Havaların soğumasıyla birlikte kapalı alanlarda kalmak kaçınılmaz oluyor. Kalabalık ortamlarda bir araya gelen insanlar mikroplara maruz kalıyor. Bu mikroplar daha önce bulaşmayı ve solunum sistemi içinde çoğalmayı başardıkları insanlardan ortama saçılıyor. Aynı mekanda bulunan diğer kişilerin soluduğu nefesle bulaşan mikroplar soğuk algınlığı, nezle ve gribi beraberinde getiriyor. Memorial Şişli Hastanesi KBB Bölümü'nden Op. Dr. Kemal Demir, üst solunum yolu enfeksiyonları ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.
Hemen herkesin nezle, grip, soğuk algınlığı, üşütme, şifayı kapma gibi ifadelerle bildiği ve yaşadığı bir tablo vardır ki bunlara genel adı ile akut üst solunum yolu enfeksiyonu denilmektedir. Bu hastalıklara neden olan mikroorganizmalar yani mikroplar da tüm canlılar gibi hayatta kalma ve türlerinin devamını getirme mücadelesi vermektedir. Doğru yöntem mikroorganizmaları dünyadan silmeye çalışmak değil, yaşam alanlarındaki sayılarını azaltmak, tehlikeli olacakları düzeyde çoğalmalarına engel olmak ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmaktır.
Belirtiler şiddetleniyorsa mutlaka doktora gidin!
Solunum yolu enfeksiyonları sonbahar ve kış mevsimlerinde daha sık görülmektedir. Bulaşma genellikle kapalı ve kalabalık ortamlarda gerçekleşmektedir. Mikroplar bulaşacakları insanı seçmezler. Kişinin hasta olma ihtimali; kişiye bulaşan mikroorganizmaların miktarı ile artmakta, bağışıklık sisteminin savunma becerisi ile azalmaktadır. Eğer hastalık belirtileri hafif ve yeni başlamışsa kişinin atlatma şansı yüksek olabilmektedir. Ancak,
Belirtilerin şiddeti artış gösteriyorsa,
Artmıyor ancak hafiflememekte ısrar ediyorsa,
Başka organ ve dokuları da tesir altına almaya başladıysa,
Başka bir sağlık sorunu yüzünden kişiye doktoru "Siz mutlaka her soğuk algınlığında doktora gidin!" dediyse,
Soğuk algınlığı şikayetleriniz, doktora gitmeden iyileşmiyorsa,
Kişinin zaman kaybetmeden soğuk algınlığının teşhisini netleştirilmesi, tedavi programına alınmak için mutlaka bir uzmana muayene olması gerekmektedir.
Dikkat etmeniz gerekenler
Bu hastalıklardan korunmak ve yakalanmamak yani mikroorganizmaların barınmasını, yeni insanlara bulaşmasını engellemek için:
Toplu halde vakit geçirilen ortamları iyi havalandırmak,
Günde ortalama 10 bardak su içmek,
Vücuda uyku eksikliği yaşatmamak,
Dengeli beslenmeye dikkat etmek,
Sık sık el yıkamak önemlidir.
Tüm bunlara ek olarak kişinin; beden yapısına uygun seçilmiş, gerekli ön eğitimlerin alındığı, amatör de olsa bir sportif egzersiz alışkanlığı olması gereklidir. Bu egzersizlerin bir hobi ya da boş zaman aktivitesi gibi değil, yaşam rutini olarak benimsenmesi gerekmektedir. Burada önemli olan bu önlemlerin iyileşmek için değil, hastalanmamak için alındığının bilincinde olabilmektir.
Doğru besinler ve istirahat iyileştiriyor
Bütün bu önlemler alınıp yine de hasta olunduysa iyileşmek için bazı önemli konulara dikkat edilmelidir.
Yoğurt ve diğer süt ürünleri tüketilmeli,
Günde 4 - 5 bardak su, bir o kadar da bitki çayı (çok sıcak olmaması şartıyla) içilmeli,
Az ama sık olarak turunçgiller, nar, kivi, diğer meyveler ve kuruyemişler yenmelidir.
Soğan ve onun gibi çiğ tüketilen yeşillikler ve hatta kimi baharatlar bağışıklık sistemini destekleme konusundaki başarısını ispatlamış besinlerdir.
Doğal ve mümkün olduğunca işlenmemiş ve yoğun lif içerikli beslenme, uzmanlarca önerilmektedir.
Bedensel enerjiyi doğru kullanmak, iyileşme sürecinde uykuya normalden daha fazla zaman ayırmak gerekmektedir. Şikayetler şiddetlendikçe istirahate olan ihtiyaç artmaktadır.
İyileşme sürecinde sıcak ve soğuk ortama göre kıyafet seçiminin de doğru yapılması gerekmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.