Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Burak Akesen, ihmal edilen skolyozun çok ciddi fizikî rahatsızlıkları da beraberinde getirdiğini söyledi.
Bursa haber...
Karşıdan veya arkadan bakıldığında omurganın yana doğru eğriliğinin 15 derece üzerinde olmasına skolyoz denildiğini ifade eden Doruk Sağlık Grubu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Burak Akesen, “Bu rahatsızlığın çok değişik tipleri var. Bunlardan bir tanesi, konjenital yani doğuştan gelen skolyozdur. Anne karnında meydana gelen bir takım problemler sonrası ortaya çıkmasıdır. İkincisi, sebebi bilinmeyen diye adlandırılan idiopatik skolyozdur. Bu tip skolyoz, her hangi bir hastalığa veya genetik faktöre dayandırılamamıştır. Ancak bu tip skolyoz da en sık görülendir. İdiopatik skolyoz da, yaş aralıklarına göre 3 gruba ayrılmaktadır. İnfantil idiopatik skolyoz, yeni doğan ile 4 yaş arasında görülür. Jüvenil idiopatik skolyoz, 4 ile 9 yaş arasında görülür. Adelösan idiopatik skolyoz, 10 ile 18 yaşları arasında görülür. Bu skolyozun yaşlarına göre sınıflandırılmasının sebebi tedavileri bir birinden farklılık göstermesidir” dedi.
Bir diğer skolyoz rahatsızlığının ise nöromusküler skolyoz olduğunu belirten Akesen, “Bu da kas ve sinir hastalıkları sonucu ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de sıklığı ikinci sırada yer almaktadır. Erken yaşlarda kendini belli eder, hızlı ilerler ve ameliyat dışı tedavilere pek yanıt vermez. Bu hastalarda yürüme potansiyeli görülmez. Son olarak ise dejeneratif skolyozdur. Bu erişkinlerde, 40-45 yaş üzerinde görülmektedir. Diğer skolyoz tiplerinden ayrılmasının sebebi ise, eğrinin çok yüksek derecelerde olmamasına rağmen ağrı ile kendini ön plana çıkarmaktadır. Skolyoz bu tiplerden herhangi birine bağlı olmakla birlikte, değişik tedavi yöntemleri vardır. Hastanın yaşı çok önemlidir. Hastanın yaşı ne kadar küçük ise cerrahiden o kadar uzak durmaya çalıyoruz. Ya da büyüme dostu cerrahiler tercih ediyoruz” diye konuştu.
Hastanın skolyoz derecesi 40 derecenin üzerine çıktığında ameliyat ile tedavi yöntemi uygulandığına dikkat çeken Akesen, “Bunun haricinde korse ve bir takım egzersizlerle skolyozu takip edebiliyoruz. İhmal edilen skolyoz çok ciddi şekilde sorunu da beraberinde getirmektedir. 100 derecenin üzerine çıkan skolyozlarda, akciğer ve kalp de etkilenmeye başlar. Bu derecelerde, tabi ki skolyozun tedavisi de oldukça zordur. Tecrübeli ekip ve cerrah tarafından yapılması gerekmektedir. Ameliyatta eğriliğin derecesi ve esnekliği çok önemlidir. Bazen düzeltme düşük derecelerde olurken, esnek eğriliklerde ise yüzde yüze yakın düzelme mümkündür.
Skolyozun önleyici bir tedavisi yoktur. Ancak skolyoz teşhis konulduktan sonra kilo kontrolü ile omurga sağlığına, oturma pozisyonundan günlük çalışma şartlarına kadar dikkat edilmesi gereken bir hastalıktır. Skolyozu engellemek mümkün değildir” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.