Su çiçeği ya da grip değil,
En yüksek bulaşma riski döküntü döneminde
Su çiçeğinden gribe birçok hastalıkla karıştırılıyor!
En etkili korunma yöntemi; hijyen
Özellikle 5 yaşın altında çocuğu olanların karşılaşma ihtimalinin daha fazla olduğu el-ayak-ağız hastalığı birçok kişinin belki de adını bile duymadığı bir sorun. Yaz sonu ve sonbaharda görülme sıklığında artış yaşanan bu hastalık, son yıllarda daha çok karşılaşılan bulaşıcı çocuk hastalıklarından biri. Acıbadem Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, öncül belirtilerinin arasında ateş ve boğaz ağrısı gibi çok yaygın şikayetlerin olması ise hastalığın grip ya da üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla karıştırılmasına neden olduğunu söylüyor. Bulaşıcı özellik taşıması ise sorunun önemini artıyor...
Bağışıklık sistemi tam olarak gelişmediği için çocukluk döneminde sıklıkla enfeksiyon hastalıklarına rastlanabiliyor. Bunlardan biri de yüksek ateş nedeniyle hastaneye başvuruyu zorunlu kalın el-ayak-ağız hastalığı. Ancak özellikle son yıllarda adından sıkça söz edilen bu hastalık ne yazık ki yeterince tanınmıyor. Bununla birlikte belirtilerinin de üst solunum yolu enfeksiyonları, su çiçeği ya da kabakulak gibi farklı hastalıklara benzemesi de tanının gecikmesine neden olabiliyor. El-ayak-ağız hastalığının bulaşıcı olması nedeniyle okulların açılmasıyla birlikte artış yaşanma riskinin olduğunu söyleyen Acıbadem Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, hem evlerde, hem de okullarda hijyen konusunda dikkatli olunması gerektiğini ve düzenli olarak ellerin yıkanması gerektiğini belirtiyor.
2-10 yaş arası çocuklarda daha sık
Enterovirüs ailesinden virüslerin neden olduğu hastalık daha çok 2-10 yaş arası çocukları etkiliyor. Genellikle çocuklarda görülmesine rağmen zaman zaman erişkinlerde de ortaya çıkabiliyor. Ancak çocuklar hastalığa neden olan virüse maruz kaldıklarında hastalığa karşı bağışıklık geliştiriyor. Dolayısıyla 10 yaş üzerinde nadiren görülüyor. Solunum yolu, tükürük, yakın temas ya da dışkı yoluyla yayılıyor. Yüksek oranda bulaşıcı olması nedeniyle de hastalık salgına dönebiliyor.
Ateşle başlayıp döküntülerle devam ediyor
Virüsün vücuda girmesinden sonra hastalığın tipik belirtileri oluşmadan önce genellikle ateş, halsizlik, iştahsızlık, kırgınlık gibi grip benzeri belirtiler sonrasında boğaz ağrısı gözleniyor. Bu dönemde ebeveynlerin genellikle düşmeyen ateş ve boğaz ağrısı nedeniyle hastaneye başvurduklarını anlatan Dr. Hakan Kutlu, belirtilerin çoğunlukla üst solunum yolu enfeksiyonu ile karıştırıldığını söylüyor. Günler geçtikçe önce damakta sonra el ve ayaklarda, kalçada su çiçeğine benzer içi su dolu kırmızı kabarcık şeklinde döküntüler ortaya çıkıyor. Ateş birkaç gün ve döküntüler 7-10 gün içerisinde iyileşmeye başlıyor. Ancak hastanın virüsü bulaştırma riski döküntülerin olduğu dönem en yüksek seviyeye ulaşıyor.
Hastalığın virüslerden kaynaklanması nedeniyle antibiyotik tedavisine gerek duyulmadığını söyleyen Dr. Hakan Kutlu, "El-ağız-ayak hastalığının özel bir tedavisi bulunmuyor. Daha çok şikayetleri gidermeye ve hastayı rahatlatmaya yönelik ilaç tedavisi uygulanıyor" diyor.
Riski azaltmak için el hijyeni şart!
İyileşme sürecinde yatak istirahati ve bol sıvı tüketiminin önemine işaret eden Dr. Hakan Kutlu, "Ağız içindeki aftlar ve bademciklerdeki kızarıklık nedeniyle yemek yemek işkence haline gelir. Bu durumda katı yerine taze meyve suyu, yoğurt, ayran, çorba gibi sıvı gıdalar tercih edilebilir. Dondurma ya da soğuk içecekler rahatlama sağlayabiliyor. Ancak baharatlı ve tuzlu gıdalardan kaçınmak gerekir" diyor.
Hastalık yüksek oranda bulaşıcı olması nedeni ile özelikle çocukların bu dönemde kreşe veya okula gönderilmemesi önem taşıyor. Ayrıca, evin sık sık havalandırılarak temiz hava girmesi şart. Okul ve kreşlerde yüzeylerin temizlenmesi gerekiyor. Ellerinin sık sık yıkanması gerekli hijyen kurallarına uyulması el-ayak-ağız hastalığının bulaşma riskini düşürüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.