CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, MEB'in açıkladığı müfredata tepki gösterdi. Karabıyık, "Yeni programın en önemli özelliği, çağdaş bilimsel temellerden uzak, laik eğitim ilkesinden yoksun olmasıdır. Anayasaya ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na aykırı hareket edildiği görülmektedir. Atatürkçülük bilinçli olarak yok ediliyor, içi boşaltılıyor." dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Prof. Dr. Lale Karabıyık Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılında uygulamaya başlayacağı yeni müfredata ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Karabıyık'ın açıklamasında şu görüşleri savundu:
"Milli Eğitim Bakanlığı tarafından taslak müfredat programın hazırlanmasında çok sayıda görüş alındığı belirtilerek, 13 Ocak 2017 tarihinde halkın ve ilgili uzmanlarının katkılarını almak üzere askıya çıkartılmıştır. Daha doğrusu böyle söylenmiştir. Öncelikle belirtmeliyiz ki program geliştirme ve değerlendirme süreci bilimsel temelli olmalıdır. Program geliştirme ve değerlendirme çalışmaları bilimsel temellerle eğitim alan uzmanları, öğretmenler, öğrenciler STK'lar, veliler eğitim felsefecileri, ölçme değerlendirme uzmanları, eğitim psikologları, eğitim programcılarıyla birlikte hazırlanır. Oysa MEB taslak programların hazırlanışı sırasında AKP ideolojisine yakın görmediği, birey, STK'lardan vb. görüş almamıştır.
Zaten hükümete yakınlığı ile bilinen malum sendikanın açıklamalarından da, bu müfredatta kimlerden görüş alındığı açıkça görülmektedir. Yani kısaca, 'Tüm paydaşların görüşleri doğrultusunda yeni müfredatın hazırlandığını, en çoğulcu, en demokratik, en katılımcı müfredatı hazırladık' demeleri gerçeği yansıtmamaktadır. STK'lardan usulen alınan görüşlerin yanı sıra, ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş alınsa da yine bildiklerini yapmışlardır, yine gelecekte şekillendirmek istedikleri nesilleri gerçekleştirecek müfredatı hazırlamışlardır, yine sadece verilen bilgiyi alan, sorgulamayan bir nesil yetiştirmeye çalıştıkları da çok açıktır.
"BİLİMSEL TEMELLERDEN UZAK"
Söz konusu programın 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılında pilot uygulamasına başlanacaktır. Yeni programın en önemli özelliği, çağdaş bilimsel temellerden uzak, laik eğitim ilkesinden yoksun olmasıdır. Anayasaya ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na aykırı hareket edildiği görülmektedir.
"ATATÜRKÇÜLÜK BİLİNÇLİ OLARAK YOK EDİLİYOR"
2017-2018 eğitim öğretim döneminde 1-5 ve 9. sınıflarda uygulanacağını bildiğimiz programların giriş bölümlerini 'Değerler Eğitimi' ilave edilmiştir. Değerler Eğitimi sadece milli eğitim müfredatına değil, Kredi Yurtlar Kurumu'nun amaçlarına bile eklendi. Kredi Yurtlar Kurumu Milli ve Manevi Değerler eğitimi veriyor geçen yıldan bu yana. Üstelik önce eğitimlere başladılar, 1 yıl sonra Kredi Yurtlar Kurumu'nun amaçları için yönetmeliğe ilave etme gereğini duydular. Tabi nedir Milli ve Manevi Değerler eğitimi? dersiniz. Aslında Atatürk, Atatürkçülük de milli manevi değerimizdir ama verilen eğitimlerin hiçbirinde yer almıyor. İnceledik, araştırdık, size de gösterebiliriz.
"ATATÜRKÇÜLÜK KONULARI DİYE BİR KAVRAM YOK"
2002'den bu yana tüm müfredat değişikliklerini sadeleştirme ve içerik yoğunluğunu azaltmak bahanesiyle yapan MEB, aslında Atatürkçülük konularını, ismini azaltmayı tercih etmiştir. Atatürkçülük konuları diye bir kavram yok. Sadece 'Milli Mücadele ve Atatürk' adı ile tüm sınıflarda işlenmesi zorunlu ama içeriği boşaltılmış bir tema söz konusu. Bu temada 5 metin kullanılıyor
"ATATÜRKÇÜLÜK İLE İLGİLİ KAZANIMLAR AZALTILIYOR"
Üniversitelerde Atatürkçülük ile ilgili kazanımlar azaltılıyor. Atatürk ve Atatürkçülük bilişsel, yani sadece Atatürk kimdir, tanıtacak şekilde bilgi veriyor, duyuşsal yani duygusal bağ kuracak kavramlara yer verilmiyor. Türkçe dersinde Atatürk ile ilgili kavramlar sorunlu, azaltılmış. Lisede okutan Türk Dili ve Edebiyatında bile Atatürk ismi geçmiyor. Atatürk'ün söylevi demiyor, cümle içinde bile kullanırken 'söylevini okudu' şeklinde kullanıyor. Yani sürekli Atatürk kavram ve isminden bir kaçış söz konusu olduğu göze çarpıyor.
"VAKIF VE DERNEKLERE TERK ETTİ"
Diğer taraftan, söz konusu müfredat öncesinde de adım adım milli eğitim uygulamalarına ve geldiği noktaya bakılırsa; Milli Eğitim Bakanlığı iradesini, hafızasını vakıf ve derneklere terk etmiştir. Yurtların açılması ve yönetilmesinden, küçük çocukların buralarda barındırılmasından, denetim ve usulsüzlükten yaşanan acı olaylara tutun da Değerler eğitimi adı altında tarikat, cemaat, vakıf ve derneklerin okullarda dini eğitim vermeleri de sağlanıyor. Bu okullarda ve yurtlarında çok rahat ideoloji anlatılıyor ve siyaset yapılıyor. Okula ihtiyaç ve tercihlerine de bakılmadan, ideolojik olarak okullar açılıyor. Fen lisesi, meslek lisesi, üstün yeteneklilerin özel eğitimi gibi alanlar ikinci planda bırakılmıştır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.