Isparta ve Antalya sınırlarında, Yukarı Köprüçay Havzası’nda yapımı sürdürülen Kasımlar Barajı ve HES projesi, bölgedeki bir çok köyün ulaşım yollarını su altında bırakacak. Bir kaç ay sonra su tutulmaya başlanması planlanan göl havzasındaki çalışmalar da hızlandı. Bölgede su altında kalacak olan köy yollarının yerine yeni bir yol yapılıyor. Ancak yolun çalışmaları sırasında önceki gün yaşanan skandal bölgedeki denetimsizliği ve hukuk tanımazlığı gözler önüne serdi.
ÖZEL ARAZİYE GİRİP AĞAÇLARI SÖKEREK 7 METRE YOL AÇTILAR
Darıbükü köyü Ortataş Mevkii’nde sürdürülen yol yapım çalışmaları sırasında köylülere ait özel araziye giren iş makineleri arazideki meyve ve meşe ağaçlarını sökerek yaklaşık 6-7 metre genişliğinde yol açtı. Özel arazinin bitişiğindeki kayalık alanda dinamitli patlatma yapmaya hazırlanırken köylülerin uyarısıyla çalışmanın durdurulduğu öğrenildi. Kamulaştırma kararı bulunmayan araziye mülk sahiplerine haber vermeden giren Gülsan Enerji firması yetkilileri uygulamanın bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını savundu. Yol yapımını üstlenen yüklenici firmanın yetkilisi ise arazinin kamulaştırma kapsamında olmadığını bilmediklerini öne sürerek, yapılan tahribatın kasıtlı olmadığını söyledi. Tahrip edilen özel arazinin Gülsan Enerji firmasına ait ana şantiyenin bitişiğinde yer alması dikkat çekiyor.
AV. BÜLENT KAÇAR: ‘ALANDA BİRDEN ÇOK SUÇ İŞLENMİŞ’
Baraj firması ile taşeron firmanın sorumluluğu birbirine atmasının ardından arazisi tahrip edilen mülk sahipleri konuyla ilgili yasal işlem başlatmaya hazırlanıyor. Olayın ardından sorularımızı yanıtlayan Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Avukat Bülent Kaçar, şunları söyledi: “Kasımlar Barajı yol çalışmasında vatandaşın özel arazisine iş makinalarıyla girilmesi sonucu birden çok suç oluşmuştur. Türk Ceza Kanununun 154. maddesine göre bir hakka dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir. Dozerlerle özel mülke girip tahribat yapanlar aynı zamanda mülk üzerindeki meyve ve meşe ağaçlarını sökerek mala zarar verme suçunu da işlemişlerdir. Türk Ceza Kanununun 151. maddesi gereğince; başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak mala zarar verme suçu nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında işlenirse suçun nitelikli hali oluşur ve fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
‘HİÇ BİR YATIRIM DOĞA VE İNSANDAN ÜSTÜN DEĞİLDİR’
“Türkiye Cumhuriyeti devletinin idaresi, bizzat kendinin koyduğu düzenleyici kurallara uygun davranmak zorundadır” diyen Avukat Bülent Kaçar, “Yol çalışmasında kontrolörlük ve denetim görevlerini yerine getirmeyen şirket yetkilileri ve kamu görevlileri hakkında zarar gören her yurttaş savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Hiçbir yatırım doğa ve insandan üstün değildir. Aslolan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkıdır. Bu hakkın her yurttaş için gerçekleşmesini sağlamak Anayasanın 56.maddesine göre devletin öncelikli ödevidir” diye konuştu.
‘DEVLET ALANDAN ÇEKİLDİ, BÖLGE YOLGEÇEN HANINA DÖNDÜ’
Bölgedeki çalışmaları yakından izleyen Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu’ndan yapılan açıklamada ise, Kasımlar Barajı ve HES projesinin inşaatının başlandığı günden bu yana pek çok hukuksuzluğun altına imza atıldığı kaydedilerek, “bölgenin sorumluluğunu üstlenen kamu idarecilerinin görev ve sorumluluklarını yeterince yerine getirmemeleri, bölgede devlete olan güveni ve inancı yok etmiştir. Yurttaşların arazilerine tecavüz edilmiş, pek çok yurttaşın meyve ağaçları zarar görmüş, evleri ve yaşam alanları yol yapımı sırasında yuvarlanan dev kayalar yüzünden tehdit altında bırakılmıştır. Baraj inşaatı sırasında ortaya çıkan ve çevre suçları ve çeşitli hukuk ihlalleriyle ilgili soruşturmalar ise deliller ortada olmasına karşın takipsizlikle sonuçlanmış, yöre insanının hukuka olan inancı da yara almıştır. Isparta’nın Yukarı Köprüçay Havzası’nda, devlet alandan çekilmiş, onlarca köyün kaderini bir şirketin insafına terk edilmiştir. Tüm bunların sonucu olarak da bölge adeta yolgeçen hanına dönüşmüştür” ifadelerine yer verildi.
Yusuf Yavuz
ulusalkanal.com.tr
<
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.