Midedeki yiyecekler ve mide sularının kontrolsüz ve aşırı hızlı derecede ince bağırsak bölümüne hareket etmesiyle ortaya çıkan Dumping Sendromu, kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Yemek yedikten 10 ila 30 dakika sonra hazımsızlık ve ishal gibi belirtilerle ortaya çıkan erken Dumping Sendromunda çarpıntı ve tansiyon düşüklüğü de gelişebiliyor. Uzmanlar,
Dumping Sendromlarının % 75’inin erken tip olduğunu belirtiyor. Dumping Sendromuna bağlı belirtilerin kontrol altına alınması için gıdaların ağızda iyice çiğnendikten sonra yutulması, üç kez ana öğün yemek yerine en az beş defa, az miktarda sık yeme düzenine geçilmesi ve balık, tavuk, yer fıstığı, baklagiller gibi protein ağırlıklı gıdaların tüketimine ağırlık verilmesi tavsiye ediliyor.
Genel Cerrahi Uzmanı Uzm. Dr. Talha Atalay, Dumping Sendromuna ilişkin değerlendirmede bulundu.
Dumping Sendromu nedir?
Uzm. Dr. Talha Atalay, Dumping Sendromunun, hiperosmolar mide içeriğinin (gıdaların) birden bire ince bağırsağa geçtiği durumlarda ortaya çıkan bir sendrom olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Talha Atalay, “Mide çıkışının kesilmesi ve midenin bir kısmının alınmasına ilişkin ameliyatların %5-10 unda ortaya çıkar. Çünkü bu ameliyatlarda ya mide çıkış bölgesi devre dışı bırakılmış ya da by pass edilmiştir.” dedi.
Dumping sendromunun iki çeşidi olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Talha Atalay, bunların erken ve geç Dumping Sendromu olduğunu söyledi.
Dumping Sendromlarının %75’i erken tip
Uzm. Dr. Talha Atalay, erken Dumping Sendromunda, gıda alımını takiben 10 ila 30 dakika içinde semptomların ortaya çıktığını kaydetti. Uzm. Dr. Talha Atalay, “İnce bağırsağa kontrolsüz olarak gelen gıda içeriği nedeniyle hazımsızlık, ishal gibi belirtilerin yanında bağırsakların salgıladığı maddelere bağlı çarpıntı, tansiyon düşüklüğü gibi sistemik belirtiler gelişir. Klinikte gözlenen Dumping sendromlarının % 75’i erken tiptir.” dedi.
Kan şekeri düşüklüğü ortaya çıkıyor
Geç Dumping Sendromunun ise öğünlerden 1 ila 3 saat sonra belirli semptomların ortaya çıkması ile karakterize form olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Talha Atalay, “Erken tipten farklı olarak, geç tipin ortaya çıkmasında esas neden; ince bağırsağa gelen içeriğe bağlı kanda ani yükselen kan şekerine cevap olarak vücudun hızlı insülin salgısı ile verdiği yanıttır. İnsülin yanıtına bağlı olarak hastalarda hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) belirtileri meydana gelir. Dumping Sendromu olan her dört hastadan birinde geç tipte Dumping Sendromu bulunur.” diye konuştu.
Obezite ameliyatları tek sebep değil
“Dumping sendromunda midedeki yiyecekler ve mide suları kontrolsüz ve aşırı hızlı derecede ince bağırsak bölümüne hareket eder” diyen Uzm. Dr. Talha Atalay, “Bunun en yaygın sebebi mide ile ilgili operasyonlarla ilişkili olabilir. Genellikle sorumlusu obezite ameliyatları olarak bilinse de mideden geçirilen herhangi bir operasyon, yemek borusu ameliyatları sonrasında da görülebilmektedir. Bu nedenle dumping sendromunun sadece obezite ameliyatları nedeniyle olduğu söylenemez.” diye konuştu.
Dumping sendromu nasıl tedavi edilir ?
Tedavide ilk olarak yaşam tarzı değişiklikleri önerildiğini kaydeden Uzm. Dr. Talha Atalay, bu tip değişikliklerin yetersiz kaldığı durumlarda ise medikal ve cerrahi tedavilerden yararlanıldığını ifade etti.
Uzm. Dr. Talha Atalay, aşağıdaki tedbirlerin Dumping Sendromuna bağlı belirtilerin kontrol altında alınmasında etkili olduğunu söyledi:
Gıdaların ağızda iyice çiğnendikten sonra yutulması,
Üç kez ana öğün yemek yerine en az beş defa, az miktarda sık yeme düzenine geçilmesi,
Balık, tavuk, yer fıstığı, baklagiller gibi protein ağırlıklı gıdaların tüketimine ağırlık verilmesi,
Sebzeler, tahıllı ürünler, kahvaltılık gevrekler gibi posalı, lifli gıdaların bol tüketilmesi.
Şeker, pasta, beyaz ekmek, makarna, gazlı içecek gibi karbonhidrat düzeyi yüksek gıdaların tüketiminden kaçınılması.
Şikayetlerin devam ettiği durumlarda, mide boşaltım zamanını uzatan ilaçların reçete edilebileceğini veya ek gıda takviyesinden yararlanılabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Talha Atalay, ilaç tedavisinin başarısız olduğu durumlarda ise mide boşaltımını yavaşlatacak cerrahi tedaviler gündeme gelebileceğini sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.