CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, uygulanan kota nedeniyle üreticilerin çayı açıklanan fiyatın çok altında bir fiyata özel sektöre satmak zorunda kaldığını söyledi. Sarıbal, “Primle birlikte yaş çay alım fiyatı 4 lira olarak açıklandı ama günlük alım 15-20 kilo ile sınırlandı. Çiftçi şimdi çayını 2,7 liraya özel sektöre satmak zorunda kalıyor” dedi.
Üretilen 1.5 milyon ton yaş çayın yarısının ÇAYKUR tarafından alındığını, kalan yarısını ise özel sektöre mecburen satıldığını hatırlatan Sarıbal, “Bunu bilen özel sektör istediği kadar fiyat düşürüyor. Üreticilerin mağdur edilmemesi için açıklanan fiyatın taban fiyat olarak uygulanmalı. Bu yapılamıyorsa ürününü ucuza satmak zorunda kalan üreticilerin kaybı özel devlet tarafından karşılansın” diye konuştu.
Verilen desteği ÖTV ile geri aldılar
CHP’li Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, akaryakıtta yapılan özel tüketim vergisi (ÖTV) artışının çiftçiyi zor durumda bıraktığını ve bu durumun tarımsal üretimi olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Son ÖTV artışı ile mazotun litre fiyatına motorine 67 kuruş zam olarak yansıdığını hatırlatan Sarıbal, şunları söyledi:
“Ülkemizde tarım sektöründe ortalama 3 milyar litre mazot kullanılmaktadır. Çiftçimiz yılda yaklaşık 20 milyar lira mazota para ödemektedir. Son zam ile çiftçimize ek 2 milyardan fazla yük bindi. Oysa iktidar 2020 yılında 2 milyar 901 milyon olan mazot desteğini 2 milyar 724 milyona düşürdü. Yapılan ÖTV zammı ile çiftçimize verilen ek 2 milyardan fazla yük bindi. Bütçeden çiftçiye verdikleri mazot desteği son yapılan zam ile geri alındı.”
İhmal felakete neden oldu
21 Mayıs 2021 tarihinde Bursa’nın Karacabey İlçesinde yaşanan sel felaketiyle ilgili de konuşan Sarıbal, aşırı yağışlar nedeniyle Karacabey’in 4 köyünde ekili alanların su altında kaldığını aktardı. Yaşanan sel sonrası buğday, soğan, karpuz, domates, biber, bezelye gibi ürünlerin ekili olduğu 10 bin dönüm ekili alan zarar gördüğünü kaydeden Sarıbal, bazı evleri su bastığını, tarım ekipmanlarının zarar gördüğünü ve bölgeye çalışmaya gelen mevsimlik tarım işçilerinin çadırlarının tahrip olduğunu anlattı.
“Tek sevindirici taraf ise bu afetten dolayı can kaybının yaşanmamasıdır” diyen Sarıbal, yaşananların ihmallerden kaynaklandığını bildirdi. Sarıbal, “Bu ihmalin getirdiği bir sonuç. Dere yataklarında gereken bakımlar yapılmış olsaydı bu su baskınları yaşanmayacaktı. Her sonbaharda DSİ bölgedeki dere yataklarında gereken bakımı yapması, su kanallarını açık tutması, dere yataklarına yakın ağaçları budaması gerekiyor. DSİ özel sektöre işi ihale etmeden, işin uzmanı olarak bizzat kendisi bu bakımı yapmalı. Bu yapıldığı takdirde benzer aşırı yağışlarda derelerin taşmasının önüne geçilerek, su baskınları önlenmiş olur” dedi.
Yayla engeli
Konuşmasının sonunda Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinden Erzincan’ın Refahiye yaylalarına sürülerini götüren besicilerin yaşadığı mağduriyeti de aktaran Sarıbal, şunları söyledi:
“Hayvancılığımızın can çekiştiği bir dönemde yetiştiricilerimize de her türlü zorluk çıkarılmaktadır. Bunun son örneği ise Erzincan’da yaşandı.
Hayvanlarını yaylaya çıkarmak için Tunceli Çemişgezek’ten yola çıkıp Erzincan Refahiye’ye gitmek isteyen yetiştiricilere kaymakamlık izin vermedi. Hayvanların yüklü olduğu kamyonlar 28 saat yolda bekletildi. Ama izin verilmedi. Sürü sahipleri 30 saate yakın hayvanlarına yem ve su vermeden tekrar evlerine geri dönmek zorunda bırakıldı. Yol boyunca bu insanları güvenlik güçleri takip etti. Her yıl hayvanlarını beslemek için bölgeye giden vatandaşlar ilk kez böyle bir olayla karşılaştılar. Bu haksızlığın biran önce giderilmesi gerekmektedir. Bu yaylalar, meralar halkındır. Terörün bittiği söyleniyor. O zaman hemen bütün meralar, yaylalar üreticilerimizin kullanımına açılmalı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.