İlk kez bisikletle bir maceraya atıldınız, bu fikir nasıl çıktı ortaya?
Ateş: Yolculuğumuz öncesinde aktif ve yoğun bir hayatımız vardı. İş yoğunluğumuzun dışında neredeyse her akşam ya bir spor faaliyetine ya da parçası olduğumuz bir STK’nın etkinliğine katılıyorduk. Akşamları işten dönünce hangi birini yapsak diye düşünüyorduk. Sonrasında böyle bir seyahat kararı aldık. İşlerimizden izin alabilirdik ama ayrıldık. Bir buçuk ay sonra bisikletlerimiz kutulanmış, hazırlıklarımız tamamlanmıştı.
Bu ilk büyük turunuz muydu?
Pınar: Bu seyahatten önce otomobil kiralayıp Fransa’nın güneyinden başlayıp, İtalya’dan geçen ve İspanya’da biten bir tur yapmıştık.
Nasıl bir hazırlık yaptınız?
Ateş: Yol bisikletimiz yoktu ama zaman zaman arazide kullandığımız dağ bisikletlerimiz vardı. Ayrıca bisiklet almadık. Halihazırdaki bisikletlerimizi modifiye ettik. Lastiklerini değiştirip, çantalarımızı tutacak portbagajlar taktık. Bisiklet çantalarımızı kolay takılıp çıkartılabilir ve su geçirmez olanlarından seçtik. Mutfak eşyalarımızı, uyku tulumlarımızı ve çadırımızı yanımıza alarak yola koyulduk.
İngiltere
Rotanızı nasıl belirlediniz?
Ateş: İlk rotamız Galler’in kalbi olarak da bilinen bir bisiklet rotasıydı. Oradan İskoçya ve tekrar İngiltere’ye uzanan bir yolu takip ettik. İngiltere’nin güney- doğusundan feribotla Fransa’ya geçtik. Fransa’dan kuzeye yol aldık. Hollanda ve Belçika’da pedalladık. Daha sonra Ren Nehri’nin denize döküldüğü yerden başlayarak Alpler’deki kaynağına kadar takip ettik. Bu sırada yolumuz Hollanda, Almanya, Fransa, İsviçre ve Avusturya’dan geçti. Sonra rotamızı doğuya çevirdik ve bu sefer de Tuna Nehri’ni takip etmeye başladık. Nehrin kaynağından yola çıktık ve yine İsviçre, Almanya, Avusturya ve Slovakya’da yol aldık.
Tüm eşyaları bu kadardı.
Nerelerde konakladınız? Kaç kilometre pedal çevirdiniz?
Pınar: Zaman zaman bizi misafir eden başka bisikletçiler dışında hep çadırda kaldık. İlk zamanlar işleri bırakmış olmamızın tedirginliği ve belirsizlikler yüzünden günlük ortalama 25 km yol gidebildik. Zamanla daha az yiyecek taşımaya başladık. Günlük ortalamamız 75 km’ye çıktı. Toplam tur boyunca 4 bin 500 km yol kat ettik.
Fransa
Bisikletle ulaşım açısından Avrupa’yı nasıl değerlendirirsiniz?
Pınar: Bisikletli yaşam çok ileri seviyelerde; işlerine bisikletle giden, yaşlı-genç demeden birçok kişi bisiklet kullanıyor. Avrupa’da insanların birbirine saygılı tutumu bisiklet yollarında da kendini gösteriyor. Yol boyu trafikte riskli durumla karşılaşmadık. Maalesef aynısını Türkiye’de yaptığımız kısa geziler için söylemek zor.
Hollanda
Bisikletle yollarda olmanın avantajları ve dezavantajları neydi?
Ateş: Yol yanınızdan akıp giderken kuşları, rüzgârı duyabiliyorsunuz. Yolda birileriyle karşılaşıp ayaküstü sohbet edebiliyorsunuz. İnsanları tanımak için bisikletle seyahat etmek çok fırsat veriyor. Tek dezavantajı bisikletlerimizi ve çantalarımızı kamp alanına bırakmadan alışverişe gitmemizin zor olmasıydı.
İsviçre
Tüm yaşadıklarınız size neler kattı?
Pınar: Altı ay çok az eşyayla yaşadık. Az yedik, çok hareket ettik. Dönünce, evde her şey lüks gelmeye başladı. Bu yüzden evimizi küçültmeye, eşyanın insana ağır gelen yükünden kurtulmaya karar verdik. Bisiklet turundaki mottomuz olan “Sadece onsuz yapamayacağın eşyalarını yanına al” cümlesine uyarak birçok eşyamızı, hatta kitaplarımızı da gönüllü kuruluşlara verdik. Yeteri kadarı bize yetiyor. Her eşya insana yük. Turda yaptığımız gibi ‘yavaş’ yaşamaya çalışıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.