—“DEMOKRASİ TARİHİ 300 YILLIK. DEMOKRATİK OLGUNLUĞA ERİŞMEK İÇİN BEDEL ÖDEMEK GEREKİYOR VE ÖDENİYOR.”
—“ADALETİN OLMADIĞI YERDE KAOS OLUŞUR, MAFYALARIN HÜKÜM SÜRDÜĞÜ KAOTİK BİR ORTAM OLUŞUR. ADALETİN OLMADIĞI YERDE NE YAŞAM OLUR, NE DE ÜLKENİN GELECEĞİNDEN SÖZ EDEBİLİRİZ.”
Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Mavi Deniz Koleji öğrencilerine demokrasi kültürünü ve adaleti anlattı. Demokrasiyi, biri sandık, diğeri gerçek olmak üzere ikiye ayırmak gerektiğini söyleyen Altun “Önünüze temsilcinizi seçmek için sadece sandık konması değildir demokrasi… Her şeyden önce orada aday olabilme iradenizi ortaya koyabilmeniz gerekir. Kendinizi ifade edebilme özgürlüğünüz olmalıdır. Seçmen olacak, oy kullanacak kişilerin de iradelerini sakatlayacak, iradelerini belli bir noktaya empoze edecek şekilde özellikle muktedir dediğimiz kişi ya da kurum tarafından baskı yapılmaması gerekir. Dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet veya cinsel tercih, adına ne derseniz deyin, ayrımcılık anlamına kullanılan hiçbir şeyin demokraside karşılığı yoktur. Herkesin eşit biçimde sisteme katılması esastır. Dışına çıktığınızda, adına demokrasi demiş olsanız da başka bir yönetim biçimine geçmiş olursunuz” dedi.
Demokrasi tarihinin belki 1789 Fransız devrimiyle başladığını ama öncesiyle birlikte 300 yıllık mücadele ürünü olduğunu kaydeden Bursa Barosu Başkanı Altun, şöyle konuştu:
“70-80 yılda her yurttaşın birbirine empatiyle bakabileceği olgunluğu sağlayıp demokratik sistem maalesef kuramıyorsunuz. En azından birkaç kuşak daha bedel ödemeniz gerekiyor. Ödenmedi mi? Ödendi elbette, 60’larda, 70’lerde ödendi. 80’lerde çok acı bedeller ödendi. Sonraki süreçte de 28 Şubat’ı, 2007’de başlayıp 2012’de biten Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz veya İzmir casusluk davalarını örnek gösterebilirsiniz. Son olarak da 15 Temmuz hain darbe girişimini koyabilirsiniz. Buralarda hep bedeller ödenmiştir. Bu bedeller özünde ülkeyi demokratik cumhuriyet çizgisine taşımak adına ödendi.”
Öğrencilere seslenirken, “Bu ülkeye inanmak, demokrasiye inanmak zorundayız. Demokratik cumhuriyeti özümsemek zorundayız. Her ne fikirde olursak olalım, bütün toplumu kucaklayacak dil kullanmak, ötekileştirmekten, ayrıştırmaktan vazgeçmek, kin nefret ayrıştırma tohumları ekmek yerine sürekli birlikteliği kaynaştıracak tavırda olmalıyız” diyen Başkan Altun şöyle devam etti:
“Sivil anayasa yapmak bu kadar zor mu?”
“Sizin bireysel düşünceniz, hayata bakış açınız toplumsal bakışla örtüşmeyebilir. Ortak düşünceyi, ortak bakışı açısını bulmak zorundasınız. Peki, ne üzerinden ortak olacağız? Devletler ne üzerinde ortaklaşır? Öncelikle anayasa elbette… Peki bu ülkede toplumsal mutabakatı sağladığımız bir anayasa var mı? Maalesef yok! Hala bir darbe anayasası kalıntısı ile yönetiliyoruz. O kadar zor mu bizim bir sivil anayasa yapmamız? Ve o sivil anayasaya hepimizin sahip çıkması o kadar zor mu? Bence zor değil. Ancak bu sadece Millet Meclisi’nin yapacağı ya da Kanunlar Kararlar Dairesi Başkanlığı’nın yazıp referanduma sunacağı basit bir işlem değil. Bu ülkenin kurucu anayasası bir askeri darbeyle ortadan kaldırıldığına göre çağın gereklerine uygun, yeni sivil bir anayasa nerede yapılacak? Öncelikle burada yapılacak, sizin talepleriniz alınacak. Üniversitelerin anayasa kürsülerinde yapılacak. Anayasa konusunda uzmanlaşmış akademisyenler, anayasa profesörleri konuşacak. 15 Nisan Referandumu öncesinde, üniversitelerin farklı bölümlerinde adının önünde akademik unvanı olan birçok kişi anayasa üzerinden topluma mesajlar verdi. Hatta futbolcular, eski hakemler bile anayasayı konuştu. Ama Anayasacılar konuşmadı, konuşamadı. Elbette ki her yurttaşın toplumsal mutabakat sözleşmesine dair söyleyeceği bir şey vardır ama akademik anlamda söylemesi gerekenler öncelikle bu bilim dalıyla uğraşan kişiler olmalıdır. Toplumun ihtiyaçlarına göre çok uzun olmayan ve temel esasları belirleyen, birkaç ay değil, üzerinde birkaç sene çalışılmış, üniversitelerle, hukuk fakülteleriyle, barolarla ortak bir anayasa metni hazırlanmalıdır. Böyle bir anayasaya da herkes sahip çıkmalıdır.”
“Adaletin olmadığı ülkeye mafya hakim olur”
Av. Gürkan Altun, adalet kavramını anlatırken de şunları söyledi:
“Demokrasi, hak ve adaletten ayrı düşünülemez. Yurttaşın hakları vardır, kanunlarla korunur. Ne zaman kesintiye uğrar. Biri diğerine müdahale ettiği zaman... İşte orada da hukuk düzeni devreye girecek. Haklar arasındaki çatışmayı sonlandıracak. Kimin lehine peki? Tabii ki haklının lehine… Bunun adına da adalet diyoruz. Amaç hakkı teslim etmektir. Hakkı teslim edemediğinizde ne olur? Adaletsiz bir karar vermiş olursunuz. Adaletin olmadığı yerde vicdanlarımız sızlar. Bu kadar değil elbette! Her birey kendisinde benzer eylemleri yapma hakkı görerek kendi hakkını kendisi elde etmeye çalışacak. Kaos oluşacak, anarşi oluşacak. Mafyaların hüküm sürdüğü kaotik bir ortam oluşacak. Adaletin olmadığı yerde ne eğitim olur, ne yaşam olur. Ne de ülkenin geleceğinden söz edebiliriz.”
Programın sonunda Mavi Deniz Koleji Kurucusu İnanç Düzgün, Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun’ateşekkür çiçeği ve plaket verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.