Bağırsak sağlığının genel sağlık açısından önemine işaret eden uzmanlar, sağlıklı mikrobiyota oluşumunun temelinin 0-3 yaş arasındaki dönemde atıldığını vurguluyor. Probiyotik desteğin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Merih Çetinkaya, probiyotik takviyesinin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, çocukların üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma sayısı ve sıklığını azalttığını söyledi.
Çocukların gelecekteki sağlığı için mikrobiyota gelişimi büyük önem taşıyor. Birçok hastalığın zarar görmüş ya da gelişmemiş bağırsak mikrobiyotası ile yakın ilişkisi bulunuyor. Çocukların sindirim sistemini düzenlemeye ve bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olan yeni nesil probiyotik ürünlerin tanıtıldığı toplantıda Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Pediyatri Bölümü Neonatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Merih Çetinkaya, "Yeni Nesil Probiyotikler ile Pediatride Güncel Yaklaşımlar" başlıklı sunumunda probiyotiklerin sağlıklı bir yaşamın vazgeçilmez ögelerinden biri olduğuna dikkat çekti.
0-3 yaş arası dönem önemli
Mikrobiyota gelişiminin henüz anne karnında, doğumdan önce başladığını belirten Prof. Dr. Merih Çetinkaya, "Mikrobiyotada en önemli belirleyici anne. Anne çocuğuna aktarıyor. Çocuk genetik yapısı, yaşam biçimleri ve pek çok faktörle beraber bunu şekillendirmeye başlıyor. Bu şekillenmenin gelişken hali ancak 0 ile 3 yaş arasındaki dönemde oluyor. Probiyotiği çocukluk çağında vermek, sağlıklı mikrobiyotanın oluşması için çok önemli. Günümüzde çocuklarda kolay kullanım için probiyotik takviyelerini damla ve ağızda eriyen susuz içilen formlarla da sunabiliyoruz " dedi.
Okula devamsızlık süresi azalıyor
Prof. Dr. Merih Çetinkaya, probiyotik desteğinin önemine işaret ederek "Erken dönem uygun mikrobiyota gelişimi, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi için uygun probiyotikler önerilmelidir" dedi. Prof. Dr. Çetinkaya, probiyotik takviyesinin doğru şekilde kullanıldığında çocukların üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma sayısı ve sıklığının azalacağını belirterek "Probiyotik takviyeler, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Vitamin C ve Çinko ile günlük vitamin ve mineral desteği sağlar. Gastrointestinal sistemin fonksiyonlarının düzenli çalışmasını sağlar. Okul çağı çocuklarında okula devamsızlık süresini azaltır" dedi.
Anne sütü neden önemli?
Mikrobiyotanın şekillenmesinde anne sütünün önemine de işaret eden Prof. Dr. Merih Çetinkaya, "Annenin sütünde de probiyotikler var. Anne sütünde bebek için yararlı yaklaşık 8 binin üzerinde canlı bakterinin olduğunu biliyoruz. Anne sütünün de mikrobiyotası var o da mikroorganizmalardan oluşuyor. Emzirme özellikleri ve tamamlayıcı beslenme özellikleri de mikrobiyotayı belirliyor. Eğer anne sütü yetersizse çocuğun bağışıklık sistemi için damla formunda probiyotik takviyesi yapılabilir" diye konuştu.
Bu önerilere dikkat
Prof. Dr. Çetinkaya, "İmmün sistem programlanmasının bozulması ilerde pek çok hastalığa aday bir çocuk olabileceğini bilmemiz gerekiyor" uyarısında bulundu. Prof. Dr. Merih Çetinkaya, sağlıklı bir yaşam için "sağlıklı gebelik dönemi, normal doğum, anne sütü, uygun tamamlayıcı beslenme, bağışıklama ve antibiyotiksiz yaşam" önerisinde bulundu.
Bağırsak sağlığı genel sağlık için çok önemli
Mikrobiyotanın insan biyolojik sisteminin en önemli elemanlarından biri olduğunu belirten Prof. Dr. Merih Çetinkaya, yapılan çalışmaların vücudumuzun en az %50'sinin mikrobiyotadan oluştuğunu gösterdiğini ifade ederek "Vücudumuzda 100 trilyon canlı mikroorganizma var. Bizim hücrelerimizle beraber yaşıyorlar. Bağırsaklarımız çok önemli çünkü bu mikroorganizmaların %95'i bağırsaklarımızda yaşıyor. Hücrelerimizin yaklaşık 1,3 katı oranında mikroorganizmamız var. Bu mikroorganizmaları tartacak olursanız yaklaşık 2 kilograma denk geliyor. Bağırsaklarımızda taşıdığımız, mikrobiyota dediğimiz mikroorganizmalar sadece kişiye özel. Mikrobiyotanıza bakarak hangi hastalıklara aday olduğunuzu, hangi hastalıkları iyileştirip iyileştiremeyeceğimizi söyleyebilecek durumdayız. Mikrobiyotanız sizi belirleyebiliyor, tıpkı parmak iziniz gibi. Onun için probiyotikler geliştiriliyor, onun için mikrobiyotayı düzenlemeye çalışıyoruz" dedi.
Hastalıkların %90'ı mikrobiyota ile ilişkili
Bugün hastalıkların % 90'ının mikrobiyota ile ilişkisi olduğunun düşünüldüğünü belirten Prof. Dr. Merih Çetinkaya, şunları söyledi: "Prematüre bebeklerin bağırsaklarında gelişen hastalıktan tutun, çocukluk çağındaki pek çok hastalıktan, ileri dönemdeki inflamatuar bağırsak hastalıkları, depresyona, otizme, aklınıza gelecek pek çok hastalıkta artık mikrobiyota bozukluğunuzun önemli olduğunu, onun için de bu kadar farklı probiyotiklerin geliştirildiğini söyleyebiliriz. Onun için %90 hastalığın altında mikrobiyota ve bağırsaklarımızdaki bozukluğun yattığını ifade edebilirim."
Çocukluk çağındaki anormalliklerden kaynaklanıyor
"Obezite, diyabet, metabolik sendrom gibi bir çok hastalığın çocukluk çağındaki mikrobiyotanın şekillenmesindeki anormalliklerden kaynaklandığını ifade eden Prof. Dr. Merih Çetinkaya, "Bunun yanı sıra inflamatuar bağırsak hastalıklarından atopik dermatit ve egzamaya kadar yeni doğanlarda ise kolit, erişkin dönemdeki kardiyovasküler hastalıkların, pek çok alerjik ve akut hastalığın aslında bozulmuş mikrobiyota ile ilişkisi olduğunu bugün için biliyoruz. Onun için mikrobiyota çok önemli ve onun için mikrobiyotayı düzeltmeye çalışıyoruz" dedi.
Normal doğumda yararlı mikroorganizmalar alınıyor
Annenin hamilelik dönemindeki beslenmesinden doğum şekline, hem bebeğin hem de annenin antibiyotik kullanmasına kadar pek çok faktörün sağlıklı mikrobiyota oluşmasına önemli ölçüde etkileri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Merih Çetinkaya, "Annenin beslenme alışkanlıkları, yaşam biçimi, kilosu, annenin kullandığı antibiyotik ve benzeri ilaçlar bebeğin mikrobiyotasını direkt olarak etkiliyor. Bebeğin doğum şekli de önemli. Normal ya da sezaryen doğum doğrudan bebeği etkiliyor. Eğer normal doğum yapacak olursa yararlı mikroorganizmalar annenin genital kanalından geçerken bebek oradan alıyor. Bebek vajinal yolla doğuyorsa annenin florasını alıyor ve bu bağışıklık sistemini sağlıyor. Normal doğumla dünyaya gelen bebekler avantajlı. Ama sezaryenle doğacak olursa muhtemelen doğum yapılan hastanedeki mikroorganizmalar ve bebeğe temas eden kişilerin mikroorganizmaları ile şekilleniyor. Sezaryenle doğan bebekler bu yararlı mikroorganizmalardan uzak kalıyor" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.