İki yılı aşkın süredir tüm dünyayı etkileyen, birçok insanın enfekte olmasına ve yine çok sayıda can kaybına neden olan COVID-19 pandemisi, Koç Üniversitesi araştırmacıları tarafından da üzerinde çok çalışılan, birçok disiplinlerarası araştırma yürütülen en sıcak konulardan biri. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Tuğba Bağcı Önder, Koç Üniversitesi Translasyonel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden doktora sonrası (Postdoc) araştırmacı Dr. Alişan Kayabölen, Dr. Uğur Akcan, Dr. Doğancan Özturan ve ekip arkadaşları da yaptıkları araştırma ile COVID-19 ile mücadelede çok önemli bir kapıyı aralıyorlar.
COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2’nin (şiddetli akut solunum yolu sendromu koronavirüsü 2) hücre içine girmesi vücudumuzda doğal olarak bulunan ACE2 adlı reseptöre tutunması ile mümkün oluyor. Şu anda bu virüsle mücadele için kullanılan anti-viral ilaçlar, virüsün hücreye girmesini değil, virüsün hücre içinde çoğalmasını engelleyen araçlar ve sadece SARS-CoV-2’ya özgü değiller. Oysa ACE2 reseptörünü bloke etmeyi hedefleyen yaklaşımlar geliştirmek dünyanın birçok yerindeki laboratuvarlarda araştırmacıların en büyük ortak hedeflerinden biri. Virüsün vücuda girişi için anahtar görevi gören ACE2 reseptörünü engelleyecek bir molekül üretmek için birçok çalışma yürütülüyor. Koç Üniversitesi araştırmacılarının çalışmasını özgün kılansa, virüsle reseptör arasında engel oluşturmak amacıyla tasarladıkları ve genetik mühendislik yöntemi ile ürettikleri, ACE2 reseptörünü çoklu bir formda taklit eden yepyeni bir molekül. Virüsün yüzeyinde bulunan dikensi görünümlü spike proteinleri bu molekülle sarmalanıyor ve böylece virüsün ACE2 reseptörüne tutunması ve dolayısıyla hücreye girmesi engelleniyor. Bu molekül, dünyanın pek çok merkezinde benzer yaklaşımlar ile üretilen diğer moleküllerden daha etkili. Prof. Dr. Tuğba Bağcı Önder ve Dr. Alişan Kayabölen, sonuçların bu kadar güzel olmasından büyük sevinç duyuyor, beklentilerini ötesinde verimli bir molekül tasarladıklarını vurguluyor.
Varyantlar Üzerinde de Etkili
Virüsün mutasyona uğramasıyla ortaya çıkan ve Omicron dahil birçok varyant üzerinde de test edilen molekülün başarı yüzdesi benzer çalışmalardaki tekli örneklere oranla 100 kat daha yüksek. Bu başarı sadece deneysel laboratuvar ortamında değil, gerçek ve canlı virüslerin izole edilerek araştırılabildiği ve Türkiye’de öncü bir merkez olan Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi’nde (KUİSCİD) yapılan denemelerde de benzer şekilde kendini tekrar etti. Prof. Dr. Füsun Can ve ekibi ile kurulan başarılı bir ortaklıkla, tasarlanan yeni molekülün etkileri laboratuvarda araştırıldı ve sonuçları çok başarılı oldu. Ayrıca, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nde yapılan hayvan deneylerinde de molekül virüsü etkisiz hale getirme konusunda başarılı sonuçlar ortaya koydu.
Geçtiğimiz hafta etki değeri çok yüksek olan Advanced Science (IF = 17.52) adlı bilimsel yayın organında araştırma sonuçlarını ortaya koyan makalenin yayımlanmasının üzerinden çok kısa bir süre geçmesine rağmen, çeşitli ülkelerdeki üniversitelerden laboratuvarlar iş birliği için bağlantı kurmaya başladı. Araştırmanın bundan sonraki adımı ise, büyük üretici firmalarla bir araya gelip molekülün klinik araştırmalarda kullanılmak üzere geliştirilmesi olacak. Yeni varyantların da enfeksiyon kapasitesini azaltabilecek bu çoklu molekül ilaç üretimi için de umut olabilecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.