Gerek Kur’ân-ı Kerîm’de gerekse hadislerde çoğunlukla Allah’a kulluk görevinin hemen ardından ana babaya karşı saygılı olma ve iyi davranmanın bir görev olduğuna dikkat çekilir.
Buradaki iyilik, herhangi bir şarta bağlanmadığı için ana babanın müslüman veya gayri müslim, faziletli veya günahkâr olup olmadığına bakılmaksızın onlara itaat etmenin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda şu olay oldukça dikkat çekicidir: Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma’nın annesi İslamiyeti henüz kabul etmemişken bir gün kızını ziyarete geldi. Esma ne yapacağını bilemedi. Acaba onu eve almak doğru muydu? Hz. Peygamber’in yanına gitti. “Annem beni özleyip gelmiş. Ona ikramda bulunabilir miyim?” diye sordu. Allah’ın Elçisi: “Evet, annene iyi davran” buyurdu (Buhârî, Edeb, 8).
“İyilik böyle olur”
Ana babaya itaat hususunda tek istisna onların evlâtlarını İslâm’dan uzaklaştırma ve Allah’a şirk koşmalarını sağlama yönündeki istekleridir. Kur’an’da ana babaya karşı saygısızlığın en basit ifadesi olmak üzere, “Onlara öf bile demeyiniz” buyurulmuş, merhamet duygusuyla ana babanın himaye altına alınması istenmiş ve “De ki: Rabbim! Onlar bana küçükken nasıl şefkat ve merhamet gösterdilerse sen de onlara merhamet et” denilmiştir. Hz. Peygamber en önemli davranışları, Allah katındaki değerine göre, “vaktinde kılınan namaz, anabaya iyilik ve Allah yolunda cihad” şeklinde sıralamıştır. (Buhârî, “Edeb”, 1 )
Başka bir hadiste, insanların zor durumdayken yapacakları duanın kabul edilmesini sağlayan iyiliklerin başında ana babaya saygı ve ikramın geldiği görülmektedir (Buhârî, “Edeb”, 5). Ashâb-ı kirâmdan Hârise bin Nu’mân annesine pek iyi davranırdı. Bir gün Peygamber Efendimiz bir rüya gördü. Cennetteydi ve Hârise orada Kur’ân okuyordu. Ashâbına rüyasını anlattıktan sonra “İyilik işte böyle olur” diyerek Hârise’nin annesine iyi davrandığı için cenneti kazandığını söyledi (Ahmed b. Hanbel, Müsned , VI, 151-152).
Vefatlarından sonra
Evladın ana babaya karşı görevi onların ölümüyle bitmez. Vefatlarından sonra yapacağı görevleri bir sahabi Hz. Peygamber’e sorduğunda Allah Resulü ona şu cevabı verir: “Onlara dua eder, günahlarının bağışlanmasını dilersin, vasiyetlerini yerine getirirsin, akrabasını koruyup gözetirsin, dostlarına ikramda bulunursun (Ebû Dâvûd, Edeb, 120).
Hz. Peygamber büyük günahlar diye bilinen kötülüklerin en büyüklerini “Allah’a ortak koşmak, ebeveyne asi olmak ve yalan şahitliği yapmak” şeklinde sıralamıştır. (Buhârî, “Edeb”, 1; Müslim) Allah’ın dilediği birçok günahın cezasını kıyamet gününe kadar erteleyeceğini, ancak ana babalarına âsi olanların cezasını dünyada başlatacağını belirtmiş, ayrıca Allah’a sunulup da geri çevirilmeyecek dilekler arasında ana babaların evlâtlarına yaptıkları bedduaları da saymıştır.
Bir kişi Hz. Peygamber’e: “Ey Allah’ın Elçisi!” dedi. “Büyük bir günah işledim. Tövbe etsem kabul olur mu?” Allah’ın Elçisi ona sordu: “Annen baban var mı?” “Hayır yok”. “Teyzen var mı?” “Var” “Öyleyse ona iyi davran.”
Atik Ali Paşa Camii
Atik Ali Paşa Camii, İstanbul Çemberlitaş’ta tramvay durağındaki camidir. Sedefçiler Camii de denilir. Atik Ali Paşa Külliyesi; 1496 yılında II. Beyazıt dönemi sadrazamlarından olan Bosnalı Hadım Atik Ali Paşa tarafından yapılmıştır. Cami, imaret, medrese, tekke, kervansaray ve türbe üzerine inşa edildiği düşünülen külliyeden günümüze kalan yapılar; cami, türbe ve medresedir. Çemberlitaş'ta, Yeniçeriler Caddesi üstünde bulunan Atik Ali Paşa Külliyesi, İstanbul'daki en eski Osmanlı eserleri arasındadır. Şu an camii, medrese ve türbesi bulunan külliyenin imaret, kervansaray ve tekkesi günümüze kadar ulaşmamıştır.
Hz. Peygamber’in sohbeti
Peygamber Efendimiz çok etkili konuşurdu. Onu dinleyenler kendilerini adeta başka bir alemde hissederdi. Zira efendimiz söyledklerine bütün benliğiyle inandığı için sözü gönüllere işlerdi. Bu gönül alış-verişinde ashâb-ı kirâmın hali de çok önemliydi. Onlar Peygamberimiz’i bir menfaat, dünyevi bir çıkar için dinlemezlerdi. Karşılarında Allah Resûlü bulunduğu şuuruyla ona kulak verir, her sözünün bir derde deva olduğuna iman ederlerdi. Ebû Hüreyre bu gerçeği bir gün şöyle dile getirdi: “Yâ Resûlallah! Sizin sohbetinizde bulunduğumuz zaman bir başka aleme gidiyoruz. Dünyevi istek ve arzuları unutuyoruz. Fakat ailemizin, çocuklarımızın arasına girdiğimiz zaman durum değişiyor.” Peygamber Efendimiz ona cevabı verdi: “Ebû Hüreyre! Aynı duygu ve heyecanı koruyabilseydin, melekler gelir seni ziyaret ederdi.”
Yrd. Doç. Dr. Kâmil Yaşaroğlu sorularınızı cevaplıyor
Akika kurbanı nedir?
Bir çocuğun dünyaya gelmesi üzerine Hakk’a şükür niyeti ve Allah rızası için kesilen kurbana “akîka” kurbanı denir. Bu kurbanı kesmek faziletli bir davranıştır. Bu konuda şu hususlara dikkat etmek gerekir: 1. Akika kurbanı çocuğun doğumundan itibaren büluğ çağına gelinceye kadar geçen sürede kesilebilir. 2. Kurban olma niteliğine uygun her hayvan akika kurbanı olarak kesilebilir. 3. Akika kurbanı için çocuğun erkek veya kız olması arasında fark yoktur. Akika kurbanının etinden kurban sahibi dahil herkes yiyebilir.
İşsizlik parasını almak caiz midir?
Gerek emeklilik gerekse işsiz kalma durumlarında yapılan ödemeyi almak meşrudur. Ancak yalan beyanda bulunarak veya çalışabildiği halde çalışamaz raporları alarak çalışmadan ya da işsiz görünerek işsizlik parası almak caiz değildir. Gayr-i müslim ülkede de olsa durum aynıdır.
Mukattaa harfleri nedir?
Kur’an-ı Kerim’de yirmi dokuz sûrenin başında yer alan harflere (hâ mîm, elif lâm mîm vb.) mukattaa harfleri adı verilir. Bu terim “bağımsız ve ayrı harfler” anlamına gelir. Hangi mânaya geldikleri veya bu sûrelerin başında hangi amaçla yer aldıkları kesin olarak bilinmemektedir. Mukattaa harfler inin, başında yer aldığı sûrelerin isim leri olduğu yönündeki görüş âlimler ara sında bir süre be nimsenmiş, ancak özellikle son dönemlerde bu harflerin Kur’an’ın erişilmez üstünlüğünü ortaya koyma veya muhatabın dikkatini çek me işlevi gördüğü yönündeki görüş ağır lık kazanmaya başlamıştır. Bu harflerin büyük çoğunluğun dan hemen sonra kitap veya Kur’an kelimelerini içeren yahut bunlara işaret eden âyetlerin gelmesi, onların dikkat çekmek amacıyla zikredildiğini desteklemektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’den mesajlar
Asra yemin olsun ki insan mutlaka ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) ortaya koyanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır (Asr Sûresi, 1-3).
BİR HADİS
“Üç sınıf insan vardır ki kıyamet günü Allah, onlarla konuşmaz, yüzlerine bakmaz, onları temize çıkarmaz. Hem de onlar için can yakıcı bir azab vardır: Elbisesini kibirle yerlerde sürüyen, yaptığı iyiliği başa kakan ve yalan yere yemin ederek ticaret malını iyi bir fiyatla satmaya çalışan.” (Müslim, Îmân 171)
Bir dua
Allah’ım! Bize razı olacağın amelleri işlemeyi nasip eyle. Hakkımızda hayırlı olan şeyleri öne al. Hakkımızda şerli olan şeyleri ise geriye bırak. Allah’ım! Günahlarımızın bizi esir almasına izin verme. Kalplerimizi iman kardeşlerimizin kalplerine ısındır. Kalan ömrümüzü salih amellerle tamamlamayı nasip et. O engin rahmetinden bizleri de nasiplendir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.