Mevsim geçişleri ve soğuk havalarla birlikte grip, soğuk algınlığı ve benzeri enfeksiyonlar daha sık görülmeye başladı. Bu dönemlerde hastalıklara karşı, semptomları hafifletmek veya tedavi etmek amacıyla sıkça antibiyotiklere başvurulabiliyor. Ancak, antibiyotiklerin bilinçsiz ve gereksiz kullanımı, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmenin yanı sıra antibiyotik direncinin artmasına da sebep oluyor.
Antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılır ve viral enfeksiyonlarla mücadele etmez. Grip veya soğuk algınlığı gibi durumlar genellikle virüslerden kaynaklandığı için, antibiyotikler bu tür enfeksiyonlara karşı etki göstermiyor. Bu nedenle, doğru tedaviyi belirlemek ve antibiyotik kullanımını doğru uygulamak için doktorlara başvurmak büyük önem taşıyor.
Bilinçsiz Kullanım Antibiyotik Direncine Sebep Oluyor!
Antibiyotiğin keşfi ve kullanımının insanlık tarihi için önemli bir adım olduğunu, fakat antibiyotik direncinin ise günümüzde kararlılıkla mücadele edilmesi gereken bir problem olarak karşımıza çıktığını belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özge Faydalıel Balcı, “Enfeksiyon hastalıkları, insanda virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitler aracılığı ile oluşur. Bu etkenlere yönelik keşfedilen antimikrobiyal tedaviler, bu etkenlerin insan vücudunda çoğalmasını ve bu etkenler ile ilişkili hastalık oluşumunu engeller. Antibiyotikler ise bakterilere etkili antimikrobiyal ajanlardır. Virüslere etkisizdirler.
Bakteriler çevresel faktörlere hızlı uyum gösteren canlılardır. Hayatta kalabilmek adına antibiyotiğin onu öldürmesini engelleyecek önlemler alırlar, antibiyotik direnci de bu uyumun bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda bu dirence neden olan genetik mekanizmayı başka bakteriler arasında aktararak bu direncin diğer bakteriler arasında da yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Bunun klinikte karşılığı ise, antibiyotik tedavisine yanıt alamadığımız enfeksiyon tablosudur. Antibiyotik direncinin en sık nedeni ise, antibiyotiklerin uygunsuz kullanımıdır. Günümüzde yeni geliştirilen antibiyotik molekül sayısının çok az olması da gelecekte bu dirençli bakterilere etkili bir tedavinin elimizde olmayacağı anlamına gelmektedir. Antibiyotik direncinin en çok etkilediği hasta grubu hastanede uzun süreli yatan yoğun bakım hastaları ve immün sistemi baskılanmış kişilerdir. Bu kişilerde dirençli etkenlerle enfekte olmak, hastanede yatış süresini uzatırkan, komplikasyon ve ölüm riskini artırmaktadır” dedi.
Direnci Engellemenin Yolu Akılcı Antibiyotik Kullanımı
Dr. Özge Faydalıel Balcı, antibiyotik direncini engellemek için, ilk hedefin enfeksiyon hastalıklarını engellemek olması gerektiğine vurgu yaptı, “Mesafe, el hijyeni ve kapalı alanların sık sık havalandırılması olası etken bulaşın engellenmesi için başlıca alınması gereken önlemlerdir. Aynı zamanda özellikle sekonder bakteriyel enfeksiyonları engellemek adına, yıllık influenza aşısının yapılması önerilmelidir. Bu bir virüs aşısı olmasına rağmen influenza ile ilişkili bir enfeksiyonu engellemek, üzerine eklenecek olası bir bakteriyel enfeksiyonu da engellemek anlamına gelmektedir. Aynı şekilde riskli gruplarda zatürre aşısı da ihmal edilmemelidir.
Antibiyotik direncini önlemenin en önemli yolu ise, antibiyotiklerin akılcı kullanımıdır. Bu nedenle en sık yapılan yanlış olan, grip nezle gibi viral etkenlerin neden olduğu hastalıklarda gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır. Hekim tavsiyesi dışında antibiyotik kullanılmamalı, antibiyotikler hekimin önerdiği dozda ve sürede kullanılmalı, olası etkenlere karşı geniş spektrumlu antibiyotik kullanımından kaçınılmaldır. Hekimin önerdiği süreden daha kısa sürede antibiyotik kullanımının sonlandırılmasının da antibiyotik direncine neden olan bir başka etken olduğu akılda tutulmalı, hekimin önerdiği süre boyunca düzenli kullanılmasına özen gösterilmelidir” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.