Okula başlangıç çocuklar için hayatlarının dönüm noktalarından biridir… Böyle bakıldığında bu önemli başlangıç, elbette beraberinde birçok farklı duygu, düşünce ve davranışların eşlik ettiği uyum sürecini gerektiriyor.
Okul başlangıcı ve çocuğun okula uyum süreci bazı çocuklarda rahatlıkla ve sağlıklı bir şekilde atlatılırken, bazı çocuklarda bu süreç uzar, aksamalar olur ve bu durum çocuğun yaşantısında sıkıntıya yol açar. Çocuğun okula gitmek istememesini etkileyen pek çok faktör olabilir.
Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı Klinik Psikolog Emel Güler, anlattı.
Öncelikle Çocuğun Neden Okula Gitmek İstemediği Anlaşılmalıdır!
Anne babanın okula gitme konusundaki tutumları nasıl? Anne babalar okula gitmeyi seçenek gibi gösterip, çocuğa okula gitme konusunda esneklik olabileceği yönünde mesajlar veriyorlarsa çocuk seçimini evde kalmaktan yana kullanabilir. Okula gitmenin gerekli ve zorunlu olduğu aile tarafından çocuğa bildirilmelidir.
Çocuk okulda arkadaş edinme, sosyalleşme, kabul görme, etkileşim kurma gibi konularda sorun yaşıyor mu? Bu sorunların varlığı, okula gitmeyi olumsuz etkiler.
Çocuk gelişimsel, bilişsel ve psikolojik olarak okula gitmeye hazır değil mi? Gelişimsel, bilişsel veya psikolojik problemlerin varlığı çocuğun okula gitme isteğini ve uyumunu olumsuz etkiler.
Aileye bir kardeş geldiyse, çocuk anne ile yeni doğan bebeği evde bırakıp okula gitmek istemeyebilir.
Çocuğun okula gidebilmesi için fiziksel koşullar uygun mu? Çocuğun okula ne şekilde gittiği (servis, aile tarafından bırakılma, yürüyerek) ve bu konuda zorluk yaşayıp yaşamadığı okula gitme isteğini etkiler.
Çocuk, okula gitmeyip evde kaldığı zamanlarda nasıl vakit geçiriyor? Okul yerine evde veya anne babanın iş yerinde geçirilen zamanın niteliği okula gitmeyi etkiler. Çocuk okul yerine, sevdiği etkinlikler, oyun ve eğlence ile zaman geçiriyorsa okula gitmek istemeyebilir.
Yukarıda sayılan tüm etkenler çocuğun okula gitmek istememesine neden olabilecek faktörlerdir. Tüm bunların yanı sıra; en sık görülen çocukluk çağı problemlerinden olan “ayrılık kaygısı bozukluğu” ve buna bağlı okul reddi nedeniyle çocuklar okula gitmek istemeyebilir.
Ayrılık Kaygısı Bozukluğu Olan Çocuklarda;
Okula gitmek istememe, devamsızlık, okula sürekli geç kalmak, anneden ayrılmak istememe, yalnız kalmak istememe, ağlama, konsantre olmakta zorluk, arkadaşlarından kaçınma, sosyal becerilerde düşüş gibi davranışsal belirtiler; çekingenlik, utangaçlık, huysuzluk, hırçınlık gibi duygusal belirtiler; karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı, kusma gibi fizyolojik belirtilerdir. Bunların yanı sıra “annemi bir daha göremeyeceğim”, “kaybolacağım”, “kaçırılacağım” gibi düşüncelerin eşlik ettiği bilişsel belirtiler sıklıkla görülür.
Aile Çocuğa Nasıl Davranmalı?
Çocukta ayrılık kaygısı bozukluğu olup olmadığı mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmelidir. Eğer; ayrılık kaygısı bozukluğu varsa ve bu nedenle okula gitmek istemiyorsa, profesyonel destek alınmalıdır.
Bu süreçte aile, okul ve terapist işbirliği içerisinde olmalıdır.
Aile bireyleri çocuklarda görülen problemle ilgili kendilerini veya birbirlerini suçlamamalıdır.
Ailenin çocuk üzerindeki etkisi son derece önemlidir. Çocukların, öncelikle içinde bulundukları aile bireylerinin davranışlarını model aldıkları unutulmamalıdır.
Aşırı koruyucu aile tutumunun çocuklarda kaygı, güvensizlik, çekingenlik ve girişken olmama gibi özellikler geliştirdiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuğun bireysel gelişimini destekleyici yaklaşımda bulunulmalıdır. Kendi sorumluluklarını ve kararlarını alması ve seçimlerini yapması yönünde çocuk cesaretlendirilmelidir.
Aileler, çocuklarına karşı anlayışlı ve sabırlı olmalı, duygularıyla dalga geçmemelidir.
Çocuğun olumlu davranışları desteklenmeli ve motive edilmelidir.
Anne babaların tutarlı ve kararlı olmaları, çocukla ilgili alınan kararlarda söz birliği içerisinde olmaları problemin aşılmasında etkilidir.
Çocuğun okula gitmek istememesi karşısında aile net bir şekilde okula gitmesi gerektiğini söylemelidir.
Öğretmen ve Veli İlişkisi İşbirliğine Dayalı Olmalıdır!
Okulda öğretmenler, çocukla ilgili gözlemlerini mutlaka aile ve terapist ile paylaşmalıdır.
Çocuğun okuldayken, kaygı nedeniyle sık sık aileyi arama isteği öğretmenler tarafından karşılanmamalıdır.
Çocuk kaygı nedeniyle gösterdiği tepkilerden dolayı, aile tarafından okuldan alınmamalıdır.
Kaygı belirtilerine rağmen, öğretmenler çocuğun okulda kalması sağlanmalıdır.
Bu süreçte çocuğun okula gitme ve okulda kalmaya yönelik gösterdiği her olumlu adım pekiştirilmeli ve desteklenmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.