durum beklemiyoruz. Düşük tarife uygulanan ülkeler olmamızla bu dönemi daha kolay atlatacağız. İş dünyamız müsterih olsun, vatandaşımız gönlünü ferah tutsun.
Her bakımdan umut veren bir hikayeye sahibiz. Makro ekonomik istikrar ve reform imkanı ile bu hikayeyi avantaja dönüştürdük. Dezenflasyon süreci devam ediyor. Yıllık enflasyon 10 aydır geriliyor. Enflasyondaki düşüş sürecektir. Maliye politikasındaki disiplinli duruşumuza devam ediyoruz. Dış dengede iyileşme var. İhracat tarafında da işler yolunda gidiyor. Cumhuriyet tarihimizin ikinci en yüksek günlük ihracatına ulaştık.
Muhalefetin ekonomiye zarar verme girişimlerini boşa çıkardık. Kifayetsiz muhterislerin boykot çağrısına milletimiz prim vermedi. Gezi'de 'tüketmeyin' çağrısı nasıl çapulcuların elinde patladıysa CHP'nin çağrısına da millet itibar etmedi. Boykotçular bizzat vatandaşımızdan boykot yedi. Türkiye ekonomisini batıracağını zannedenler avcunu yalayıp kös kös oturdu. Muhalefetin tüm kumpas ve tahriklerine rağmen Türkiye'yi büyütüyor, hedeflerine yaklaştırıyoruz. 19 Mart'tan çok farklı oyun oynanıyor. Hisseli Harikalar kumpanyası izliyoruz. Oyununun kurucusu, oyuncuları, perdeyi açan kapatan CHP. Bilinmeyen tek bir şey vardı, bu orta oyunu kavuğunun kimse olduğuydu. Kurultayları ile kavuk Özgür Özel'e geçmiş oldu. 20 gündür oynanan oyundan anlayamadığımız sahne ışıklarının sahneye değil bize doğrultulması. Oyunu oynayan, sahneleyen, İstanbul'da Escobar düzeni kuran, paylaşım kavgası veren onlar, savcıların kapısında ihbar sırasına giren onlar ama üste çıkmaya çalışanlar da onlar. Üzerimize çamur sıçratmaya çalışanlar da yine onlar. Siz bizi üzerine far tutulunca donup kalan tavşan mı zannettiniz. Kusura bakmayın, kendi iç tartışmalarınızın bedelini ne bize ne millete ödetemezsiniz. Kavuk tartışmanız bizi ilgilendirmez.
Şimdi çıkmışlar şu gözaltına alındı şu tutuklandı. Başınıza ne geldiyse kavuk sevdanızdan, kibriniz, aç gözlülüğünüz yüzünden geldi. Kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz. CHP'yi bu mafya düzenine siz soktunuz. Kendi içinizdeki meseleyi örtmek için sokakları ateşe veren sizsiziniz .Geçleri sokağa sürüp belediye binalarına saklanan sizsiniz. Gençlerin hayatı karardıysa o hayatları karartan CHP olarak yine sizsiniz.
Tarih boyunca hep bunu yaptınız. Bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini omuzlarına basıp onları bozuk para gibi harcayarak kariyer basamaklarını yükseldiniz. Utanmadan sıkılmadan çıkıp hep başkalarını suçladınız. Kurtla avlayıp sonra da utanmadan timsah gözyaşları döktünüz. Deniz Gezmiş'i sahaya süren siz değil misiniz, Meclis'te oylamadan kaçan siz değil misiniz? Bunlardan sonra utanmanız gerekirken Deniz Gezmiş'i kullanan siz değil misiniz. Nazım Hikmet'e bakın, Sabahattin Ali'ye bakın, aynısını orada da görürsünüz. Şimdi gençleri kışkırtıp polise saldırtıyor sonra da timsah gözyaşları döküyorsunuz. Bu ülkenin gençlerini size yedirtmeyeceğiz, kullandırtmayacağız. Gençleri yolsuzluklarınıza paravan etmenize izin vermeyiz. Millet bu tiyatroyu izlemiyor. Kendiniz çalıyor kendiniz oynuyorsunuz.
Güvendiğiniz dağlara da çoktan karlar yağdı. Medet umduğunuz batılı aktörler sizi terk edeli çok oldu. Son bir umutla aradığınız numaralar ya kapalı ya sizi engelledi ya da kapsama alanı dışına çıktı. Kimse sizi umursamıyor, yalanlarınıza kanmıyor. Çok büyük çaresizlik içindeler. 3 haftada tüm itibarlarını kaybettiler. Batılı efendilerinden de destek göremedi. Boykot çağrıları döndü CHP'nin kendisini vurdu. Şimdi bize sataşarak partimize ve ittifak ortağımıza edepsizce iftira atıyorlar. Ne diyor Özgür Bey, "CHP istese tek parti olarak devam edecekken ülkeyi seçimlerle tanıştırdı" diyor. Lütuf buyurdunuz... Kalkıp bizi cuntacılıkla suçluyor. CHP ikinci başkanları malum İsmet İnönü. Koltuğu 88 yaşındayken Ecevit karşısında kaybedince bıraktı. 1950'de Türkiye'de ilk şeffaf seçimde CHP iktidardan uzaklaştırıldı ve o günden bugüne kadar iktidara gelemedi.
CHP Genel Başkanına kendi tarihini iyi okumasını tavsiye ediyorum. Kirli geçmişi ile yüzleşmelerini öneriyorum. 50'den bu yana sandıkta yoksunuz ve o günden bu yana darbelerden medet umuyorsunuz. CHP demek cunta demektir. CHP bu ülkede darbeciliğin de kitabını yazmıştır. O hakaret ettikleri bağımsız yargı olmasaydı CHP kendi içinden çıkan cunta yönetiminin esiri olacaktı. Yatın kalkın yargıya dua edin ki kendi içinizden çıkan cuntadan sizi onlar kurtardı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.