Kusma; bebek ve daha büyük yaştaki çocuklarda, birçok hastalığın seyri sırasında ortaya çıkabilen ortak bir bulgudur. Beslenmeyle ilgili olarak çıkarmalar önemli olmayabilse de, ısrarlı kusmaların nedeni mutlaka araştırılmalıdır.
Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Doğruyol, kusmanın sadece mide – bağırsak sistemi hastalıklarının bir bulgusu olmadığını; çocukların idrar yolları, merkez sinir sistemi (beyin), kulak burun boğaz iltihapları ve akciğer enfeksiyonları sırasında da kustuklarını söyledi.
Kusmanın renginin ve özelliğinin kusmayı tanımlamada, aydınlatmada ve tedaviyi planlamada yol gösterici bir özellik taşıdığını belirten Prof. Dr. Doğruyol, kusmanın taşma, fışkırma, temiz (beyaz) kusma, kanlı ve gaita şekillerinde görülebileceğini ifade etti.
Yatar pozisyondayken ağız kenarından, mide içeriğiniz eforsuz bir şekilde dışarı gelmesine ‘reflü’ denildiğini söyleyen Prof. Dr. Doğruyol, yemek borusu ile mide bileşkeninin birleşim yerini açıp, kapayan faktörler arasında dengenin bozulmasıyla ortaya çıkan bu rahatsızlığın, genellikle fizyolojik olduğunu ve bu mekanizmaların düzeltilmesiyle kendiliğinden geçtiğini, ancak bazen ciddi rahatsızlıklara ve yeni doğanlarda ani ölümlere bile yol açabileceğine dikkat çekti.
Bu bulgulara dikkat
Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Doğruyol, “Reflü hatalığı genel olarak çocuğun sinir dokusunun gelişmesine paralel olarak yavaş yavaş düzelir. Tüm süreç genellikle çocuğun ayağa kalkması ve yürümesine kadar sürer. Ancak bu çocukların bir kısmı bütün tedbirlere ve tıbbi tedaviye rağmen düzelmez. Çocukların kilo almalarında problem olması, morarmış olarak uykularından ağlayarak uyanmaları, sık sık akciğer enfeksiyonu geçirmeleri, göğüste yanma bulguları, mide kanaması, ses kısıklığı ve üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bulgular dikkate alınmalıdır. Tedavi olmamış reflü hastalığında tıbbi seyrine bakıldığında, hastalığın beşte biri ölümle sonlanır. Bu yüzden belirtilen bulgulara dikkat edilmeli ve geç olmadan tedaviye başlanılmalıdır” dedi.
Hastaların belli bir evreden sonra artık cerrahi olarak tedavi edilmeleri gerektiğini vurgulayan Doğruyol, bu hastalığın cerrahi tedavisinde en uygun yöntemin kapalı cerrahi (laporoskopik tedavi) olduğunu ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.