HDP'nin erken seçim talebini değerlendiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Meydan okuyorlarmış, okusalar ne yazar okumasalar ne çıkar? Bizim durduğumuz yer bellidir. 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nin normal tarihi Haziran 2023'tür. Herkes hesabını 2023’e göre yapsın" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, HDP'nin erken seçim çağrısının yanlış olduğunu söyledi.
Türkgün gazetesine konuşan Bahçeli, "HDP’nin erken seçim talebini nasıl değerleniyorsunuz? Sine-i millete dönmekten bahsettiler bir ara" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Onların ne işi olur sine-i milletle, onların dönüp dolaşacakları yer Kandil’in mağara kovuklarıdır, terörün sine-i melanetidir. Meydan okuyorlarmış, okusalar ne yazar okumasalar ne çıkar? Bizim durduğumuz yer bellidir. 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nin normal tarihi Haziran 2023’tür. Erken seçim talepleri yanlıştır. Parti olarak seçimin zamanında yapılması kararındayız. Bundan da taviz vermeyiz. AK Parti de aynı karar ve duruşu görmekten memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Herkes hesabını 2023’e göre yapsın. Milletimiz seçimlerden yorulmuştur. Cumhur İttifakı, 2023 Lider Ülke Türkiye’nin inşası için çalışacaktır. Daha yapılacak çok işimiz vardır. Siyasi polemikle geçecek vakit yoktur. Boşa kaybedecek zaman da yoktur. HDP’nin peşine takılan CHP, İP ve SP’nin hali acıklıdır."
Bahçeli, İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ın "5-6 bakanlık verilirse hükümete gireriz"sözleriyle ilgili soruyu ise, "O şahsın ciddiye alınacak bir yanı yoktur. Kendi partisi bile ayaza bıraktı. Rezil oldu. Bitmiş tükenmiş bir şahsa diyecek başka bir şey de olmamalıdır" diyerek yanıtladı.
'Dünya dönüyor dönmesine de, felakete doğru dönüşü yoğunlaşıyor'
21. yüzyılın en önemli kavramının 'beka' olduğunu dile getiren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
"Küresel istikrarsızlık günden güne derinleşmektedir. Sosyal ve ekonomik memnuniyetsizlikler siyasal tepkilere, toplumsal infiallere dönüş yapmaktadır. Üstelik dış tazyik ve yönlendirmeler alenileşmiştir. Silahlanma yarışı hız kazanmıştır. Terör ve asayişsizlik vakaları patlamıştır. Dünya dönüyor dönmesine de, felakete doğru dönüşü yoğunlaşıyor. Dünya genelinde zorla yerinden yurdundan edilmiş insan sayısı 70 milyonu aşmış durumda. Çok yiyenle az yiyen birbirine cephe almış vaziyette. Milyonlarca çocuk, gece yatağa aç giriyor. Yoksulluk ve sefalet diz boyu. Neoliberalizm, post-modernizm iflas sınırına dayanmıştır. Post-truth dönem olarak kavramsallaştırılan ve doğruların, hakikatlerin önemini yitirdiği bir ara döneme insanlık sürüklenmiştir. Bir yanda dördüncü sanayi devrimi, yani Endüstri 4.0 konuşuluyor, diğer yanda açlık. Bir yanda dijitalleşme konuşuluyor, diğer yanda çaresizlik."
'Öğrenen robotlar, yapay zekâlar üretiliyor, hoşgörü ve hürmet üretilemiyor'
Siber fiziksel sistemler, yani gerçek dünyadaki nesnelerin ve davranışların bilgisayar ortamındaki simülasyonu yapılırken, vicdan köprüleri yapılamıyor. Yatay ve dikey entegrasyonlarla teknolojik alt yapıda kesintisiz bir iletişim ve akış sağlanıyor, ne var ki aynı akış ve iletişim küresel ahlak ve adalette sağlanamıyor. Nesnelerin internetiyle, cihazların başka cihazlarla iletişimi kurulup hayat kolaylaşıyor, ama insanca yaşam günden güne zorlaşıyor.
Öğrenen robotlar, yapay zekâlar üretiliyor, hoşgörü ve hürmet üretilemiyor. Günümüzde internete bağlı cihazlardan toplanan veri boyutunun zetabaytlara (1 zetabayt=1 milyar terabayt) ulaştığı söyleniyor, fakat vicdani ve insani sorumluluklar geriledikçe geriliyor. Bilgi teknolojilerinde bulut bilişim sistemi geliştiriliyor, ancak empati geliştirilemiyor. Arttırılmış gerçeklik, katmanlı üretim yükseliyor, ama manevi değerler, sorumluluk ve duyarlılık azalıyor. Bir şeyler ters gidiyor. Düzelme emaresi de göstermiyor. Karamsar mıyım, hayır. Çünkü Müslüman karamsar olmaz. Olamaz. Ancak madden sağlanan gelişmelere manevi gelişmeler eşlik edemiyor. Bu nedenle buhran ve belalar eksik olmuyor. Anlam ve aidiyet krizleri baş gösteriyor. İnsani değerler tükeniyor. Türkiye de bundan ister istemez etkileniyor. Ülkelerin karıştığını söylediniz. Evet pek çok ülke derin bir çatışma ve cepheleşme tünelinde. Şili ve Ekvator’da halk sokaklara indi. Bolivya’da darbe oldu, Kolombiya karıştı, Venezuela darboğazda. Haiti’de şu ana kadar 50’ye yakın kişi öldü. Irak yine kan revan içinde. Suriye’yi anlatmaya gerek bile yok. Bağdat’taki protestolarda en az 319 kişi hayatını kaybetti. Lübnan, İran, Hong Kong bunalım kapanında. Sudan, Yemen, Cezayir, Libya istikrarsız ve güvensiz. Avrupa ülkeleri açmazda, Fransa sarı yeleklilerin tehdidi altında. Gürcistan, Hindistan, Pakistan, Afganistan tedirgin ve diken üstünde. Kaşgar, Karabağ, Keşmir, Kerkük, Kıbrıs, Kırım kanayan yara. Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken bir zamandayız. İnsanlık ya kafa kafaya verip ortak akıl ve küresel vicdan etrafında buluşacak, ya da yeni bir dünya savaşı kaçınılmaz hale gelecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.